Tabii afet denilince ilk aklımıza gelen şey deprem. Ama konu sadece deprem ile sınırlı değil. Normalin dışında gerçekleşen her şeyi bu kapsama dahil edebiliriz.
Örneğin seller, yangınlar, kuraklık, çekirge istilası, bitki, insan ve hayvanlarda görülen virüs ve ortaya çıkan salgınlar gibi.
Ülkemize dönersek en çok karşılaştığımız tabii afetler sel, yangın, salgın hastalıklar ve depremler. (Bugünlerde çekirge istilası tehlikesi de var)
Peki, tabii afetlerde yöneticiler ne yapmalıdır? Bir diğer şekliyle sorarsak da, tabi afetlerde yöneticiler neleri yapmamalıdırlar?
Bu soruların cevabını İmam Ali (a.s) Efendimizden verdikten sonra günümüze gelelim. İmam Ali (a.s) valisine şöyle emrediyor:
"Tabii afetlerden (…) dolayı halkın uğradığı zararı karşılayıp, yükünü hafifletmelisin. Halkın sıkıntılarını azaltmak için hiçbir fedakarlık sana ağır ve bıktırıcı gelmemelidir.
Zira ihtiyaç anında halkın arazi sıkıntısının giderilmesi ve emlakın işletmeye açılması öyle bir sermayedir ki, belde ve vilayetin imarı esnasında halkın sana güzel övgüler yağdırmasını sağlar. Feyiz getiren adaletinle rahatlar, mutlu olurlar. Böylece sana verdikleri desteği devam ettirirler. Halk bu şekilde sağladığın rahatlıktan ve perişan hallerine çare olan adalet ve yardımdan mutlu olurlar.
Gelecek için yaptığın stoklar, biriktirdiğin gıda maddeleri seni yüceltir, övgülerin çoğalmasına yol açar. Bu şekilde adil ve insaflı davranışından dolayı zaman olur ki, büyük işler arasında yer alan önemli bir meseleyi onlara havale ettiğinde, gönül rahatlığı ile o işi kabul ederler. Zira hali, vakti yerinde olan halk verilen görevleri, kabul eder, sorumluluktan kaçmaz.
Unutulmamalıdır ki, bir yerin harap olması, orada yaşayan halkın yoksul düşmesinden ileri gelir. Valilerin, kendileri için mal biriktirmeleri, valilikte kalacaklarına şüphe ile bakmaları ve ayrıca halkla ilgili stokların az oluşu halkı fakir ve perişan eder." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.754-755)
Günümüze gelirsek! Bir salgın ile karşı karşıyayız. Hükümet salgını önlemede sosyal tedbirleri aldı. Burası iyi, güzel. Ama tıbbi tedbirleri alamadı. Neden? Çünkü yerli ve milli bir aşımız yok. Artı Atatürk döneminde bu aşıları üreten kurumları kendi ellerimizle kapatmışız.
Tıp fakülteleri, sağlık personeli yetersizliği, hastaneler ve ülkemizdeki sağlık kurumlarının hali, paraya göre şifa mantığı da önümüzdeki gerçektir.
Diğer taraftan salgın başlığına toplumun verdiği tepki kılık-kıyafetlerimiz, konutlarımız, araçlarımız, yollarımız, köprülerimiz son model olsa da kafaların hâlâ çok geride olduğunu gösterdi.
99 depreminde bir şişe suyu akıl almaz fiyata satanlar bugün yine karşımızdaydı. Milletimiz ise 'biz' demek yerine 'ben' diyerek bu alçaklara yem oldu. Kendi ihtiyacını gidermek için kardeşinin mağduriyetini ihtiyaç ve görmezden geldi.
Ya deprem olsaydı?
Son 6 ay içinde iki İstanbul, Elazığ-Malatya, Van, Manisa, Soma, Akhisar derken geçtiğimiz Pazar sabahı Adalar açıklarında bir deprem daha meydana geldi.
Peki, bu altı aylık süreç içerisinde yöneticilerimiz tabii afetler ve halka yönelik neler yaptı, neler yapmadı?
Örneğin 10 yıl önce yetkili isimler ve medyada sadece İstanbul'da 450 bin ağır hasar raporlu bina olduğu dile getiriyor. Bugün aynı isimler ve medya aynı rakamı tekrar ediyorsa, 'biz deprem için şunu yaptık, bunu yaptık' diyenleri ben kâle almam.
Yine ilgili kişiler beklenen İstanbul depreminde 6.7 milyon kişinin direkt etkileneceğini yazıyor, çiziyor.
Binalar bu depreme hazır değil. Toplum buna hazır mı? Korona örneğinde olduğu gibi hiç hazır değil.
Peki, yöneticiler hazır mı? "Kanal İstanbul'un yapılmasını istemeyenler haindir, teröristtir."
Olay budur! Umarım devlet de, millet de bir an önce ayıkır…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024