Hükümetin aldığı kararla beraber 90 askerimiz Afganistan'a gönderiliyor. Haber kamuoyuna düştüğü andan itibaren vatandaş içerisinde ciddi bir huzursuzluğun olduğu gözleniyor.
Milletin kafası iyiden iyiye karışmış vaziyette.
Her geçen gün ortaya çıkan yeni belgeler ve yapılan araştırmalar 11 Eylülde ABD'ye yapılan saldırının bizzat ABD'nin kendi içinden yapıldığını göstermektedir. Bu konuda ciddi dökümanlar dünya medya organlarında yayınlanmaktadır. Bin Ladin'in bu saldırıyı yapmadığı ayan beyan ortadayken Afganistan'a yapılan saldırı neyin nesidir?
ABD'nin devlet çapında terörizme soyunduğu bu yanlışa niçin destek verilmektedir?
Kamuoyunda IMF'den kredi almak karşılığı askerimizin Afganistan'a gönderildiğine dair bazı görüşler ifade edilmeğe başlanmıştır ki, bunun ifadesi bile milletimizin geçmişi ve tarihten bu güne kadar ortaya koyduğu misyonla bağdaşmamaktadır.
Afganistan'a gönderilen asker sayısı meselenin fiili destekten ziyade bir mesaj niteliği taşıdığını göstermektedir. Başkan Bush Haçlı seferini ilan ettikten sonra dünya kamuoyundan tepki almıştı. Bunun üzerine sinsi bir politika üreterek, Müslüman bir ülke olarak ülkemizin savaşa dahil olmasını temin etti ki; maalesef siyasilerimiz bu oyuna gelmiş oldular. Dün Çanakkale savaşında Türklere karşı Müslüman Hintlileri kullanan batı, bugün ise Kurtuluş Savaşında bize destek veren Afganlılara karşı bizi kullanmaktadır.
Batının sahte yüzüne aldanmamak gerekmektedir. Tarihi geçmişimizde, batının bizi her fırsatta aldattığı ve arkadan vurduğu bir realitedir.
Mesela, Körfez Savaşının kara bulutları üzerimizden henüz dağılmamıştır. Savaş sonrası vaatlerine kanarak destek verdiğimiz ABD, maalesef sözünde durmamış ve maddi manevi kaybımıza sebebiyet vermiştir. Ülkemizin milyarlarca dolar ihracat yaptığı komşumuz Irak ile ilişkilerimiz kopmuştur. 2000'li yıllara kadar Türkiye'nin ihracat kaybı 30 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'den Körfez krizinde aktif rol isteyen ve bunu başaran ABD; İsrail ve Mısır gibi ülkelerin kendisine olan borcunu silerken, Türkiye'ye sınırlı konvansiyonel silah yardımı ile yetinmiştir. Ayrıca, Kuzey Irak'ta oluşturulan otorite boşluğu ülkemizin güvenliğini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
ABD'nin ulusal sorunlarımızda da bize destek olmadığı bilinen bir gerçektir. Sözde Ermeni Soykırımı iddiasında en ufak bir gafletimizi gördüklerinde hemen üzerimize abanmakta hiç beis görmemektedirler. TSK'nin girişimi olmasaydı, sözde Ermeni Soykırımı İddiası, ABD parlementosu tarafından da kabul edilecek noktaya gelmişti. ABD her ne kadar bu konuda kararını açıklamadı ise de ilk fırsatta aleyhimize olacak şekilde karar vereceği bir realitedir.
Netice olarak bizim Afganistan'a asker göndermemizin ne adalet ölçüleri içinde bir açıklaması vardır ne de ulusal çıkarlarımız açısından. İş işten geçmeden yanlıştan dönülmesi gerekmektedir. Yapılması gereken doğru ise savaşı bir an evvel durdurmak, masum insanların ölmesini engellemektir.
Milletin kafası iyiden iyiye karışmış vaziyette.
Her geçen gün ortaya çıkan yeni belgeler ve yapılan araştırmalar 11 Eylülde ABD'ye yapılan saldırının bizzat ABD'nin kendi içinden yapıldığını göstermektedir. Bu konuda ciddi dökümanlar dünya medya organlarında yayınlanmaktadır. Bin Ladin'in bu saldırıyı yapmadığı ayan beyan ortadayken Afganistan'a yapılan saldırı neyin nesidir?
ABD'nin devlet çapında terörizme soyunduğu bu yanlışa niçin destek verilmektedir?
Kamuoyunda IMF'den kredi almak karşılığı askerimizin Afganistan'a gönderildiğine dair bazı görüşler ifade edilmeğe başlanmıştır ki, bunun ifadesi bile milletimizin geçmişi ve tarihten bu güne kadar ortaya koyduğu misyonla bağdaşmamaktadır.
Afganistan'a gönderilen asker sayısı meselenin fiili destekten ziyade bir mesaj niteliği taşıdığını göstermektedir. Başkan Bush Haçlı seferini ilan ettikten sonra dünya kamuoyundan tepki almıştı. Bunun üzerine sinsi bir politika üreterek, Müslüman bir ülke olarak ülkemizin savaşa dahil olmasını temin etti ki; maalesef siyasilerimiz bu oyuna gelmiş oldular. Dün Çanakkale savaşında Türklere karşı Müslüman Hintlileri kullanan batı, bugün ise Kurtuluş Savaşında bize destek veren Afganlılara karşı bizi kullanmaktadır.
Batının sahte yüzüne aldanmamak gerekmektedir. Tarihi geçmişimizde, batının bizi her fırsatta aldattığı ve arkadan vurduğu bir realitedir.
Mesela, Körfez Savaşının kara bulutları üzerimizden henüz dağılmamıştır. Savaş sonrası vaatlerine kanarak destek verdiğimiz ABD, maalesef sözünde durmamış ve maddi manevi kaybımıza sebebiyet vermiştir. Ülkemizin milyarlarca dolar ihracat yaptığı komşumuz Irak ile ilişkilerimiz kopmuştur. 2000'li yıllara kadar Türkiye'nin ihracat kaybı 30 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'den Körfez krizinde aktif rol isteyen ve bunu başaran ABD; İsrail ve Mısır gibi ülkelerin kendisine olan borcunu silerken, Türkiye'ye sınırlı konvansiyonel silah yardımı ile yetinmiştir. Ayrıca, Kuzey Irak'ta oluşturulan otorite boşluğu ülkemizin güvenliğini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
ABD'nin ulusal sorunlarımızda da bize destek olmadığı bilinen bir gerçektir. Sözde Ermeni Soykırımı iddiasında en ufak bir gafletimizi gördüklerinde hemen üzerimize abanmakta hiç beis görmemektedirler. TSK'nin girişimi olmasaydı, sözde Ermeni Soykırımı İddiası, ABD parlementosu tarafından da kabul edilecek noktaya gelmişti. ABD her ne kadar bu konuda kararını açıklamadı ise de ilk fırsatta aleyhimize olacak şekilde karar vereceği bir realitedir.
Netice olarak bizim Afganistan'a asker göndermemizin ne adalet ölçüleri içinde bir açıklaması vardır ne de ulusal çıkarlarımız açısından. İş işten geçmeden yanlıştan dönülmesi gerekmektedir. Yapılması gereken doğru ise savaşı bir an evvel durdurmak, masum insanların ölmesini engellemektir.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024