II. Abdülhamid hatıratında anlatıyor:
"İngilizlerin, Ruslarla ülkemizi paylaşmak için yaptığı teklife Rusların "hayır" demeleri üzerine İngilizler bana, önceleri anlayamadığım -nice aylar sonra fark edebildiğim- bir biçimde yanaşmaya başladılar.
İngiliz elçisi bir gün huzurda bana uzun uzun Anadolu Suriye ve Hicaz topraklarının tarihin en büyük medeniyetlerine beşik olduğunu sayıp döktükten sonra, buralarda yer altı kazıları yapmayı düşünüp düşünmediğimi sordu. Kesin bir cevap vermedim. Güya buraları kazacak olsa, belki define bile bulabilirmiş! Kaldı ki yer altından çıkacak eski paralar, kırık destiler, heykelcikler define değerindeymiş. Buralara bakarak belki tarih değişerek, çok kıymetli bilgiler elde edilecekmiş!.. Bana eski Mısır yazısının okunmasının dünya medeniyetine ne büyük bir kazanç olduğunu söyledikten sonra, buralarda kazı yapmayı eğer Osmanlı idaresi masraflı buluyorsa, İngiltere hükümetinin severek kendisine her türlü yardıma hazır oludğunu da sözlerine ekledi..."
Lütfen bu satırları dikkatle okuyalım. Bizim amacımız şunun bunun hata ve sevaplarıyla uğraşmak değil... Millet menfaatine yarayan doğruları cımbızla çıkarmaktır.
Unutmayalım ki Ortadoğu'da ilk tefrika tohumlarını atan Lawrens'te arkeolog olarak o topraklara gelmişti.
Ülkemizde hâlâ bu ne olduğu, nereye varacağı belli olmayan arkeoloji çalışmaları her tarafta her taşın altında sürmektedir. Bu çalışmaları yapanların o yörenin dillerini çok iyi bildikleri ve asıl işlerinin ajanlık, bozgunculuk olduğu işte bu tarihi sözlerinde açıkça söylendiği halde bugün ki vardumduymazlığın sorumlusu kim acaba...
Kim olsa ne olur?
Hâlâ karış karış ajanlar tarihte olduğu gibi bugünde kendi ülkelerinin menfaatleri doğrultusunda her dili öğrenerek, her kılığa girerek hainliklerini yapıyorlar...
Yaparlar...
Ta ki oyunlarını bozana kadar...
Hatırattan alıntılara devam ediyoruz...
"... İngiliz bilginlerin bir kısmı Kayseri'de, bir kısmı Musul'da, bir kısmı da Bağdat'a yakın bir noktada kazılara başladılar..."
Abdulhamit burada İngiliz elçisi'nin bir kılıç bulduğunu ve daha derinlerde hazine olabileceğini heyecanla anlatmasından bahseder. Sonradan anlaşılıyor ki bu kılıç eski bir kılıç değil, eskitilmiş bir kılıçtır.
Ve asıl niyetleri anlatılır...
"... Aradıkları kırık küpler, küçük heykelcikler değil, petroldü...
Daha önce Eflakde (Romanya) petrol bulunduğu için bunun kuyular açarak arandığını biliyordum..."
İngiliz elçisi yine başka bir oyunla padişahın huzuruna çıkarak bakın ne demiş:
"Suriye ve Hicaz topraklarının büyük bir kısmının çöl olduğunu buralarda susuzluk çekildiğini, bu yüzden buralarda barınılmadığını... İngiltere hükümetinin buralarda insaniyet namına kuyular açtırmaya hazır olduğunu anlattı. Yalnız şartları vardı: Eğer buralarda su bulunur ve vehalar teşekkül ederse, çıkacak suyun kullanılmasını ahaliye bırakacaklardı, fakat suyun sahibi olacaklardı.
Bu sinsi teklifler karşısında Abdulhamit:
"Teklifi red ettim. Bununla yetinmedim, Musul ve Bağdat da açtıkları kuyuları da hükümetçe kapattım. İngilizler darılıp kazıları olduğu gibi bıraktılar. Fakat hemen ardından, Cemaleddini Efgani yolu ile Hilafet meselesini kurcalamaya başladılar. Hicaz Emirini ele geçirerek maksatlarına ulaşmak istiyorlardı."
Adamlar menfaatleri için siyasi, kültürel, ahlaki her türlü oyunları icra edebiliyorlar.
Devam edelim:
"Yaverim Selahattin efendi, bu işlerden anlar bir adamdı. Kendisini çağırıp Amerika'ya gönderdim. Çünkü Amerika o yıllarda bu işlerde çok ileri idi...
Maalesef bu teşebbüsüm bir netice vermedi. Selahattin efendi'nin Amerika'da temas ettiği şirketler, ilgi göstermediler, bir yıl sonra da yaverim eli boş geri döndü...
Selahattin efendi'nin dönüşt bana, Amerikalıların dünya ihtiyacına yeter ölçüde petrol çıktığına inandıklarını ve yeni kuyulara, petrol fiyatlarını düşüreceği düşüncesiyle yanaşmadıklarını söyledi..." (22 Mart 1917-Beylerbeyi.)
Şimdi mi?..
Amerika petrole ihtiyacı olduğu için, Irak'a saldırmak istiyor...
İş bu kadar açık...
"İngilizlerin, Ruslarla ülkemizi paylaşmak için yaptığı teklife Rusların "hayır" demeleri üzerine İngilizler bana, önceleri anlayamadığım -nice aylar sonra fark edebildiğim- bir biçimde yanaşmaya başladılar.
İngiliz elçisi bir gün huzurda bana uzun uzun Anadolu Suriye ve Hicaz topraklarının tarihin en büyük medeniyetlerine beşik olduğunu sayıp döktükten sonra, buralarda yer altı kazıları yapmayı düşünüp düşünmediğimi sordu. Kesin bir cevap vermedim. Güya buraları kazacak olsa, belki define bile bulabilirmiş! Kaldı ki yer altından çıkacak eski paralar, kırık destiler, heykelcikler define değerindeymiş. Buralara bakarak belki tarih değişerek, çok kıymetli bilgiler elde edilecekmiş!.. Bana eski Mısır yazısının okunmasının dünya medeniyetine ne büyük bir kazanç olduğunu söyledikten sonra, buralarda kazı yapmayı eğer Osmanlı idaresi masraflı buluyorsa, İngiltere hükümetinin severek kendisine her türlü yardıma hazır oludğunu da sözlerine ekledi..."
Lütfen bu satırları dikkatle okuyalım. Bizim amacımız şunun bunun hata ve sevaplarıyla uğraşmak değil... Millet menfaatine yarayan doğruları cımbızla çıkarmaktır.
Unutmayalım ki Ortadoğu'da ilk tefrika tohumlarını atan Lawrens'te arkeolog olarak o topraklara gelmişti.
Ülkemizde hâlâ bu ne olduğu, nereye varacağı belli olmayan arkeoloji çalışmaları her tarafta her taşın altında sürmektedir. Bu çalışmaları yapanların o yörenin dillerini çok iyi bildikleri ve asıl işlerinin ajanlık, bozgunculuk olduğu işte bu tarihi sözlerinde açıkça söylendiği halde bugün ki vardumduymazlığın sorumlusu kim acaba...
Kim olsa ne olur?
Hâlâ karış karış ajanlar tarihte olduğu gibi bugünde kendi ülkelerinin menfaatleri doğrultusunda her dili öğrenerek, her kılığa girerek hainliklerini yapıyorlar...
Yaparlar...
Ta ki oyunlarını bozana kadar...
Hatırattan alıntılara devam ediyoruz...
"... İngiliz bilginlerin bir kısmı Kayseri'de, bir kısmı Musul'da, bir kısmı da Bağdat'a yakın bir noktada kazılara başladılar..."
Abdulhamit burada İngiliz elçisi'nin bir kılıç bulduğunu ve daha derinlerde hazine olabileceğini heyecanla anlatmasından bahseder. Sonradan anlaşılıyor ki bu kılıç eski bir kılıç değil, eskitilmiş bir kılıçtır.
Ve asıl niyetleri anlatılır...
"... Aradıkları kırık küpler, küçük heykelcikler değil, petroldü...
Daha önce Eflakde (Romanya) petrol bulunduğu için bunun kuyular açarak arandığını biliyordum..."
İngiliz elçisi yine başka bir oyunla padişahın huzuruna çıkarak bakın ne demiş:
"Suriye ve Hicaz topraklarının büyük bir kısmının çöl olduğunu buralarda susuzluk çekildiğini, bu yüzden buralarda barınılmadığını... İngiltere hükümetinin buralarda insaniyet namına kuyular açtırmaya hazır olduğunu anlattı. Yalnız şartları vardı: Eğer buralarda su bulunur ve vehalar teşekkül ederse, çıkacak suyun kullanılmasını ahaliye bırakacaklardı, fakat suyun sahibi olacaklardı.
Bu sinsi teklifler karşısında Abdulhamit:
"Teklifi red ettim. Bununla yetinmedim, Musul ve Bağdat da açtıkları kuyuları da hükümetçe kapattım. İngilizler darılıp kazıları olduğu gibi bıraktılar. Fakat hemen ardından, Cemaleddini Efgani yolu ile Hilafet meselesini kurcalamaya başladılar. Hicaz Emirini ele geçirerek maksatlarına ulaşmak istiyorlardı."
Adamlar menfaatleri için siyasi, kültürel, ahlaki her türlü oyunları icra edebiliyorlar.
Devam edelim:
"Yaverim Selahattin efendi, bu işlerden anlar bir adamdı. Kendisini çağırıp Amerika'ya gönderdim. Çünkü Amerika o yıllarda bu işlerde çok ileri idi...
Maalesef bu teşebbüsüm bir netice vermedi. Selahattin efendi'nin Amerika'da temas ettiği şirketler, ilgi göstermediler, bir yıl sonra da yaverim eli boş geri döndü...
Selahattin efendi'nin dönüşt bana, Amerikalıların dünya ihtiyacına yeter ölçüde petrol çıktığına inandıklarını ve yeni kuyulara, petrol fiyatlarını düşüreceği düşüncesiyle yanaşmadıklarını söyledi..." (22 Mart 1917-Beylerbeyi.)
Şimdi mi?..
Amerika petrole ihtiyacı olduğu için, Irak'a saldırmak istiyor...
İş bu kadar açık...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021