Sancılı, gerilimli ve şaibeli bir seçimden bir başka seçime savruluyoruz.Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.AKP iktidarı boyunca toplumda oluşan bölünmüşlük ve fay hatları, Başbakan R. T. Erdoğan'ın "özel gerilimli seçim" stratejisiyle çok daha derinleşti.Erdoğan'ın özel bir gayretle genel seçim havasına soktuğu yerel seçim, kendisinin "tek adamlık" arzusunu tüm çıplaklığıyla dışa vurdu. Seçim süreciyle AKP, adeta Erdoğan oldu; meydanlarda adaylar veya AKP değil, Erdoğan vuruştu.Erdoğan, sandıktan AKP'li adayları değil, kendini çıkarttı, "tek adam" üretti.Balkon konuşması da "tek adamlık" tonundaydı.Gerilim stratejisiyle yolsuzluk tapeleri ve ayakkabı kutularından "tek adamlık" çıkartan Erdoğan, daha ağır ve çatışmacı bir Cumhurbaşkanlığı sürecinden, en üst düzey hukuk kararını bile tanımayan "güçlü bir devlet başkanı" çıkartma sinyali veriyor.Twitter yasağı kaldıran Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin, "saygı duymuyorum" çıkışı, Erdoğan'ın "tek adamlık" yapısı ve hevesinin seçim sonrası artarak devam ettiğini gösteriyor.Artık Erdoğan, kafasına uymayan en üst hukuk mercii kararına ve Anayasa Mahkemesi'ne saygı duymayacak bir seviyeden yürüyor.Erdoğan bunu söylüyor; eski Genelkurmay Başkanı da, mahkemenin kararını ciddiye almıyorum, diyor.Devletin tepesindekiler, en üst hukuk kurum ve kararları konusunda bunu yaparsa, cemaat ne yapar; varın demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini siz düşünün? Yakın gelecekteki Türkiye'nin gebe olduğu hukuksuzlukları, varın, siz hesap edin!Erdoğan'ın "tek adamlık" yapısı, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamlarının şu anki yetkileri ve pozisyonları da Erdoğan'ın kumaşına uymuyor.Nitekim TBMM Başkanı Cemil Çiçek, seçim sonrası şunu seslendiriyor: "Çok yetkili bir cumhurbaşkanı var, eskiden sembolikti. Cumhurbaşkanı'nın çok yetkisi var ama sorumluluğu yok. Çok yetkili bir cumhurbaşkanı, çok etkili bir başbakan? Bu ister istemez bir kısım tartışmalar çıkaracak."Çiçek, aslında Ankara'dakilerin derdini deşifre ediyor.AKP'li Mehmet Metiner, Çiçek'in yarım ağız söylediğini açıkça seslendiriyor. Başbakanımız ilk turda Cumhurbaşkanı seçilecek ve güçlü bir devlet başkanı olarak koltuğa oturacaktır, diyor.Dert, Erdoğan'ın "güçlü bir devlet başkanı" olarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıdır.2015 seçimlerine Erdoğan'sız girecek bir AKP'nin bir şey yapamayacağını, Erdoğan da, diğer AKP'liler kestirebiliyor.AKP'lilerce seslendirilen "güçlü devlet başkanlığı" düzeneği için, AKP hükümetinin yanısıra genel siyasal yapının da Erdoğan'a göre ayarlanmasını gerektiriyor.Bu bağlamda başkanlık veya yarı başkanlık sistemini andıran düzenlemeler, AKP ile bugüne kadar "federatif yapı ve özerklik planları" ekseninde pazarlıkları sürdüren Apo ve PKK'nın ekmeğine yağ sürecektir.Dolayısıyla yeni dönemde Türkiye, Erdoğan'ın tek adamlık pozisyonunu ne pahasına olursa olsun garanti alına alacak "güçlü devlet başkanlığı düzenlemeleri" ile savrulacaktır.Millet, henüz olup-biteni anlayamadan kendini Cumhurbaşkanlığı seçiminin ortasında bulacak? Böylece toplum mühendislikleriyle tek tercih haline getirilen kişi, yıllarca oluşturulan derin fay hatlarının tarafgirliği ve takım tutar gibi kronik partizanlıkla Cumhurbaşkanı koltuğuna oturtulacaktır.Cumhurbaşkanı seçimi konusunda AKP ve CHP'nin vaziyet ve kriterleri üç aşağı-beş yukarı bellidir. AKP ile pazarlık sürecinde Apo'nun sözcüsü ve kargo elamanları olarak hizmet veren BDP de, Erdoğan ve AKP hükümetinin planını kendileri için bir fırsat olarak gördüklerinin sinyalini veriyor.Abdullah Gül'ün Çankaya'ya oturtulmasında olduğu gibi, AKP'nin darda kaldığı tüm stratejik kavşaklarda imdadına yetişen MHP'nin, topu evirip-çevirip Erdoğan'a paslama ihtimalini göz önüne almak gerekiyor? Erdoğan, Çankaya'ya çıkacaksa; tecrübe gösteriyor ki, Gül'de yaptığı gibi, MHP çıkartacak.Ankara'dakilerin yeni dertleri arasında ve yeni süreçte de, maalesef Türk milleti ve devletinin kronikleşmiş temel problemleri, işsizliği, yoksulluğu, bölünmüşlüğü, hukukun üstünlüğü, sosyal hukuk devletinin vazgeçilmezliği, birliği-beraberliği yoktur.Türk milleti, kendi dertlerine çözüm sunan bir milli bir iktidarı işbaşına getirmediği ve en temel devlet-millet meselelerinin çözümünde koordinasyon sağlayacak bir devlet adamını Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmadığı müddetçe, bir arpa boyu yol alamaz, başı sıkıntıdan kurtulmaz.Yeni süreci devlet ve milletimizin geleceği adına doğru ve tutarlı okumak isteyenler, bugüne kadarki teşhis ve çözümlerinde hiç yanılmadığı bizzat yaşanan gelişmelerle ortaya çıkan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak versin? Türk milletinin önünde denemediği tek tercih budur!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019