Son zamanların en popüler tepki eylemi meydanlara çıkmaktır. Hak ve özgürlük isteyen, hakkını aramak isteyen, sesini duyurmak isteyen herkes sokaklara ya da meydanlara inip birkaç pankart açıyor, birkaç slogan atıyor; bazen birkaç cop, bazen biber gazı, bazen birkaç gözaltıyla karşılık bulunca herkes eski yoluna devam ediyor.
Meydanlara çıkıp bağırmak çağırmak, pankart açmak sadece toplumun gazının alınması bakımından bir işe yaramaktadır. Hak ve özgürlükler adına bir karşılık bulamamakta, olumlu bir sonuç da alınamamaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde sokaklara ya da meydanlara çıkmak, taleplerin duyurulmasına ve istenilen hakların verilmesine sebep olabilmektedir. Bizden başka ülkelerde bu ve benzeri demokratik eylemler hükümetleri düşürür, yönetenleri istifaya zorlar, ama bizde böyle bir şeyin olmasını beklemek bile çok hayalciliktir.
Türkiye de gerek demokrasi, gerek ortaya konulan tepki, gerekse de iktidarların karşılık vermesi diğer demokratik ülkelerden farklı işlemektedir.
İktidara gelenler önceden verdiği sözleri unutur, seçim öncesinde haktan hukuktan, özgürlük ve mutluluktan bahsedenler, halkın taleplerini değil de AB ve ABD talimatlarını yerine getirmekle meşgul olurlar. Şimdi gelelim sorunun çözümünü irdelemeye:
Türkiye de iktidarlar seçmenlerin oylarıyla meydana gelmektedir. Seçmenler, seçim zamanı genellikle partilerin tüzüklerini projelerini çok incelemez; sözde vaatlere, ahbap çavuş ve menfaat ilişkilerine dayanan bir çerçevede oylarını kullanırlar. İktidar sahipleri de yandaşlık edenlerle birlikte çalışır, oyunu aldığı halkın genelinin istek ve arzularını dikkate almazlar. Memuru, işçiyi, küçük esnafı, açlıktan ve işsizlikten bunalan vatandaşı hiç mi hiç akıllarına getirmezler. AKP iktidarına 2011 seçimleri öncesi vatandaşın tepkileri o kadar çoğalmıştı ki, "en azından tepkiler oyları biraz olsun aşağı çeker de kendilerine biraz çeki düzen verirler", diye düşünürken; sanki o tepkileri koyan vatandaşlar değilmiş gibi sandıktan daha da güçlenerek, oylarını artırarak çıktılar.
Peki, bu oylar uzaydan mı geldi? Bu oyları atan tepkili vatandaş değil midir? Aynı vatandaş yine tepki ortaya koyuyor, canı yanıyor, sokaklara meydanlara çıkıyor; seçim sandığı önüne konunca her şeyi unutup hipnoz olmuşçasına oyunu tepki koyduğu partiye atıyor. Gel de bunun mantıklı izahını yapın değeri dostlar.
Bazen düşününce kafayı yiyesi geliyor insanın… Madem oy veriyorsunuz, şimdi neden meydanlara iniyorsunuz? Madem canınız yanıyor, neden oy veriyorsunuz?
Milletimizin hali bir şarkı sözündeki ifadeye çok benziyor; "karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar"
Meydanlarda ağlıyorsunuz, bağırıyorsunuz, biber gazı, cop yiyiyorsunuz; sonra da sandıkta şaşıyorsunuz. Ben de canı yanan bir emekli memurum ama bazen "oh olsun size" demekten kendimi alamıyorum. Beyler bayanlar çözümün adresi sadıktır, meydanlarda boşuna sesinizi tüketmeyin, enerjinizi ve gazınızı boşaltmayın! Çünkü sizi duyan bir iktidar yoktur karşınızda.
Meydanlara çıkıp bağırmak çağırmak, pankart açmak sadece toplumun gazının alınması bakımından bir işe yaramaktadır. Hak ve özgürlükler adına bir karşılık bulamamakta, olumlu bir sonuç da alınamamaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde sokaklara ya da meydanlara çıkmak, taleplerin duyurulmasına ve istenilen hakların verilmesine sebep olabilmektedir. Bizden başka ülkelerde bu ve benzeri demokratik eylemler hükümetleri düşürür, yönetenleri istifaya zorlar, ama bizde böyle bir şeyin olmasını beklemek bile çok hayalciliktir.
Türkiye de gerek demokrasi, gerek ortaya konulan tepki, gerekse de iktidarların karşılık vermesi diğer demokratik ülkelerden farklı işlemektedir.
İktidara gelenler önceden verdiği sözleri unutur, seçim öncesinde haktan hukuktan, özgürlük ve mutluluktan bahsedenler, halkın taleplerini değil de AB ve ABD talimatlarını yerine getirmekle meşgul olurlar. Şimdi gelelim sorunun çözümünü irdelemeye:
Türkiye de iktidarlar seçmenlerin oylarıyla meydana gelmektedir. Seçmenler, seçim zamanı genellikle partilerin tüzüklerini projelerini çok incelemez; sözde vaatlere, ahbap çavuş ve menfaat ilişkilerine dayanan bir çerçevede oylarını kullanırlar. İktidar sahipleri de yandaşlık edenlerle birlikte çalışır, oyunu aldığı halkın genelinin istek ve arzularını dikkate almazlar. Memuru, işçiyi, küçük esnafı, açlıktan ve işsizlikten bunalan vatandaşı hiç mi hiç akıllarına getirmezler. AKP iktidarına 2011 seçimleri öncesi vatandaşın tepkileri o kadar çoğalmıştı ki, "en azından tepkiler oyları biraz olsun aşağı çeker de kendilerine biraz çeki düzen verirler", diye düşünürken; sanki o tepkileri koyan vatandaşlar değilmiş gibi sandıktan daha da güçlenerek, oylarını artırarak çıktılar.
Peki, bu oylar uzaydan mı geldi? Bu oyları atan tepkili vatandaş değil midir? Aynı vatandaş yine tepki ortaya koyuyor, canı yanıyor, sokaklara meydanlara çıkıyor; seçim sandığı önüne konunca her şeyi unutup hipnoz olmuşçasına oyunu tepki koyduğu partiye atıyor. Gel de bunun mantıklı izahını yapın değeri dostlar.
Bazen düşününce kafayı yiyesi geliyor insanın… Madem oy veriyorsunuz, şimdi neden meydanlara iniyorsunuz? Madem canınız yanıyor, neden oy veriyorsunuz?
Milletimizin hali bir şarkı sözündeki ifadeye çok benziyor; "karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar"
Meydanlarda ağlıyorsunuz, bağırıyorsunuz, biber gazı, cop yiyiyorsunuz; sonra da sandıkta şaşıyorsunuz. Ben de canı yanan bir emekli memurum ama bazen "oh olsun size" demekten kendimi alamıyorum. Beyler bayanlar çözümün adresi sadıktır, meydanlarda boşuna sesinizi tüketmeyin, enerjinizi ve gazınızı boşaltmayın! Çünkü sizi duyan bir iktidar yoktur karşınızda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Söz, özün tercümanıdır / 12.05.2025
- Doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir / 11.05.2025
- Peygambersiz din arayışları insanı dinden uzaklaştırır / 10.05.2025
- Sünnet, Allah’ın rızasını kazanmada en kestirme yoldur / 09.05.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025
- Hüseyin Baş ‘devletin adaleti vücudun ruhu gibidir’ diyor / 07.05.2025
- Erkek deveye dişi diyenler her yerde varlar / 06.05.2025
- Namazdaki huşu namazın dışında yakalanır / 05.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Söz, özün tercümanıdır / 12.05.2025
- Doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir / 11.05.2025
- Peygambersiz din arayışları insanı dinden uzaklaştırır / 10.05.2025
- Sünnet, Allah’ın rızasını kazanmada en kestirme yoldur / 09.05.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025
- Hüseyin Baş ‘devletin adaleti vücudun ruhu gibidir’ diyor / 07.05.2025
- Erkek deveye dişi diyenler her yerde varlar / 06.05.2025
- Namazdaki huşu namazın dışında yakalanır / 05.05.2025