Zaman'dan Ali Bulaç, Yeni Şafak'tan Fehmi Koru ve Kanal 7'den Ahmet Hakan Coşkun gibi birtakım çevrelere "şirin görünme" endişesi taşımadan yazıyor: İslam'a terör kılıfı giydirmek maksatlıdır.
Bulaç'ın yazısından kesitler: "Hiç kuşkusuz "İslami terör" deyimi amaçlı ve maksatlıdır. Belli başlı birkaç merkez İslamiyet'i ve Müslümanları terörle özdeşleştirmek için küre ölçeğinde bir kampanya yürütmektedirler.
Herhangi bir din hakkında adil ve doğru bir hükme varmak için o dinin otoriteleri tarafından benimsenmiş usule, usulde esas alınan ana kriterlere, başka bir deyişle dini anlama biçimine bakmak icap eder.
... İslamiyet'te neredeyse bütün ilimler ve ilimlerin kendilerinden neş'et ettiği temel referans çerçevesi olan Kur'an ve Sünnet belli bir usul olmadan anlaşılamazlar.
... İslam'la ilişkili olarak elimizde üç kriter bulunuyor: Dinin inançlara (akaid ve kelam), amellere mesnet teşkil eden hükümleri ve bu hükümlerin yer aldığı kaynak (Kur'an ve Sünnet); davranış modelleri durumunda olan hükümleri istinbat eden otorite (ulema, müçtehitler); ve son olarak dinin müntesiplerinin genel eğilim ve davranış biçimleri.
... İslamiyet'in iki temel kaynağı durumunda olan Kur'an ve Sünnet'in hiçbir yerinde siyasi amaçlarla masum insanların öldürülmesini öngören, buna cevaz veren veya haksız öldürmeyi tolere eden herhangi bir ayet veya hadis bulmak mümkün değildir. Bu çerçevede Müslümanların canı, malı ve namusu güvence altına alındığı gibi, gayrimüslimlerin de can, mal ve namusu güvenlik altına alınmıştır.
Üçüncü olarak, bugün 1,5 milyara baliğ olan Müslümanların ezici çoğunluğu değil, -marjinal küçük gruplar hariç- tamamı teröre karşıdır. Sosyal patlamaların olması, siyasi çalkantıların sürmesi politik, ekonomik ve uluslararası faktörlerin rol oynaması sonucudur. Hiç kuşkusuz, "İslam kimliği"ni veya "İslam etiketi"ni kullanan birtakım gruplar şiddet ve teröre başvuruyorlar. Ama bu, cinayet, zina, rüşvet, karaborsa vb. cürümleri işleyenlerin durumu gibidir. Nasıl meşru çerçevede "İslami cinayet", "İslami zina", "İslami rüşvet" denmiyorsa, "İslami terör" de denemez."
Bulaç'ın yazısından kesitler: "Hiç kuşkusuz "İslami terör" deyimi amaçlı ve maksatlıdır. Belli başlı birkaç merkez İslamiyet'i ve Müslümanları terörle özdeşleştirmek için küre ölçeğinde bir kampanya yürütmektedirler.
Herhangi bir din hakkında adil ve doğru bir hükme varmak için o dinin otoriteleri tarafından benimsenmiş usule, usulde esas alınan ana kriterlere, başka bir deyişle dini anlama biçimine bakmak icap eder.
... İslamiyet'te neredeyse bütün ilimler ve ilimlerin kendilerinden neş'et ettiği temel referans çerçevesi olan Kur'an ve Sünnet belli bir usul olmadan anlaşılamazlar.
... İslam'la ilişkili olarak elimizde üç kriter bulunuyor: Dinin inançlara (akaid ve kelam), amellere mesnet teşkil eden hükümleri ve bu hükümlerin yer aldığı kaynak (Kur'an ve Sünnet); davranış modelleri durumunda olan hükümleri istinbat eden otorite (ulema, müçtehitler); ve son olarak dinin müntesiplerinin genel eğilim ve davranış biçimleri.
... İslamiyet'in iki temel kaynağı durumunda olan Kur'an ve Sünnet'in hiçbir yerinde siyasi amaçlarla masum insanların öldürülmesini öngören, buna cevaz veren veya haksız öldürmeyi tolere eden herhangi bir ayet veya hadis bulmak mümkün değildir. Bu çerçevede Müslümanların canı, malı ve namusu güvence altına alındığı gibi, gayrimüslimlerin de can, mal ve namusu güvenlik altına alınmıştır.
Üçüncü olarak, bugün 1,5 milyara baliğ olan Müslümanların ezici çoğunluğu değil, -marjinal küçük gruplar hariç- tamamı teröre karşıdır. Sosyal patlamaların olması, siyasi çalkantıların sürmesi politik, ekonomik ve uluslararası faktörlerin rol oynaması sonucudur. Hiç kuşkusuz, "İslam kimliği"ni veya "İslam etiketi"ni kullanan birtakım gruplar şiddet ve teröre başvuruyorlar. Ama bu, cinayet, zina, rüşvet, karaborsa vb. cürümleri işleyenlerin durumu gibidir. Nasıl meşru çerçevede "İslami cinayet", "İslami zina", "İslami rüşvet" denmiyorsa, "İslami terör" de denemez."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.