AKP demokrasisi ve saçılım süreci, “demokratik krallık”ı da aştı.
Türkiye’nin kalbine “sıkı yönetim” bulaştı.
İstanbul, AKP demokrasisinin kurbanıydı.
Dün mega-kent İstanbul ölüverdi.
Karada, denizde yasak vardı… “Demokratik yasak”!
Anayasa’da temel haklar olarak zikredilen seyahat özgürlüğü başta olmak üzere birçok özgürlükler, idari kararla artık rafa kaldırılabiliyor.
Hukuk buna müsaade etmese de, oluyor; idare-i maslahat Anayasa’yı askıya alabiliyor!
Geçmişte MGK, sıkıyönetim ve OHAL ilan ediyordu… yapılan işin yasal bir dayanağı vardı en azından.
AKP’nin saçılımlı demokratik krallık sürecinde, artık Valilikler, Anayasa’daki temel hakları rafa kaldırabiliyor, sıkıyönetim ilan edebiliyor.
Bu, işin hukuki yönü… Diğer yönü daha vahim!
AKP, 1 Mayıs’ı işçi bayramı diye ilan ederek işçileri avladı. Sendikalar, bir anda AKP’nin yağdanları oluverdiler.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, ta o zaman ikaz etmişti işçilerimizi ve sendikaları… Ne AKP hükümeti, ne CHP, ne de MHP, işçiye, emekçiye, dar gelirliye bir şey veremezler; sendikalar, mensuplarını yanlış adreslere sürüklemesinler, emek ve alın terinin gerçek değerini BTP’nin Milli Ekonomi Modeli’nden başka hiçbir anlayış veremez, demişti.
Asgari ücreti 3 bin TL yapacağı müjdesini, kaynakları ve matematiğiyle birlikte vermişti Prof. Dr. Baş.
İşçiler kulak asmadılar.
Sendika başkanları burun kıvırttılar.
Sendikalar, işçileri kışın ortasında havuza balıklama atlattılar; sıra sandığa gelince Prof. Dr. Baş’ın modelinden aşırma projeleri seslendiren AKP, CHP ve MHP’ye destek verdiler.
Sendikalar, emek ve alın terlerinin karşılığında işçiye-emekçi için hükümetten “gerçek ücret” talep etmek yerine, halay çekme hakkı talep ettiler.
Hükümet idare-i maslahat olarak halay çekme hakkı verdi.
Ancak dün yine idare-i maslahat gereği halay çekme hakkını da fazla gördü.
İşçi, Taksim’e sokulmadı.
Ermeniciler Taksim’de boy gösterdiler.
Apo yandaşları istedikleri zaman Taksim’de diledikleri gibi hora tepiyorlar.
İşçi bayramı diye resmen ilan edilen 1 Mayıs’ta ise işçiler, Taksim’de bayramlarını kutlayamıyor. Halay çekemiyor.
İşçiler, AKP demokrasisinin bayram promosyonu olarak dayak yiyor, biber gazı soluyor, joplanıyor.
Taksim, adeta Arap baharı denilen Amerikan ateşinin yakıp-yaladığı Mısır, Tunus, Libya meydanlarındaki savaş manzaralarını yaşanıyor.
Dayağın bini bir para…
İşçilerin, bundan sonra tam akıllanmaları için daha fazlası gerektiği kanaatindeyim!
AKP hükümeti daha fazla dayak atmalı, AKP’nın koltuk değneği olan muhalefet partileri seyre devam etmelidir.
Belki o zaman işçi akıllanır. Milletimiz gerçeği görür, aklını başına alır.
Şu tablodan ancak aklı tutulmuşlar ders çıkartamaz:
Teröriste kıyak, işçiye dayak!
Apo ile halvet, PKK ile muhabbet, dağdakilere merhamet ve kıyak… İşçiye-emekçiye gelince biber gazı, jop ve dayak!
Akıllanmamız için, laf ile peynir gemisi yürüten projesiz iktidar ve muhalefeti sandığa gömmemiz için; buna mukabil Milli Ekonomi Modeli ile işçi-memur-emekli-dar gelirli kısaca geniş tüketici kesimini güçlendirecek projelerin sahibi BTP’yi iktidara taşımamız için başka ne olması lazım ülkede?!
Bu olup-bitenler akıllanmamız için Allah’ın sopası işte…
Allah’ın kızılcık değneğinde sopası yok ki!
Prof. Dr. Baş’a kulak asmaz isek, daha çok bayramımız zehir olur, daha çok dayak yeriz… Apo, PKK ve küresel sömürgeciler de bayram yapar!
Türkiye’nin kalbine “sıkı yönetim” bulaştı.
İstanbul, AKP demokrasisinin kurbanıydı.
Dün mega-kent İstanbul ölüverdi.
Karada, denizde yasak vardı… “Demokratik yasak”!
Anayasa’da temel haklar olarak zikredilen seyahat özgürlüğü başta olmak üzere birçok özgürlükler, idari kararla artık rafa kaldırılabiliyor.
Hukuk buna müsaade etmese de, oluyor; idare-i maslahat Anayasa’yı askıya alabiliyor!
Geçmişte MGK, sıkıyönetim ve OHAL ilan ediyordu… yapılan işin yasal bir dayanağı vardı en azından.
AKP’nin saçılımlı demokratik krallık sürecinde, artık Valilikler, Anayasa’daki temel hakları rafa kaldırabiliyor, sıkıyönetim ilan edebiliyor.
Bu, işin hukuki yönü… Diğer yönü daha vahim!
AKP, 1 Mayıs’ı işçi bayramı diye ilan ederek işçileri avladı. Sendikalar, bir anda AKP’nin yağdanları oluverdiler.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, ta o zaman ikaz etmişti işçilerimizi ve sendikaları… Ne AKP hükümeti, ne CHP, ne de MHP, işçiye, emekçiye, dar gelirliye bir şey veremezler; sendikalar, mensuplarını yanlış adreslere sürüklemesinler, emek ve alın terinin gerçek değerini BTP’nin Milli Ekonomi Modeli’nden başka hiçbir anlayış veremez, demişti.
Asgari ücreti 3 bin TL yapacağı müjdesini, kaynakları ve matematiğiyle birlikte vermişti Prof. Dr. Baş.
İşçiler kulak asmadılar.
Sendika başkanları burun kıvırttılar.
Sendikalar, işçileri kışın ortasında havuza balıklama atlattılar; sıra sandığa gelince Prof. Dr. Baş’ın modelinden aşırma projeleri seslendiren AKP, CHP ve MHP’ye destek verdiler.
Sendikalar, emek ve alın terlerinin karşılığında işçiye-emekçi için hükümetten “gerçek ücret” talep etmek yerine, halay çekme hakkı talep ettiler.
Hükümet idare-i maslahat olarak halay çekme hakkı verdi.
Ancak dün yine idare-i maslahat gereği halay çekme hakkını da fazla gördü.
İşçi, Taksim’e sokulmadı.
Ermeniciler Taksim’de boy gösterdiler.
Apo yandaşları istedikleri zaman Taksim’de diledikleri gibi hora tepiyorlar.
İşçi bayramı diye resmen ilan edilen 1 Mayıs’ta ise işçiler, Taksim’de bayramlarını kutlayamıyor. Halay çekemiyor.
İşçiler, AKP demokrasisinin bayram promosyonu olarak dayak yiyor, biber gazı soluyor, joplanıyor.
Taksim, adeta Arap baharı denilen Amerikan ateşinin yakıp-yaladığı Mısır, Tunus, Libya meydanlarındaki savaş manzaralarını yaşanıyor.
Dayağın bini bir para…
İşçilerin, bundan sonra tam akıllanmaları için daha fazlası gerektiği kanaatindeyim!
AKP hükümeti daha fazla dayak atmalı, AKP’nın koltuk değneği olan muhalefet partileri seyre devam etmelidir.
Belki o zaman işçi akıllanır. Milletimiz gerçeği görür, aklını başına alır.
Şu tablodan ancak aklı tutulmuşlar ders çıkartamaz:
Teröriste kıyak, işçiye dayak!
Apo ile halvet, PKK ile muhabbet, dağdakilere merhamet ve kıyak… İşçiye-emekçiye gelince biber gazı, jop ve dayak!
Akıllanmamız için, laf ile peynir gemisi yürüten projesiz iktidar ve muhalefeti sandığa gömmemiz için; buna mukabil Milli Ekonomi Modeli ile işçi-memur-emekli-dar gelirli kısaca geniş tüketici kesimini güçlendirecek projelerin sahibi BTP’yi iktidara taşımamız için başka ne olması lazım ülkede?!
Bu olup-bitenler akıllanmamız için Allah’ın sopası işte…
Allah’ın kızılcık değneğinde sopası yok ki!
Prof. Dr. Baş’a kulak asmaz isek, daha çok bayramımız zehir olur, daha çok dayak yeriz… Apo, PKK ve küresel sömürgeciler de bayram yapar!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019