Tillerson Ankara'ya gaz almaya gelmiş
Uzmanlara göre ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Ankara'ya Türkiye'yi sakinleştirmeye gelmiş. Tillerson, Ankara'daki açıklamalarında ülkesinin başta FETÖ konusu olmak üzere PYD/YPG konusunda Türkiye'nin tezlerine uzak olduğunu ortaya koydu.
31.03.2017 00:00:00
YENİ MESAJ/HABER-ANALİZ
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Donald Trump'ın 20 Ocak'ta ABD Başkanı olarak göreve başlamasının ardından Türkiye'ye gelen en üst düzey Amerikalı yetkili oldu. İki ülke arasında son iki yıldır neredeyse kemikleşen iki konu bir kez daha masadaydı: Türkiye'nin 'terör örgütü' olarak gördüğü, ABD'nin ise Suriye'de IŞİD'e karşı işbirliği yaptığı YPG ve hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğunu vurguladığı FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi.
Trump'ın göreve gelmesi, Ankara'daki siyaset çevrelerinde, bu iki başlıkta, Türkiye'nin hassasiyetleri doğrultusunda adım atılacağına ilişkin bir beklenti yaratmıştı ancak uzmanlar bu beklentinin bir karşılığı olduğu konusunda pek iyimser değil. İki ülkenin dışişleri bakanlarının açıklamalarındaki çoğunlukla ketum; bazen ise Obama dönemindeki sıkıntılı geçmişi hatırlatan ifadeleri de bu temkinli tutumu destekler nitelikte.
Masada konuşulan konuların kritik önemine karşın özellikle Trump tarafından dışişleri bakanlığına getirilmeden önce bir işadamı olan Rex Tillerson'ın gazetecilerin açık sorularına cevap vermekten kaçınması kritik konularda bir görüş birliğine varılamadığını gösterir gibi görünüyor.
ABD kararını vermiş
Konuyu değerlendiren uzmanlar da, Tillerson'ın ziyaretinin amacının Türkiye'nin taleplerine hitap etmek değil, tersi yönünde alınan kararların varlığı ışığında "Türkiye'yi sakinleştirmek" olduğunu kaydetti.
ABD merkezli düşünce kuruluşu The German Marshall Fund'ın (GMF) Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, "ABD açısından Tillerson'ın bu ziyaretinden beklenebilecek en önemli sonuç Türkiye'yi sakinleştirmekti. Tillerson Türkiye'nin taleplerinin reddedildiği bir ortamda Türkiye'yi sakinleştirmek için geldi" şeklinde konuştu.
Yıllardır Orta Doğu'yu yakından takip eden gazeteci ve Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Bora Bayraktar da benzer bir noktayı vurgulayarak ziyaretin, "Türkiye'yi sakinleştirmeye, yatıştırmaya yönelik" olduğunu ancak bunun Türkiye tarafında karşılığı olmadığını söyledi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) Muhittin Ataman da toplantının olumlu bir havada geçmediğini aktararak, "Toplantının öngörülenden uzun sürmüş olması bile aslında iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesidir" şeklinde konuştu.
ABD'nin YPG kararı değişmez nitelikte
ABD her ne kadar resmi olarak bir açıklama yapmasa da Trump yönetiminin göreve geldikten sonra yaptığı değerlendirmelerde, IŞİD'in kalesi Rakka'ya yönelik operasyonu YPG'nin öncülüğünü yaptığı Suriye Demokratik Güçleri ile birlikte yapacağı görülüyor.
Son bir haftadır Rakka'nın çeperine yönelik ilk operasyonlarda YPG'nin varlığı da açıkça görülüyor. Türkiye bu konuda ABD yönetimine üst düzeyde çağrıda bulunmuş ve yapılan görüşmelerde, ABD'nin, YPG'nin de içinde bulunduğu gruplar yerine Türkiye ile Rakka operasyonunu gerçekleştirmesini öngören bir plan sunmuştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın açıklamasında bunu biraz da sitemkâr şekilde şu sözlerle tekrarladı:
"10-20 bin kişilik bir örgütü yenemiyorsak, başka terör örgütüne ihtiyaç duyuyorsak, zaten bir sorun var demektir."
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk dış siyaseti, özellikle son altı ayda Rakka operasyonunun Türkiye'nin katılımı ve desteğiyle yapılması konusunda ABD'yi ikna etmeye çalışıyor ve bu yönde açıklamaları kamuoyuyla paylaşıyordu.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve CIA Başkanı Mike Pompeo'nun Türkiye ziyaretleri de bu ihtimalin iki ülke arasında üst düzey görüşmelerle değerlendirdiği ve bunun uzak bir ihtimal olmadığı değerlendirmelerine neden olmuştu. Tillerson'ın ziyaretinden bir gün önce Fırat Kalkanı Harekâtı'nın bittiğinin açıklanması da Rakka ile ilgili son durumun bir kabulü anlamına geldiğine işaret ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Donald Trump'ın 20 Ocak'ta ABD Başkanı olarak göreve başlamasının ardından Türkiye'ye gelen en üst düzey Amerikalı yetkili oldu. İki ülke arasında son iki yıldır neredeyse kemikleşen iki konu bir kez daha masadaydı: Türkiye'nin 'terör örgütü' olarak gördüğü, ABD'nin ise Suriye'de IŞİD'e karşı işbirliği yaptığı YPG ve hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğunu vurguladığı FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi.
Trump'ın göreve gelmesi, Ankara'daki siyaset çevrelerinde, bu iki başlıkta, Türkiye'nin hassasiyetleri doğrultusunda adım atılacağına ilişkin bir beklenti yaratmıştı ancak uzmanlar bu beklentinin bir karşılığı olduğu konusunda pek iyimser değil. İki ülkenin dışişleri bakanlarının açıklamalarındaki çoğunlukla ketum; bazen ise Obama dönemindeki sıkıntılı geçmişi hatırlatan ifadeleri de bu temkinli tutumu destekler nitelikte.
Masada konuşulan konuların kritik önemine karşın özellikle Trump tarafından dışişleri bakanlığına getirilmeden önce bir işadamı olan Rex Tillerson'ın gazetecilerin açık sorularına cevap vermekten kaçınması kritik konularda bir görüş birliğine varılamadığını gösterir gibi görünüyor.
ABD kararını vermiş
Konuyu değerlendiren uzmanlar da, Tillerson'ın ziyaretinin amacının Türkiye'nin taleplerine hitap etmek değil, tersi yönünde alınan kararların varlığı ışığında "Türkiye'yi sakinleştirmek" olduğunu kaydetti.
ABD merkezli düşünce kuruluşu The German Marshall Fund'ın (GMF) Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, "ABD açısından Tillerson'ın bu ziyaretinden beklenebilecek en önemli sonuç Türkiye'yi sakinleştirmekti. Tillerson Türkiye'nin taleplerinin reddedildiği bir ortamda Türkiye'yi sakinleştirmek için geldi" şeklinde konuştu.
Yıllardır Orta Doğu'yu yakından takip eden gazeteci ve Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Bora Bayraktar da benzer bir noktayı vurgulayarak ziyaretin, "Türkiye'yi sakinleştirmeye, yatıştırmaya yönelik" olduğunu ancak bunun Türkiye tarafında karşılığı olmadığını söyledi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) Muhittin Ataman da toplantının olumlu bir havada geçmediğini aktararak, "Toplantının öngörülenden uzun sürmüş olması bile aslında iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesidir" şeklinde konuştu.
ABD'nin YPG kararı değişmez nitelikte
ABD her ne kadar resmi olarak bir açıklama yapmasa da Trump yönetiminin göreve geldikten sonra yaptığı değerlendirmelerde, IŞİD'in kalesi Rakka'ya yönelik operasyonu YPG'nin öncülüğünü yaptığı Suriye Demokratik Güçleri ile birlikte yapacağı görülüyor.
Son bir haftadır Rakka'nın çeperine yönelik ilk operasyonlarda YPG'nin varlığı da açıkça görülüyor. Türkiye bu konuda ABD yönetimine üst düzeyde çağrıda bulunmuş ve yapılan görüşmelerde, ABD'nin, YPG'nin de içinde bulunduğu gruplar yerine Türkiye ile Rakka operasyonunu gerçekleştirmesini öngören bir plan sunmuştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın açıklamasında bunu biraz da sitemkâr şekilde şu sözlerle tekrarladı:
"10-20 bin kişilik bir örgütü yenemiyorsak, başka terör örgütüne ihtiyaç duyuyorsak, zaten bir sorun var demektir."
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk dış siyaseti, özellikle son altı ayda Rakka operasyonunun Türkiye'nin katılımı ve desteğiyle yapılması konusunda ABD'yi ikna etmeye çalışıyor ve bu yönde açıklamaları kamuoyuyla paylaşıyordu.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve CIA Başkanı Mike Pompeo'nun Türkiye ziyaretleri de bu ihtimalin iki ülke arasında üst düzey görüşmelerle değerlendirdiği ve bunun uzak bir ihtimal olmadığı değerlendirmelerine neden olmuştu. Tillerson'ın ziyaretinden bir gün önce Fırat Kalkanı Harekâtı'nın bittiğinin açıklanması da Rakka ile ilgili son durumun bir kabulü anlamına geldiğine işaret ediliyor.