Yoğun bir 15 günlük periyottan sonra toplu görüşmeler gündemimizden çıktı. Fakat sendikaların hükümete karşı iki günde tavır değiştirmeleri ve başlangıçtaki beklentileriyle uçurumlar olmasına rağmen güle oynaya imzayı atmaları hem sendikaların kendi teşkilatları bünyesinde hem de kamuoyu nezdinde hoş karşılamadı. Görüştüğümüz bazı sendika yetkililerinden bu ani dönüşün sebeplerini sorduk. Bunları birkaç madde halinde sıralamak mümkün.İlk olarak, sendikalar, kendi varlıklarıyla ilgili ciddi kaygılar taşıyor. Geçen iki yılda hükümetle anlaşma sağlayamadıkları için, üyelerinin sendikaya olan güvenlerini ve gereksinimlerini koruyamamaktan çekindiklerini ifade ediyorlar. Yani bu yılda hükümetle anlaşamaz ve hükümet yine bildiğini okursa, bu durumun sendikaların gerekliliğine olan inancı derinden sarsacağından ürkmüşler. Sözün özü, memur sendikaları bir nevi, hükümet nezdinde kendini meşrulaştırma ihtiyacı hissetti. Sebep olarak gösterilen bir başka sorun, sendikaların Ocak'tan itibaren bir eylem planı hazırlayamamaları nedeniyle hükümetin karşısına güçlü, organize bir şekilde çıkamamaları. Dolayısıyla iktidarı zorlayabilecek eylem tehdidi kabiliyetlerine kendilerinin bile inanmaması. Bunun sebebini de, sendikalardaki seçim sürecinin mart ayına denk gelmesi ve tek başına iktidar olan bir parti atmosferinin, memurların eylem için sokağa çıkma isteklerini olumsuz etkilemesi olarak gösteriyorlar.Diğer bir sebep ise, en düşük memur maaşında mutlaka bir tedbir almanın memurlar için yaşamsal önem taşıması. Gelecek yıl için öngörülen 750 YTL miktarı beklentilerini karşılamasada, hükümetle anlaşmama durumunda en düşük memur maaşı sorununun devam edecek oluşu. Son olarak ise, memur sendikalarının yıllardır önerdikleri, sendikalıyla sendikasız arasında mutlaka bir fark olsun teklifinin, üye aidatlarını devletin üstlenmesiyle çözülmesi. Maddeleri teker teker ele alırsak, memur sendikalarının, herkese rağmen bildiğini okuyan AKP İktidarı nezdinde kendi varlıklarını sürdürebilmek için bunu yaptıklarını söylemeleri, duyulan rahatsızlığın tezahürü olarak, yapılan işin örgüt içinde bedelinin ödetileceğinin söylenmesine rağmen yanlış bir strateji olduğunu hemen söyleyelim. Tam seçim atmosferine girilirken, iktidarın bir kez daha memurla anlaşamama riskine giremeyeceği ihtimalini kullanmayı denemeliydiler. Kendi iç yapılarındaki sorunları bahane göstermek, milyonlarca insanı ilgilendiren bu konuda zaafiyettir ki bedelin ödetilmesi için aceleyi gerektirir. Fakat sendikaların, hükümetin misyonu gereği IMF'nin izni dışına çıkamayacağı, uygulanan program gereği rekor açıkların söz konusu olduğu bir zeminde, ne alırsam kardır anlayışına sürüklenmiş olmalarını anlayışla karşılamak lazım.Eylem planı meselesi, bulunduğumuz durum için geçerli olamaz. Ne kadar eylem yaparsan yap, uygulanan ekonomi programı gereği kaynak yaratamayacak bir hükümet istediğin zammı veremezki. Sendikaların kalan bir gramlık inadını kıran 750 YTL'lik taban fiyat olmuştur. Hem de yoksulluk sınırının ayarlanmış rakamlarla bile 1600 YTL olduğu bir ortamda, verilen rakamın komik olmasına rağmen.Yerli kaynakların değerlendirilmeyip borç alma üstüne kurulu bir yapıda hiçbir şeyin olmadığı gibi toplu görüşmelerin de tadı olmaz. Bu sonuç AKP'nin dümen suyuna girme sürecinin bazı çevrelerde devam ettiğini, sevmeseler bile güce boyun eğme alışkanlığının bütün kuruluşlara sıçradığını gösteriyor. Bugün dayı diyerek köprüyü geçtikten sonra birşeyler yapabileceğine inananlar, yarın daha zor şartları nasıl göğüsleyecekler. Neyseki milletimiz bu oyunları görüyor. Kendisini tek bir bayrak altında toplayacak anlayışa ve bu anlayışı ortaya koyan liderine doğru yürüyüşüne çoktan başladı.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012