Topraklarımız işgal altında

Yunanistan Başbakanı Çipras, beraberindeki heyetle 6 Ocak'ta işgal altındaki Keçi Adası'na gitti. Adadaki haç çıkarma törenine katılan Ateist olarak bildiğimiz Çipras, Yunan askerleri ve papazlarla poz verdi. Çipras ve beraberindekilere Yunan Sualtı Taarruz (SAT) komandoları da eşlik etti. Ziyaretin tamamlanmasının ardından Çipras ve beraberindeki heyet helikopterle Kelemez Adası'na gitti. Kelemez Adası'ndan Atina'ya uçakla dönüş yapıldı. 
Adalarımızın Yunanistan tarafından işgal edilmesiyle ilgili gelen tepkilere Sayın Başbakan Niğde'den cevap verdi: "Bu adalar ne zaman teslim edildi oraya? Onun hesabını git de bu adaları onlara teslim edenlere sor" diye bir çıkışta bulundu. 
Bodrum sahillerine 4 mil mesafede olan Keçi Adası, 6 millik Türk karasuları içinde bulunuyor. Keçi Adası, İstanbul'daki Büyükada'nın iki misli büyüklükte. 2004 yılından beri işgal altında olan Keçi Adası'nda, Yunan bayrağı dalgalanıyor. Adada konuşlu Yunan Askeri Üssü'nde 750 kişilik Tabur Görev Kuvveti bulunuyor. AKP, 2002 yılında iktidara geldi. Bu durumda Keçi Adası, AKP'nin iktidara geldiği ikinci yılından beri işgal altında? 
Sadece Keçi Adası değil, 2004 yılından beri 18 adamız Yunanlılar tarafından işgal altında. Bu durumda AKP, toprak kaybeden iktidar olarak Türk tarihe geçmiş oldu. Yunanistan Başbakanı ise işgal ettikleri adalarımıza gelerek zafer turu attı!
Vatandaşın dikkatini başka yöne çekmek isteyenlerin ise adaların aslında Lozan'da kaybedildiği propagandasını yürüttüklerini görüyoruz. Oysa Ege'deki adalarımız Lozan'dan daha önce yani Osmanlı döneminde kaybedilmişti. Lozan'da ise adalar konusunda büyük mücadeleler verilmiş ve bunun neticesinde önemli kazanımlar da elde edilmişti. 
Şimdi, Lozan'dan önce imzalanan bazı antlaşmalara bir göz atalım:
14 Eylül 1829 tarihinde imzalanan 16 maddelik Edirne Antlaşması'na göre Yunanistan bağımsız oldu. Osmanlı, Rusya'ya 137 milyon Frank savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Daha sonraki 1832 düzenlemesiyle Attik ve Mora Yarımadaları ve bu yarımadaların çevresindeki tüm adalar ile kuzey Sporadlar, Ege'nin ikinci büyük adası Eğribos dâhil yüzlerce ada Yunanistan'a bırakıldı. O dönem padişah ll. Mahmut'tur.
18 Ekim 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması ile Osmanlı, 12 Ada'yı Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya'ya bıraktı. Ancak kısa süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ile İtalya'nın karşı karşıya gelmesiyle adalar İtalya'da kaldı. Böylece 12 Ada, fiilen 1912 ve 1914 yıllarında elden çıktı. Bu dönemde padişah V. Mehmed Reşad'dır.
30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması'na göre Ege Adaları'nın geleceğinin "büyük devletlerce" belirlenmesine karar verildi. Ayrıca Girit Adası Yunanistan'a bırakıldı. II. Balkan Savaşı sonunda 14 Kasım 1913'te imzalanan Atina Antlaşması'yla da Ege Adaları'nın geleceğinin yine "büyük devletlerce belirlenmesine" karar verildi. İktidar'da yine V. Mehmed Reşad vardı. 
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması'nın 84. Maddesi'ne göre Türkiye, Gökçeada (İmroz), Bozcaada, Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya gibi tüm adaları Londra, Atina ve Büyükelçiler Konferansı kararları doğrultusunda Yunanistan'a verdi. Sevr Antlaşması'nın 122. Maddesi'ne göre Türkiye, İtalyan işgali altında bulunan Stampalia, Rodos, Herkit, Kerpe, Kaşot, Piskopis, İncirli, Kalimnos, Loryos, Patnos, Limpos, Sümbeki, İstanköy adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Kastellorizo Adası üzerindeki bütün haklarından, sıfatlarından vazgeçti. O dönem padişah Sultan Mehmed Vahdeddin'dir.
Anlaşılıyor ki, Ege Adaları ve 12 Ada 1912, 1913, 1914 yıllarında fillen zaten kaybedilmişti. Sevr Antlaşması'na göre tüm Ege adaları Yunanistan'a, 12 Ada ise İtalya'ya bırakılmıştı. Lozan Antlaşması'nda ise Türkiye, daha önce elinde kalan Meis adası dışında önemli bir ada kaybetmedi. Tarihçi Sinan Meydan, Adaların kaybedilmesinde bir suçlu aranıyorsa o suçlunun, kendisine darbe yapılacak korkusuyla donanmayı 30 yıl Haliç'te çürüten II. Abdülhamit olduğuna hiç şüphe yoktur" der. 
Sonuç olarak adalarımız, İstanbul ve İzmir'in kaybedildiği gibi Osmanlı döneminde kaybedilmişti. Adaların Lozan'da kaybedildiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışılması ise gerçeği yansıtmıyor. O yüzden lafı evelemeye, gevelemeye; dikkatleri başka yönlere çekmeye gerek yok. Yunanistan 2004 yılından beri işgalci durumdadır.