Trump'ın Ukrayna planı barış mı, tuzak mı?
Trump, Putin’e sunduğu “anlaşma” Kırım’ı ve Donbas’ı Moskova’ya bırakma sinyali mi veriyor? Trump’ın “iki haftada bitireceğim” dediği savaş, Ukrayna’nın toprak kaybıyla mı sona erecek?
26.11.2025 15:50:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Donald Trump'ın Ukrayna-Rusya savaşını bitirme vaadi, küresel diplomasinin en sıcak gündemi haline geldi. Trump, dün yaptığı açıklamada, planının "ince ayarlandığını" duyurarak, elçi Steve Witkoff'ı Vladimir Putin'le görüşmeye ve Ordu Bakanı Dan Driscoll'ı Ukrayna yetkilileriyle müzakerelere göndereceğini bildirdi.
Bu hamle, Trump'ın "America First" doktrinini yansıtan bir dış politika atağı olarak görülüyor. Ancak sızan transkriptler, ABD'nin Putin'e "barış planı" sunarken Rusya'nın taleplerini nasıl şekillendirdiği iddialarını gündeme getirdi.
Planın kökeni ve Trump'ın stratejisi
Trump, 2024 seçim kampanyasında Ukrayna savaşını "iki haftada bitireceğim" diye vaat etmişti. İkinci döneminin başında, bu sözü tutmak için harekete geçti. Dünkü açıklamasında, Witkoff'ın Moskova ziyareti ve Driscoll'ın Kiev temasları, hızlı bir ateşkes hedefliyor. Trump'a göre, plan NATO'nun genişlemesini sınırlamak, Ukrayna'ya askeri yardımı kesmek ve Rusya'yla enerji anlaşmaları yaparak ekonomik baskıyı kaldırmak üzerine kurulu. Bu, Trump'ın "intikamcı" iç politikasından farklı olarak, dışarda pragmatik bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor, zira ABD'nin 100 milyar doları aşan yardımları, Trump için "gereksiz masraf".
Ancak eleştirmenler, planın Rusya lehine olduğunu savunuyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, "Barış, işgalin sona ermesiyle gelir" diyerek temkinli. Avrupa Birliği ise, Trump'ın hamlesini "transatlantik ittifakı zayıflatma" girişimi olarak nitelendiriyor. NPR ve Al Jazeera gibi kaynaklara göre ABD elçisinin Putin'in yardımcısına "tanınma arzusu"nu nasıl pazarladığına dair iddiaları içeriyor. Bu, Trump'ın savaş sonrası Rusya'yla "normalleşme" peşinde olduğunu ima ediyor.
Sızan begeler
Sızan belgeler, pazartesi günü yayınlandı ve büyük yankı uyandırdı. belgelerde, ABD yetkililerinin Putin'e "barış planı"nı sunarken, Rusya'nın Kırım ve Donbas üzerindeki egemenliğini dolaylı olarak tanıdığı öne sürülüyor. Bir yetkili, "Başkan Trump, sizin pozisyonunuzu anlıyor ve hızlı bir anlaşma için esneklik gösteriyor" diyor. Bu, Biden döneminin "Rusya karşıtı" çizgisinden radikal bir sapma. Putin, buna yanıt olarak "olumlu sinyaller" verdiğini belirtti, ancak detay vermedi.
Belgelerin sızması, istihbarat sızıntısı şüphelerini artırdı. Bazıları bunu Ukrayna yanlısı grupların sabotajı olarak görüyor; diğerleri ise Trump yönetiminin içindeki "derin devlet" unsurlarına bağlıyor. Her halükarda, bu olay diplomasiyi karmaşıklaştırıyor. Moskova, sızmaları "Batı provokasyonu" diye kınarken, Kiev'de protestolar patlak verdi. Zelenskiy, Trump'la bir telefon görüşmesi planlıyor, ancak "kırmızı çizgilerimiz var" diyor.
Küresel etkiler ve riskler
Trump'ın planı başarıya ulaşırsa, Avrupa'da enerji fiyatları düşebilir ve NATO'nun doğu kanadı yeniden yapılandırılabilir. Ancak başarısızlık, Rusya'nın ilerlemesini hızlandırır ve Ukrayna'da insani krizi derinleştirir. Zaten 142 binden fazla ölüyle en kanlı savaş devam ediyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi gibi aktörler, tarafsız kalarak arabuluculuk teklif ediyor, zira Asya'da gıda ve enerji enflasyonu artıyor.
Öte yandan, bu hamle Trump'ın iç politikasına da yansıyor. ABD'de Cumhuriyetçiler desteklerken, Demokratlar "Putin'e teslimiyet" diye eleştiriyor. Uzun vadede, plan NATO'yu zayıflatıp Çin'i cesaretlendirebilir, Pasifik'te yeni gerilimler doğurabilir.
Belirsiz bir gelecek
Trump'ın Ukrayna planı, cesur bir kumar. Sızan belgeler, barışın ardında jeopolitik hesaplar olduğunu gösteriyor. Eğer anlaşma sağlanırsa, Trump "barış mimarı" olur; aksi takdirde, savaş uzar ve küresel istikrarsızlık artar. Bu, 21. yüzyıl diplomasisinin kırılganlığını bir kez daha kanıtlıyor. Vaatler kolay, gerçekler zor.
Bu hamle, Trump'ın "America First" doktrinini yansıtan bir dış politika atağı olarak görülüyor. Ancak sızan transkriptler, ABD'nin Putin'e "barış planı" sunarken Rusya'nın taleplerini nasıl şekillendirdiği iddialarını gündeme getirdi.
Planın kökeni ve Trump'ın stratejisi
Trump, 2024 seçim kampanyasında Ukrayna savaşını "iki haftada bitireceğim" diye vaat etmişti. İkinci döneminin başında, bu sözü tutmak için harekete geçti. Dünkü açıklamasında, Witkoff'ın Moskova ziyareti ve Driscoll'ın Kiev temasları, hızlı bir ateşkes hedefliyor. Trump'a göre, plan NATO'nun genişlemesini sınırlamak, Ukrayna'ya askeri yardımı kesmek ve Rusya'yla enerji anlaşmaları yaparak ekonomik baskıyı kaldırmak üzerine kurulu. Bu, Trump'ın "intikamcı" iç politikasından farklı olarak, dışarda pragmatik bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor, zira ABD'nin 100 milyar doları aşan yardımları, Trump için "gereksiz masraf".
Ancak eleştirmenler, planın Rusya lehine olduğunu savunuyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, "Barış, işgalin sona ermesiyle gelir" diyerek temkinli. Avrupa Birliği ise, Trump'ın hamlesini "transatlantik ittifakı zayıflatma" girişimi olarak nitelendiriyor. NPR ve Al Jazeera gibi kaynaklara göre ABD elçisinin Putin'in yardımcısına "tanınma arzusu"nu nasıl pazarladığına dair iddiaları içeriyor. Bu, Trump'ın savaş sonrası Rusya'yla "normalleşme" peşinde olduğunu ima ediyor.
Sızan begeler
Sızan belgeler, pazartesi günü yayınlandı ve büyük yankı uyandırdı. belgelerde, ABD yetkililerinin Putin'e "barış planı"nı sunarken, Rusya'nın Kırım ve Donbas üzerindeki egemenliğini dolaylı olarak tanıdığı öne sürülüyor. Bir yetkili, "Başkan Trump, sizin pozisyonunuzu anlıyor ve hızlı bir anlaşma için esneklik gösteriyor" diyor. Bu, Biden döneminin "Rusya karşıtı" çizgisinden radikal bir sapma. Putin, buna yanıt olarak "olumlu sinyaller" verdiğini belirtti, ancak detay vermedi.
Belgelerin sızması, istihbarat sızıntısı şüphelerini artırdı. Bazıları bunu Ukrayna yanlısı grupların sabotajı olarak görüyor; diğerleri ise Trump yönetiminin içindeki "derin devlet" unsurlarına bağlıyor. Her halükarda, bu olay diplomasiyi karmaşıklaştırıyor. Moskova, sızmaları "Batı provokasyonu" diye kınarken, Kiev'de protestolar patlak verdi. Zelenskiy, Trump'la bir telefon görüşmesi planlıyor, ancak "kırmızı çizgilerimiz var" diyor.
Küresel etkiler ve riskler
Trump'ın planı başarıya ulaşırsa, Avrupa'da enerji fiyatları düşebilir ve NATO'nun doğu kanadı yeniden yapılandırılabilir. Ancak başarısızlık, Rusya'nın ilerlemesini hızlandırır ve Ukrayna'da insani krizi derinleştirir. Zaten 142 binden fazla ölüyle en kanlı savaş devam ediyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi gibi aktörler, tarafsız kalarak arabuluculuk teklif ediyor, zira Asya'da gıda ve enerji enflasyonu artıyor.
Öte yandan, bu hamle Trump'ın iç politikasına da yansıyor. ABD'de Cumhuriyetçiler desteklerken, Demokratlar "Putin'e teslimiyet" diye eleştiriyor. Uzun vadede, plan NATO'yu zayıflatıp Çin'i cesaretlendirebilir, Pasifik'te yeni gerilimler doğurabilir.
Belirsiz bir gelecek
Trump'ın Ukrayna planı, cesur bir kumar. Sızan belgeler, barışın ardında jeopolitik hesaplar olduğunu gösteriyor. Eğer anlaşma sağlanırsa, Trump "barış mimarı" olur; aksi takdirde, savaş uzar ve küresel istikrarsızlık artar. Bu, 21. yüzyıl diplomasisinin kırılganlığını bir kez daha kanıtlıyor. Vaatler kolay, gerçekler zor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































