Hüseyin Baykara
Kılıcı kaleminden, kalemi kılıcından keskin bir Türk sultanı...
Şair, sanatkâr, fikir adamı...
Şairleri, sanatkârları himaye eden, uygarlığı yüreğinde taşıyan bir hükümdar... Allah vergisi güzel konuşan, güzel yazan, güzel kılıç kullanan, güzel bir adam! Hüseyin Baykara'yı tarihçiler böyle anlatıyor...
Hüseyin Baykara, Timur'un, torununun torunudur... Hükümdar soyundan gelir... Annesi Firuze Bibî, Sultan Hüseyin'in, Kutluğ Sultan Begim'den olan kızıdır. Yani Hüseyin Baykara, hem ana tarafından, hem baba tarafından hükümdarlara bağlıdır, iki kat soyludur.
Babası, kendi haline mütevazi yaşayan bir prensti. Amcası Belh hükümdarı idi. Babanın, amcanın, kavgası olmadığı halde, Hüseyin Baykara'nın kavgası vardı. Timur Oğullarının iki imparatorluğundan biri olan, Horasan'ı, Herat padişahlığı ele geçirmeyi tasarlıyordu..
Çocukluğu ve gençliği, Büyük Türk Şairi Ali Şir Nevaî ile birlikte geçmiştir. Çok yakın arkadaştılar. Hüseyin Baykara da Ali Şir Nevaî gibi şiirler yazıyordu. Yazdıklarını birbirlerine okuyorlar, tartışıyorlar ve gelecekte yapmayı tasarladıklarını birbirlerine anlatıyorlardı. Divanı vardır.
Ali Şir Nevaî, Hüseyin Baykara'nıncihangirlik hırsını dizginlemeye çalışmıştır. Nevaî, "En büyük sultanlık, söz sultanlığıdır." diyordu. Hüseyin Baykara, 23 yaşında idi... Saraylarda, konaklarda, şehrin bahçelerinde şiirden ve sanattan konuşmak onu doyurmuyordu. Büyük işler yapmak, büyük dedesi Timur gibi, büyük bir cihangirlik kurmak için sabırsızlanıyordu. Gözünü diktiği Herat padişahlığını ele geçirmek için, bu tahtta oturan, Sultan Yadigârı Muhammed Mirza ile çekişmeye başladı.
1461'de Harezm hükümdarı oldu. Herat Hükümdarı Sultan Muhammed Mirza üzerine ordusu ile yürüdü. (1469) Ordusu küçük, fakat disiplinliydi. Adamları Baykara'nın, gözünün içine bakıyorlardı. Savaşı kazandı ve Muhammet Mirza'nın ordusu dağılarak kendisi kaçtı. Böylece, Herat tahtına oturmuştu ama, bu saltanatı uzun sürmedi. Muhammed Mirza, yeniden topladığı bir ordu ile Hüseyin Baykara'nın üstüne yürüdü. Bu sefer talih, Muhammed Mirza'ya gülmüştü. Hüseyin Baykara'nın ordusunu yenilgiye uğratıp tekrar Herat tahtına oturdu.
Kılıcı kaleminden, kalemi kılıcından keskin bir Türk sultanı...
Şair, sanatkâr, fikir adamı...
Şairleri, sanatkârları himaye eden, uygarlığı yüreğinde taşıyan bir hükümdar... Allah vergisi güzel konuşan, güzel yazan, güzel kılıç kullanan, güzel bir adam! Hüseyin Baykara'yı tarihçiler böyle anlatıyor...
Hüseyin Baykara, Timur'un, torununun torunudur... Hükümdar soyundan gelir... Annesi Firuze Bibî, Sultan Hüseyin'in, Kutluğ Sultan Begim'den olan kızıdır. Yani Hüseyin Baykara, hem ana tarafından, hem baba tarafından hükümdarlara bağlıdır, iki kat soyludur.
Babası, kendi haline mütevazi yaşayan bir prensti. Amcası Belh hükümdarı idi. Babanın, amcanın, kavgası olmadığı halde, Hüseyin Baykara'nın kavgası vardı. Timur Oğullarının iki imparatorluğundan biri olan, Horasan'ı, Herat padişahlığı ele geçirmeyi tasarlıyordu..
Çocukluğu ve gençliği, Büyük Türk Şairi Ali Şir Nevaî ile birlikte geçmiştir. Çok yakın arkadaştılar. Hüseyin Baykara da Ali Şir Nevaî gibi şiirler yazıyordu. Yazdıklarını birbirlerine okuyorlar, tartışıyorlar ve gelecekte yapmayı tasarladıklarını birbirlerine anlatıyorlardı. Divanı vardır.
Ali Şir Nevaî, Hüseyin Baykara'nıncihangirlik hırsını dizginlemeye çalışmıştır. Nevaî, "En büyük sultanlık, söz sultanlığıdır." diyordu. Hüseyin Baykara, 23 yaşında idi... Saraylarda, konaklarda, şehrin bahçelerinde şiirden ve sanattan konuşmak onu doyurmuyordu. Büyük işler yapmak, büyük dedesi Timur gibi, büyük bir cihangirlik kurmak için sabırsızlanıyordu. Gözünü diktiği Herat padişahlığını ele geçirmek için, bu tahtta oturan, Sultan Yadigârı Muhammed Mirza ile çekişmeye başladı.
1461'de Harezm hükümdarı oldu. Herat Hükümdarı Sultan Muhammed Mirza üzerine ordusu ile yürüdü. (1469) Ordusu küçük, fakat disiplinliydi. Adamları Baykara'nın, gözünün içine bakıyorlardı. Savaşı kazandı ve Muhammet Mirza'nın ordusu dağılarak kendisi kaçtı. Böylece, Herat tahtına oturmuştu ama, bu saltanatı uzun sürmedi. Muhammed Mirza, yeniden topladığı bir ordu ile Hüseyin Baykara'nın üstüne yürüdü. Bu sefer talih, Muhammed Mirza'ya gülmüştü. Hüseyin Baykara'nın ordusunu yenilgiye uğratıp tekrar Herat tahtına oturdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.