logo
29 MART 2024

Türk musikisi eser formları - 10

14.08.2021 00:00:00
'Türk musikisi eser formları - 10' seslendirme dosyası:
i) MÎRÂCÎYE: İslâm edebiyat ve sanatlarında Hz. Peygamber'in mi'racını konu alan eserlerin genel adı.
Mir'ac mûcizesi hemen bütün müslüman milletlerin medeniyetlerine edebiyat, mûsiki, minyatür, hat ve kitap sanatları bakımından kuvvetle yansımıştır. Ancak bu konudaki eserlerin mi'râciyye veya mi'râcnâme adıyla daha çok İranlılar'la Türkler tarafından ortaya konulduğu, en çok eserin verildiği edebiyat alanını minyatür, hat ve kitap sanatlarının takip ettiği, mûsikinin ise sadece Osmanlılar'da mevlid gibi bir form oluşturduğu görülmektedir.
 
Bazı şairlerin, Kâ'b b. Züheyr'in Ḳaṣîdetü'l-bürde içinde yer alan mi'racla ilgili on bir beyti gibi Hz. Peygamber hakkında yazdıkları manzumelerde konuya temasları dışında -Osmanlı sahasında bilinen bir iki örnek de istisna edilirse- Arapça eserler edebî olmaktan çok mi'racı dinî ilimler açısından ele alan kitaplardır. İmam Gazzâlî'den itibaren bir kısmı Abdülkādir-i Geylânî, Muhyiddin İbnü'l-Arabî gibi mutasavvıfların kaleminden çıkmış bu eserler değişik adlar taşır (Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi'râc-nâmeler, s. 91-93, 408-410).
 
Fars edebiyatında mi'rac edebî eserlerin konusu olarak dikkat çeker. Bunların müstakil olanlarından çok Nizâmî-i Gencevî'nin Ḫamse'si, Ferîdüddin Attâr'ın İlâhînâme ve Esrârnâme mesnevileri, Molla Câmî, Hüseyin Vâiz-i Kâşifî gibi sanatkârların değişik eserlerinin içinde yer alan örnekleri tanınmıştır (a.g.e., s. 93-95, 411-412). Müellifi meçhul müstakil bir eser olan 671 beyitlik Miʿrâcnâme ise basılmıştır (Tahran, ts.).
 
Türk Edebiyatı. Mi'rac Türkçe eserlerde çokça işlenmiştir. Müstakil olanların dışında siyer (Hazreti Muhammet'in yaşamını anlatan kitaplara verilen ortak ad) ve mevlidlerle mu'cizât-ı nebî gibi eserlerin, Muhammediyye ve Garibnâme gibi kitapların birer bölümü de mi'raca ayrılmıştır. Ayrıca divanlarla din dışı mesnevilerde bu konuda şiirlere yer verilmesi bir gelenek hâlini almış, zamanla kasidelerin mi'râciyye, mesnevilerin ise mi'racnâme adıyla anıldığı zengin bir edebî tür oluşmuştur. Konunun genellikle dinî kaynaklara dayanarak didaktik bir şekilde ele alındığı eserlerde müellifin sanatkâr yönünün ikinci plânda kaldığı, tasavvufî açıdan işlenen mesnevi ve kasidelerde ise daha lirik ve sanatkârane bir üslûbun ön plâna çıktığı, şairlerin hayal dünyalarının zenginliğine göre olaya şahsî yorumlar getirdiği görülmektedir.
 
Aruzun en çok "fâilâtün fâilâtün fâilün" ve "mefâilün mefâilün feûlün" kalıplarının kullanıldığı mi'râciyyelerin kaside formuyla yazılanlarında konu ortalama elli-altmış beyit içinde özetlenirken mesnevilerde 2000'e yaklaşan beyit hacminin sağladığı imkânla çok tafsilâtlı olarak işlenmektedir. Kasidelerin nesîb kısmı, mi'rac gece meydana geldiğinden bu mānâya gelen Arapça ve Farsça kelimeler üzerinde kurulmuş söz sanatlarıyla başlar; hâdise, küfür karanlıklarını ortadan kaldıran nûrânî ve ilâhî bir mûcize şeklinde takdim edilerek gecenin önemi vurgulanır. Ardından gecenin ve gökyüzünün tasvirine geçilir. Bazen de mi'rac öncesi yine gece gerçekleşmiş olan şakk-ı sadr (Hz. Peygamber'in göğsünün melekler tarafından açılıp kalbinin üstün niteliklerle bezenmesini ifade eden tabir) mûcizesine temas edilir ve mi'racın safha safha tasvirine girişilir. Ümmü Hânî'nin evinden başlayan bu yolculukta Cebrâil'in burakı cennetten getirişi anlatılır. Burakın uzun uzadıya tasviri mi'râciyyelerin en önemli konularındandır. Daha sonra Hz. Peygamber'in Mescid-i Aksâ'ya gidişi, orada diğer peygamberlere namaz kıldırması ve onlardan üstünlüğü vurgulanır. Kudüs'ten tekrar semâya yükselişi (urûc) sırasında sahrenin Resûl-i Ekrem'in ardından harekete geçmesi ve "dur" ihtarıyla havada asılı kalması (hacer-i muallak) mûcizesi telmihler, tecâhül-i ârifler, hüsn-i ta'lîllerle süslenerek nakledilir. Bunu gökyüzünde dolaşma, sema katlarında diğer peygamberlerle tanışma, cennet, tûbâ, hûriler, köşkler, ırmaklar ve cehennem hayatı tasvirleri takip eder. Resûlullah'ın "kābe kavseyn" makamına ulaşması, Allah ile mülâkatı ve rabbi katındaki değeri anlatılarak sanatkârın bakış açısına göre farklı yorumlarla şekillendirilir. Namazın mi'racda farz kılınması, Hz. Peygamber'in dönüşte hadiseyi ashabına müjdelemesi, müminlerin kabulü ve müşriklerin inkârı gibi hususlar işlenir.

Bu muhteva Ganîzâde Mehmed Nâdirî'nin mi'râciyyesinde en güzel ifadesini bulmuştur. Mesnevilerde ise tevhid, na't ve münâcâtın ardından yukarıdaki konuların her biri bir kaside hacmine ulaşan bölümler halinde bazan İsrâiliyat'a dayanan rivayetlerle anlatılır. Bu arada na't ve münâcâtlara, kaside ve gazellere de yer verildiği, namaz ve diğer ibadetler hakkında bilgiler aktarıldığı dikkat çeker. Abdülvâsi Çelebi, Abdülbâki Ârif, İsmâil Hakkı Bursevî ve Ârif'in mi'râciyyeleri bu özellikleri ortaya koyan mesnevilerdir.
 
Mi'rac, Türk edebiyatında ilk defa bir motif olarak Satuk Buğra Han Destanı'nda görülür. Çağatay sahasında XII. yüzyılda Hakîm Ata tarafından yazıldığı kabul edilen 122 beyitlik Mi'râcnâmetü'l-hazret türün ilk müstakil örneği olup hece vezniyle ve sade bir dille kaleme alınmıştır (nşr. Kemal Eraslan, "Hakîm Atâ ve Mi'râcnâmesi", EFAD, Ahmet Caferoğlu Özel Sayısı, sy. 10 [1979], s. 243-304). Pavet de Courteille'in, halen Paris Bibliothèque Nationale'de kayıtlı (Suppl., nr. 190) Uygurca metni Fransızca tercümesiyle birlikte neşrettiği (Paris 1882) Mîr Haydar'ın mi'racnâmesi Anadolu dışında yazılmış bir diğer örnektir (Anadolu sahası dışındaki mi'râciyyeler hakkında bk. bibl. İz, Sertkaya).
 
Anadolu sahasında ilk müstakil mi'râciyye XV. yüzyılın başında (808/1405) Ahmedî tarafından yazılmıştır. Tahkīk-i Mi'râc-ı Resûl başlıklı 497 beyitlik eser, şairin divanındaki kısa mi'râciyyelerden farklı olduğu gibi İskendernâme'sindeki mevlid bölümünden de ayrıdır (nşr. Yaşar Akdoğan, "Mi'râc, Mi'râcnâme ve Ahmedî'nin Bilinmeyen Mi'râcnâmesi", Osm.Ar., IX [1989], s. 263-310). Metin Akar'ın yayımladığı, Abdülvâsi Çelebi'nin 567 beyitlik Mi'râcnâme-i Seyyidü'l-beşer Hazret-i Resûlullah aleyhi efdalü's-salavât'ı ise 817 (1414) yılında kaleme alınmıştır. Aksaraylı Îsâ adlı bir şair tarafından XIV-XV. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen, Sema Özdemir'in üzerinde yüksek lisans çalışması yaptığı (bk. bibl.) 341 beyitlik Mi'râcnâme'de (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3756, vr. 64a-75b) mi'racdan ziyade mi'racda farz kılınan namaz, ayrıca kabir soruları, oruç, zekât ve hac hakkında mâlûmat verilmiştir. Aynı zaman dilimine ait olduğu tahmin edilen müellifi meçhul ikinci eser, nüshalarına göre beyit sayısı 468-678 arasında değişen bir mesnevi olup İbn Abbas rivayetine dayalı bilgiler üzerine kurulmuştur (nşr. Hayati Develi, "Eski Türkiye Türkçesi Devresine Ait Manzum Bir Miracnâme", TDED, XXVIII [1998], s. 81-228). Bunları, Nebahat Gülsoy'un yüksek lisans tezi olarak incelediği (1993, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü), Ârif adlı bir şair tarafından 841'de (1437) kaleme alınan 1745 beyitlik Mi'râcü'n-nebî takip eder (Süleymaniye Ktp., İbrâhim Efendi, nr. 355). XV. yüzyıla tarihlenen bir diğer mi'râciyye sade bir dille yazılan İbrâhim Bey'e ait 275 beyitlik mesnevidir (nşr. Musa Duman, "İbrahim Bey'in Mi'râcnâmesi", TDED, XXVII [1997], s. 169-238). Zaman içinde belirgin özellikler kazanan mi'racnâmeler XV. yüzyıldan itibaren daha fazla rağbet bulmuş, manzum, mensur yahut çoğu manzum karma metinler halinde gelişimini sürdürmüştür.

Dinî-tasavvufî manzum eserlerin içinde mi'rac hadisesine bir bölüm ayrılması da yine XV. yüzyılda yaygınlık kazanmıştır. XIV. yüzyıla ait Âşık Paşa'nın Garibnâme'sinde (nşr. Kemal Yavuz, s. 21-41), XV. yüzyılda Yazıcıoğlu'nun Muhammediyye'sinde (haz. Âmil Çelebioğlu, "Faslün fi'l-mi'râc", s. 133-151), Amasyalı Münîrî Çelebi'nin Siyer-i Nebî'sinde, Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-necât'ında (nşr. Neclâ Pekolcay, Ankara 1993, "Fî Beyân-ı Mi'râc-ı Mustafâ [s.a.s.]", s. 74-79), Akşemseddinzâde Hamdullah Hamdi'nin Ahmediyye'sinde (Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş Emîr Hoca, nr. 181), Ârifî Fethullah Çelebi'nin Şehnâme-i Âl-i ʿOs̱mân'ının Enbiyânâme adıyla da anılan I. cildinde, Abdurrahman Ubeydî'nin Evsâf ve Mu'cizât-ı Nebî'sinde (s. 18-20), Hâkānî Mehmed Bey'in Hilye'sinde mi'rac hadisesine temas edilmiştir (geniş bilgi için bk. Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi'râc-nâmeler, s. 112-124).

Din dışı örnekler arasında Ahmedî'nin Cemşîd ü Hurşîd'i, Fuzûlî'nin Leylâ vü Mecnûn'u ile Ali Şîr Nevâî'nin Hamse'sini teşkil eden mesnevilerdeki mi'rac fasılları tanınmış örneklerdendir. Metin Akar'ın, içinde mi'râciyye bulunan bu gibi mesnevilere dair verdiği liste bunların zenginliğini ortaya koymaktadır (a.g.e., s. 125-127).
XVI. yüzyıldan itibaren divanların içinde mi'râciyyelerin artmaya başladığı, XVII ve XVIII. yüzyıllarda ise hemen her şairin divanında bir veya birkaç mi'râciyyenin yer aldığı görülmektedir. Bunların en eski örneği Lâmiî Çelebi'ye (ö. 938/1532) aittir. Ganîzâde Mehmed Nâdirî ise türün meşhur mi'râciyyesinin şairidir. Onun divanındaki, "Teâlellah zihî şâm-ı sürûr-encâm-ı gam-fersâ / Ki oldu mazhar-ı esrâr-ı sübhânellezî esrâ" beytiyle başlayan kasidesine Azmîzâde Mustafa Hâletî ve Halîmî Çelebi gibi şairler nazîre yazmıştır. Nev'îzâde Atâî, Nâilî-i Kadîm, Neşâtî, Sâbit, Nazîm, Sâlim Mehmed Emin Efendi, Ali Nutkî Dede, İzzet Molla, Lebîb ve Âdile Sultan bu konuda manzumeleri olan şairlerden bazılarıdır.
 

 
Ayhan Haksal / diğer yazıları
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.