“Türkiye İttifakı”nda Süleyman Soylu’ya yer yok

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği "Türkiye İttifakı" açıklamasının ardından, Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde saldırıya uğraması oldukça düşündürücü.
 

Şimdiye kadar Erdoğan'dan 'birlik beraberlik', 'toplumun tüm kesimleriyle musafahalaşma' gibi sözler duymamıştık. Kutuplaştırma ve ötekileştirme tarzını benimseyen Erdoğan son seçimlerde gördü ki, bu politika artık kendisine ve partisine zarar vermeye başladı.

Bu hakaret dilini AKP içerisinde en azgın bir şekilde yürüten kişi Süleyman Soylu'dur. Hatta Süleyman Soylu söylemlerinde Erdoğan'dan da öne geçerek ona bile zarar verdi. İstanbul ve Ankara'nın niçin kaybedildiğini düşünen AKP'liler birinci sıraya Süleyman Soylu'nun nefret söylemlerini koymak zorundadır. 

Eğer Sayın Erdoğan bundan sonra kutuplaştırma politikasını bırakıp samimi bir şekilde "Türkiye İttifakı" yolunda adımlar atacaksa, bu yeni anlayışın içinde Süleyman Soylu'ya yer yoktur. Nasıl olsun ki, "Valilere talimat verdim bundan sonra şehit cenazelerine CHP'lileri almayın" diyen bir Bakan "Türkiye İttifakı"nda nasıl yer alabilir? 

Eğer Süleyman Soylu, HDP'yle ittifak yapıldığını iddia ediyorsa ve HDP'yi terörist olmakla suçluyorsa o zaman HDP'nin seçimlere girmesini engellemelidir. Kanunlar, HDP'nin faaliyetlerinin sakıncalı olduğuna hükmediyorsa o zaman nasıl oluyor da bu parti seçim pusulalarında yer alabiliyor. Eğer kanunlarda HDP'nin seçimlere girmesinde bir engel yoksa o zaman Süleyman Soylu'nun yaptığı, 'toplumun bir kesimini kin ve düşmanlığa tahrik etmek' olmuş olmuyor mu?

Aynı Süleyman Soylu, 7 Ocak 2019 Pazartesi günü BTP Lideri Pof. Dr. Haydar Baş'a yapılan saldırının da mümessilidir. Damadını Edremit 19. Piyade Subay Tugayı'na askerlik vazifesi için teslim ederek Bursa'ya hareket eden Genel Başkan ve ekibi, seyahat halinde iken, Susurluk Trafik Şube'nin önüne gelindiğinde yalnızca Sayın Baş'ın içinde bulunduğu araç durdurulmuş ve görevli polis memuru, "Terör ihbarı var; aracı Emniyet binasına almak zorundayız" demiştir.

Daha sonra ekipte bulunan avukatların durumu sorması üzerine aracı durduran memur, "sadece bu plakayla ilgili terör ihbarı aldık" şeklinde açıklamada bulunmuştur. Hatta bizzat Sayın Baş'ı göstererek, "terörist budur" deme iftirasından çekinmemiştir. 

Biri bayan 3 sivil memurun ve bir trafik polisinin dışında diğer memurlar, "Arabada Hocam var, Haydar Baş var" diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler hatta özür dilediler. 

Bu konu TBMM'de soru önergesi olarak da Süleyman Soylu'ya soruldu. İçişleri Bakanı Soylu'nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi veren Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Bakanlığınızca konuyla ilgili herhangi bir inceleme yapılmış mıdır? Bu incelemelerle ilgili sonuç nedir?" sorularına yanıt istedi. TBMM'nin İç Tüzüğü'nün 99. maddesine göre yazılı soru önergelerinin ilgili makam tarafından 15 gün içinde yanıtlanması gerektiği halde Süleyman Soylu, BTP Genel Başkanı'na yapılan bu saldırıya cevap vermekten kaçmıştır. 

BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş Türkiye'de birlik ve beraberliğin sembolü olmuş bir isimdir. "Doğu ve Güneydoğu'da akan kan dursun, evlatlarımız dağa çıkmasın" diye Vatandaşlık Maaşı'nı geliştirmiştir. "Tevhid'in Merkez Ehl-i Beyt" diyerek Alevi-Sünni ayrımcılığını ortadan kaldırmıştır. Cumhuriyetimizin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü milli değerimiz olarak sahiplenen ve topluma sevdiren kişidir. Dolayısıyla Türkiye'de siyaset artık bu yönde şekillenmektedir. Kutuplaştırıcı politikalar bazı "marjinaller" dışında toplumda kabul görmemektedir. Bunu gören Sayın Erdoğan da artık "Türkiye İttifakı"ndan söz etmeye başlamıştır. Sayın Haydar Baş yine haklı çıkmıştır. Haklı çıkmakla kalmamış Türk siyasetine de yön vermiştir. 

Anlaşılıyor ki Sayın Erdoğan "Türkiye İttifakı" ile yeni bir sayfa açmaya çalışıyor. Zaman, bu konuda ne kadar samimi olduklarını gösterecektir. Ancak, toplum nezdinde büyük bir tepki toplayan Süleyman Soylu ile bu yeni döneme başlamak mümkün görülmüyor.