Türkiye yalpalıyor
Hükümetin akıldanesi Dünya Bankası da, Türkiye'nin ekonomik riskinin yüksek olduğunu ilan etti!
19.01.2012 00:00:00
YENİ MESAJ - ANALİZ
Hükümete ‘yalın' destek veren Sabah gazetesi, Salı günü çok dikkat çeken bir manşete imza atmıştı. “Bu rakamlar AB'yi çatlatır” manşetiyle verilen haberde, Türkiye'de ‘işsizlik oranı'nın yüzde 9.1 (AB'de 9.8); Türkiye'nin bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) oranının yüzde 1.4 (AB'de yüzde 6.6); Türkiye'nin güven endeksi 92 (İspanya'da 70.7; İngiltere'de 53) olarak aktarılıyor, “Türk ekonomisi kış ortasında baharı yaşıyor” yorumunda bulunuluyordu.
Ancak işsizlik dışında Türk halkını çok da alakadar etmeyen bu rakamların peşisıra sıralanmasından iki gün sonra hükümetin 29 Kasım 2002 yılından bu yana IMF ile birlikte akıldaneliğini yapan Dünya Bankası, çok acı gerçekleri hazırladığı raporla hem de dünya kamuoyu ile paylaştı.
Dünya Bankası ‘Küresel Ekonomik Beklentiler' Ocak ayı raporunda, Türkiye için önemli saptamalar yer alıyor. Dünya Bankası raporunda Türkiye'nin cari açığıyla ilgili sorunlarına yer verilirken, şu uyarılarda bulunuluyor: “Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Türkiye'nin 2011'deki cari işlemler açığının, 2011'deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80'ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.”
İthalatı azaltmak zorunda
Dünya Bankası, dış finansman koşullarının kötüleşmesi durumunda kısa vadeli borç ve bono finansmanının görece hızlı bir şekilde kesilebileceğini, potansiyel olarak ülkeleri iki yakalarını biraraya getirmek için rezervlerinde kesintiye gitmeye ya da ithalatı azaltmaya zorlayabileceğini belirterek, “Bu temelde Türkiye, 2011'de doğrudan yabancı yatırım akışının altı katı büyüklüğündeki cari işlemler açığı tahminiyle en kırılgan gelişmekte olan ülkeler arasında bulunuyor” uyarısında bulunuyor.
Rapordaki Türkiye
Raporun çeşitli bölümlerinde, Türkiye ile ilgili yer alan saptamalardan bir bölümü şöyle:
* Büyük gelişmekte olan ülkeler arasında aylar içinde sanayi üretimi Brezilya'da, Hindistan'da düştü, Rusya ve Türkiye'de ise zayıf kaldı ya da düştü. Düşüş enflasyonu kontrol altına alma taahhüdüyle getirilen sıkı politikaları yansıttı.
* Kasım verilerine göre, Hindistan ve Türkiye'deki kötüleşme dibe vurmuş olabilir.
* Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Aslında, Türkiye'nin 2011'deki cari işlemler açığının, 2011'deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80'ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.
* Canlı iç talep aynı zamanda, Türkiye'de, ilk çeyrekteki düzeyinden aşağı inmesine karşın yüksek kalan büyümeyi destekledi.
* Endüstriyel etkinlik ülkeler arasında farklılık gösterdi. Romanya, Ukrayna ve Türkiye'de ilk aylarda, hem küresel yavaşlama hem de iç harcamalardaki hızlı düşüşün sonucu hızla daralan endüstriyel üretim artışı, Ekim'de güçlü şekilde geri kazanıldı.
* Ağustos ve Eylül'de Türkiye'ye portföy yatırımları akışı 4.7 milyar dolar net çıkış olarak kayda geçti. Yani Türkiye'den para çıkışı var.
* Türk lirasının değeri Haziran ve Ocak 2012'nin ilk günleri arasında yüzde 15 düştü. Bu durum, yetkilileri para birimini savunmak için 10 milyar dolar rezerv kullanmaya yöneltti.
Hükümete ‘yalın' destek veren Sabah gazetesi, Salı günü çok dikkat çeken bir manşete imza atmıştı. “Bu rakamlar AB'yi çatlatır” manşetiyle verilen haberde, Türkiye'de ‘işsizlik oranı'nın yüzde 9.1 (AB'de 9.8); Türkiye'nin bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) oranının yüzde 1.4 (AB'de yüzde 6.6); Türkiye'nin güven endeksi 92 (İspanya'da 70.7; İngiltere'de 53) olarak aktarılıyor, “Türk ekonomisi kış ortasında baharı yaşıyor” yorumunda bulunuluyordu.
Ancak işsizlik dışında Türk halkını çok da alakadar etmeyen bu rakamların peşisıra sıralanmasından iki gün sonra hükümetin 29 Kasım 2002 yılından bu yana IMF ile birlikte akıldaneliğini yapan Dünya Bankası, çok acı gerçekleri hazırladığı raporla hem de dünya kamuoyu ile paylaştı.
Dünya Bankası ‘Küresel Ekonomik Beklentiler' Ocak ayı raporunda, Türkiye için önemli saptamalar yer alıyor. Dünya Bankası raporunda Türkiye'nin cari açığıyla ilgili sorunlarına yer verilirken, şu uyarılarda bulunuluyor: “Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Türkiye'nin 2011'deki cari işlemler açığının, 2011'deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80'ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.”
İthalatı azaltmak zorunda
Dünya Bankası, dış finansman koşullarının kötüleşmesi durumunda kısa vadeli borç ve bono finansmanının görece hızlı bir şekilde kesilebileceğini, potansiyel olarak ülkeleri iki yakalarını biraraya getirmek için rezervlerinde kesintiye gitmeye ya da ithalatı azaltmaya zorlayabileceğini belirterek, “Bu temelde Türkiye, 2011'de doğrudan yabancı yatırım akışının altı katı büyüklüğündeki cari işlemler açığı tahminiyle en kırılgan gelişmekte olan ülkeler arasında bulunuyor” uyarısında bulunuyor.
Rapordaki Türkiye
Raporun çeşitli bölümlerinde, Türkiye ile ilgili yer alan saptamalardan bir bölümü şöyle:
* Büyük gelişmekte olan ülkeler arasında aylar içinde sanayi üretimi Brezilya'da, Hindistan'da düştü, Rusya ve Türkiye'de ise zayıf kaldı ya da düştü. Düşüş enflasyonu kontrol altına alma taahhüdüyle getirilen sıkı politikaları yansıttı.
* Kasım verilerine göre, Hindistan ve Türkiye'deki kötüleşme dibe vurmuş olabilir.
* Riskler, büyük cari işlemler açığı toplamı, yüksek kısa vadeli borç rasyoları ve (son aylarda düşen ve şu anda 4 aydan az ithalatı karşılayacak durumda) düşük rezervi bulunan Türkiye gibi ülkeler için özellikle şiddetli. Aslında, Türkiye'nin 2011'deki cari işlemler açığının, 2011'deki net doğrudan yabancı yatırım akışından altı kat daha büyük olduğu, kısa vadeli borçlarının, rezervlerinin yüzde 80'ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.
* Canlı iç talep aynı zamanda, Türkiye'de, ilk çeyrekteki düzeyinden aşağı inmesine karşın yüksek kalan büyümeyi destekledi.
* Endüstriyel etkinlik ülkeler arasında farklılık gösterdi. Romanya, Ukrayna ve Türkiye'de ilk aylarda, hem küresel yavaşlama hem de iç harcamalardaki hızlı düşüşün sonucu hızla daralan endüstriyel üretim artışı, Ekim'de güçlü şekilde geri kazanıldı.
* Ağustos ve Eylül'de Türkiye'ye portföy yatırımları akışı 4.7 milyar dolar net çıkış olarak kayda geçti. Yani Türkiye'den para çıkışı var.
* Türk lirasının değeri Haziran ve Ocak 2012'nin ilk günleri arasında yüzde 15 düştü. Bu durum, yetkilileri para birimini savunmak için 10 milyar dolar rezerv kullanmaya yöneltti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.