30 teröristin "sembolik" silah bırakmasının ardından başlayan komisyon toplantılarının dinleme aşamasında sona gelindi.
Şimdi "PKK silah bıraktı, kendini feshetti" varsayımından yola çıkarak hukuki düzenlemelerin yapılacağı ikinci aşamaya geçiliyor.
Halbuki ne kendini fesheden bir PKK var ne de silah bırakan...
Kendini fesheden PKK ise, 4 ay sonra "Türkiye'den bütün güçlerini çektiğini açıklayan" kim?
PKK'nın sembolik törenlerine ve uyduruk söylemlerine karşılık terörsüz Türkiye kapsamında hukuki düzenlemeler, garantiler isteniyor.
Hayallere karşılık, gerçek tavizler...
16'ncı komisyon toplantısında komisyonun başkanlığını yapan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun çalışmalarında belli bir noktaya geldiğini ve yavaş yavaş nihai rapor hazırlama safhasına doğru ilerlendiğini belirtti.
Bu son toplantıda da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç dinlenildi ama basına kapalı olarak.
Komisyonun ilk toplantısında oylanan kararda ifade edildiği gibi, bu basına kapalı toplantıların içeriğini ancak 10 yıl sonra öğreneceğiz. Tabi, açıklanırsa...
İmralı ile dolaylı müzakereleri yürüten DEM Parti'nin komisyonda temsilcileri olduğunu dikkate aldığımızda teröristbaşı Öcalan, Kandil bu toplantılarda konuşulanları öğrenecek ama Meclis'in gerçek sahibi Türk milleti, Meclis çatısı altında yapılan bu konuşmaları öğrenemeyecek!
Hukuki düzenlemeler, elbette PKK'lı teröristler ve en başta da Öcalan için isteniyor.
Deniyor ki, silahlı eylemlere katılmamış ya da hastalığı bulunan tetöristler serbest bırakılsın, Öcalan'a da umut hakkı olsun.
PKK'lı teröristlerin hangilerinin terör eylemlerine karıştığını net olarak tespit etmek mümkün değil.
Hatta hiç silahlı saldırıya katılmamış olsa bile, bu teröristler, her türlü terör eğitimi almış, terörün ideolojik hedefleriyle yoğrulmuş kişiler.
Dikkat ederseniz, Öcalan'ın, Kandil'deki PKK elebaşılarının sürekli vurguladıkları, demokratik konfederalizm. Yani öz savunma ve öz yönetim. Diğer ifadeyle federasyonla üniter yapıdan ayrışma talep ediliyor.
50 bin insanımızı katleden bir terör örgütü elebaşıları olarak hiçbir pişmanlık emaresi yok.
Hatta silahlı eylemlerle ciddi kazanımlar elde ettiklerini, bu noktada hedeflerine ulaştıklarını, bundan sonra demokratik siyasetle hedeflerinin daha da ötesine ulaşmak istediklerini belirttiler.
Daha net ifadesiyle güneydoğumuzda, aynen Irak ve Suriye'de olduğu gibi federatif bir yapıyı Türkiye'de de kurmak istiyorlar.
Hedeflerine ulaştılar diyelim, önce fiili, sonra da resmi olarak bölünmüş olacağız. Peki, ulaşamazlarsa ne olur? İşte o zaman bırakıyormuş gibi yapıp bırakmadıkları o silahları tekrar alarak kaldıkları yerden terör eylemlerine devam ederler.
Irak'ta ve Suriye'de yaşananlardan ders çıkarmalıyız.
Irak'ta, kendi hükümeti parlamentosu ve de ordusu olan bir yapı oluştu. Birçok konuda da Irak merkezi hükümeti ile kavga halindeler.
Suriye'de ise, 10 Mart'ta Şara yönetimiyle mutabakat imzalamalarına rağmen asla uymadılar. Hatta öyle ki Halep'te ve birçok yerde Suriye ordusuyla çatışma halindeler.
Son olarak, PKK'nın Suriye Kolu SDG, Suriye devletine entegre olma hedefi kapsamında, Suriye ordusunda görev yapması planlanan sözde komutanlarının listesini Uluslararası Koalisyon'a iletti. Dikkat edin, entegrasyon adı altında teröristler Suriye ordusuna katılıyorlar, hem de bazıları komuta kademesinde!
Suriye basını North Press'e konuşan kaynaklar, listede 70 ismin yer aldığını aktardı.
Suriye ordusuna katılacak üç askerî tümenin komutası terör örgütünün işgal ettiği Cezire bölgesindeki Haseke vilayeti, Fırat bölgesindeki Rakka vilayeti ve Deyrizor'da görev alması planlanıyor.
Bu nasıl entegrasyonsa... Suriye ordusuna sözde katılacaklar ama kendi kontrol ettikleri bölgelerde. Buraların özellikle petrol bölgeleri olması da dikkat çekici.
Öcalan'ın 4 parçalı Kürdistan projesinin 2 parçası tamam, şimdi sıra Türkiye'de. Irak'ta işgalle, Suriye'de terör vekaletiyle ulaştıkları bu hedefe, demokratik süreçle gelmek istiyorlar.
- Et tüketiminde Zimbabve'nin bile gerisindeyiz! / 31.10.2025
- Gebze'de yıkılan binanın bize anlattıkları / 30.10.2025
- PKK, Türkiye’de ‘demokratik entegrasyon’ hedefinde / 29.10.2025
- Birinci vazifemiz, Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza etmektir / 28.10.2025
- Bahçeli’nin Kıbrıs duruşu: 2000 ve 2025 / 25.10.2025
- ABD-İsrail ikilisinin şekillendirdiği Suriye, Türkiye'nin menfaatine değil / 23.10.2025
- Enflasyonda itibarımız yerlerde / 22.10.2025
- 22 Ekim'in 1'nci yılında endişe verici tablo! / 21.10.2025
- İsrail'in hedefinde Kıbrıs var! / 18.10.2025


















































































