Dünyanın başına dert olan ve giderek yoğunlaşan anarşi ve terörü Türkiye açısından masaya yatırdığımızda;
Genel olarak:
Türkiye geçmişte olduğu gibi, günümüzde de; üzerinde ve yakın çevresinde dünya güç dengesini etkileyecek biçimde, sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan, hassas bir coğrafi konuma sahiptir. Bu konumu ile ülkemiz, Avrupa-Asya-Afrika kıtalarının düğüm noktası olarak nitelendirilen Akdeniz ve Ortadoğu'nun, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney asli mihverleri üzerinde bir köprü durumundadır. Bu konumu nedeniyle farklı özelliklere sahip Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinin fiziki, sosyal-kültürel ve ekonomik mihverleri Türkiye üzerinde çakışmaktadır. Yani, dünya güç merkezlerinin her türlü çatışmalarında kullanacakları mihverler ülkemizden geçmektedir.
Bütün bu özellikleri O'na; dünya güç merkezleri için mutlak kontrol ve elde bulundurulması gerekli bir hedef olma niteliği kazandırmaktadır.
Bölgesel olarak:
Akdeniz'in egemenlik kapılarından biri olan Marmara Denizi ve Boğazlar Bölgesini elinde bulundurması, Ortadoğu, Basra Körfezi ve Ege dahil Doğu Akdeniz'i denetleyecek bir coğrafi konuma sahip bulunması, bölgedeki tüm ülkelerin güvenlik ve her türlü ulaşım faaliyetlerini çok yakından ilgilendirmektedir.
İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı, Karadeniz'i Akdeniz'e ve diğer sıcak denizlere bağlayan yaklaşık 160 deniz mili uzunluğunda bir su yoludur.
Dünya ticareti ve ulaşımında özel bir yeri olan Türk Boğazları, gerek Batı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin, Rusya, Bulgaristan ve Romanya ile ve tüm dünya ülkeleriyle sosyo-ekonomik, ticari ve bazı koşullarda askeri ilişkilerinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak ülkemiz, jeopolitik ve jeostratejik değeri nedeniyle sürekli bir tehdide maruz bulunmaktadır. Bu sürekli tehdidi oluşturan güçler, hedeflerine ulaşmak için bazı yolları denerler.
Bunlar; sinsice ve iki yüzlü dostluktan, siyasi ve ekonomik baskıya, bu baskıdan anarşi-terör ve savaşa kadar uzanan bir uygulama zinciri halinde kendini gösterir.
Yaşamakta olduğumuz karabasan da budur.
Genel olarak:
Türkiye geçmişte olduğu gibi, günümüzde de; üzerinde ve yakın çevresinde dünya güç dengesini etkileyecek biçimde, sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan, hassas bir coğrafi konuma sahiptir. Bu konumu ile ülkemiz, Avrupa-Asya-Afrika kıtalarının düğüm noktası olarak nitelendirilen Akdeniz ve Ortadoğu'nun, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney asli mihverleri üzerinde bir köprü durumundadır. Bu konumu nedeniyle farklı özelliklere sahip Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinin fiziki, sosyal-kültürel ve ekonomik mihverleri Türkiye üzerinde çakışmaktadır. Yani, dünya güç merkezlerinin her türlü çatışmalarında kullanacakları mihverler ülkemizden geçmektedir.
Bütün bu özellikleri O'na; dünya güç merkezleri için mutlak kontrol ve elde bulundurulması gerekli bir hedef olma niteliği kazandırmaktadır.
Bölgesel olarak:
Akdeniz'in egemenlik kapılarından biri olan Marmara Denizi ve Boğazlar Bölgesini elinde bulundurması, Ortadoğu, Basra Körfezi ve Ege dahil Doğu Akdeniz'i denetleyecek bir coğrafi konuma sahip bulunması, bölgedeki tüm ülkelerin güvenlik ve her türlü ulaşım faaliyetlerini çok yakından ilgilendirmektedir.
İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı, Karadeniz'i Akdeniz'e ve diğer sıcak denizlere bağlayan yaklaşık 160 deniz mili uzunluğunda bir su yoludur.
Dünya ticareti ve ulaşımında özel bir yeri olan Türk Boğazları, gerek Batı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin, Rusya, Bulgaristan ve Romanya ile ve tüm dünya ülkeleriyle sosyo-ekonomik, ticari ve bazı koşullarda askeri ilişkilerinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak ülkemiz, jeopolitik ve jeostratejik değeri nedeniyle sürekli bir tehdide maruz bulunmaktadır. Bu sürekli tehdidi oluşturan güçler, hedeflerine ulaşmak için bazı yolları denerler.
Bunlar; sinsice ve iki yüzlü dostluktan, siyasi ve ekonomik baskıya, bu baskıdan anarşi-terör ve savaşa kadar uzanan bir uygulama zinciri halinde kendini gösterir.
Yaşamakta olduğumuz karabasan da budur.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023