Pandemi süreci hayatımızda çok değişiklikler yaptı. Yaşamın günlük yoğunluğunun durduğu bu süreçte kafamızı kaldırıp etrafımızda olan bitene kulak verme imkânı bulduk. Evimizde olan eşyalardan tutun da mutfağımızda tükettiğimiz her şeyin bir üreticisi olduğunu ve hatta bir kaynaktan geldiğini fark ettik.
Hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamasından dolayı Cuma günlerinin son saatlerinde marketler dolup taşıyor. İnsanların çoğu kısıtlamalarda köylere yerleşiyor. Hafta içleri şehirlerdeki evlerine geliyor. Köylerde çorak olmuş yerler yeşermeye, evi barkı sönmüş kaybolmuş insanlar evlerine restore etmeye başladı. Herkes evinin önüne bir şeyler ekip biçmenin hesabını yapılmaya başlandı. Tarlalar sürülmeye, dikenlik araziler düzeltilip en azından kendi ihtiyaçlarını karşılayacak sebze üretme gayretine geçildi.
İnsanlardan uzak yerlerde kulübe evler, konteyner evler ve hatta karavan evler satın alarak insanlardan uzaklaşmaya ve aileleriyle baş başa kalabilecekleri ortamlar hazırlamaya başladılar.
Eskiden var olup da unutulan ambar kültürü, köy fırınları, tandır, ateş ekmekleri, değirmen hatıraları konuşulmaya ve yeniden canlanmaya başladı.
Bütün bunların sebebi aslında bizleriz. Rızık Çarkı'nın kaynağının Cenab-ı Hak tarafından toprağa verildiğini unuttuk.
Etrafımıza baktığımızda bütün maddelerin kaynağı topraktır. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız her şeyin kaynağı toprak. Yani toprağa biz iyi bakamadık ki o da bize iyi baksın. Bizim 40 yaş kuşağı toprakta yetişti. Köyü bilir, patatesi bilir, soğanı bilir, mısırı bilir vs. her tarım ürününün bilir ve nasıl yetişeceği hakkında bilgisi vardır. Ama şu an ki Z kuşağı diye adlandırılan kuşağın bildiği tek şey teknoloji. Bunu yadırgamıyorum. Ama bildiği tek şey olmasını yadırgıyorum. Teknolojinin de kaynağı topraktır.
Türkiye'de tarım ürünleri aşırı pahalılaştı. Klasik şikayetlerde bulunmak istemiyorum. Ama bir gerçek de var. Çiftçi üretemiyor, tüketici tüketemiyor. Yani olağanüstü bir durum var. Bu durumların sebeplerine değinip gereksiz eleştirilere girmenin bir manası yok. Ama bu olağanüstü durumlarla baş etmeye köylünün, çiftçinin gücü yetmez. Devreye devlet girmelidir. Sinerjiyi enerjiye dönüştürmelidir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet).
Geçen yıl pandemi sürecinin ilk sokağa çıkma kısıtlamalarında köylerde, bağında, bahçesinde çalışan insanlara müdahale edildi. Halbuki bağı bahçesi olup, bağını bahçesini boş bırakan insanlara müdahale edilmesi gerekiyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, her şeyin kaynağı toprak olduğuna göre toprakla ilgilenen insanlara ayrı bir gözle bakılmalı, onlara hürmet edilmeli, saygı gösterilmeli ve hatta destek verilmeli.
Peki nasıl destekler verilmeli:
- İlk önce bir tarım seferberliği başlatılmalı.
- Bağı bahçesi olan herkese bağını bahçesini faaliyet geçirip orada ürettiği ürünleri alma garantisi verilmeli.
- Verilen destekler çiftçinin maddi imkanı araştırılarak verilmeli. Yani, maddi imkanı olmayıp ta üretmek isteyen çiftçiye nakit yardımı yapılarak üretme tesisini kurması sağlanmalı.
- Maddi imkanı yerinde olan yatırımcılara da şu an yapıldığı gibi projesi karşılığında destek verilmeli.
- Arazi imkanı olmayıp da üretmek isteyen vatandaşlara hazine arazilerinden arazi tahsis edilmeli.
- Tohum desteği verilmeli.
- Nakit avans verilmeli.
- Ürünü alım garantisi verilmeli.
- Çiftçiye sürekli, meyve, sebze, fidan, hayvancılık konularında seminerler verilmeli. (Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet).
- Okullarda Tarım Dersi okutulmalı.
- Her okulun bahçesinin bir model tarım bahçesi olmalı.
- Organik Tohum Bankası Kurulmalı.
- Şu an halihazırda bulunan yaşlı çiftçilerimizle tarım röportajları yapılarak gelecek nesillere aktarılması için kitap haline getirilmeli.
- Çiftçinin ürettiği ürünleri pazarlamak için geldiği şehirlerdeki pazar yerleri en güzel şekilde düzenlenmeli. Çoğunluğu kadın olan çiftçilerimizin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak fiziksel donanımlar devreye konulmalı.
- Okullarımızdaki öğrencilerimiz sık sık ekim biçim zamanlarında çiftçilerin yanlarına götürülme şeklinde etkinlikler yapılmalı.
Yani olmazsa olmaz tarımımız ayağa kaldırılmalı ki insanımızın, devletimizin bekası daim olsun.
Prof. Dr. Haydar Baş: "Bir asker silahsız savaşabilir ama aç savaşamaz."
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022
- Gündüz varlıkla arkadaş, gece yokluğa kardeş… / 13.06.2022
- Akıl baştan gitse de… / 29.05.2022
- Eşyanın dili = Gönül dili / 16.04.2022