Türkiye'nin çivisi...

Damdan düşen bilir, der Nasrettin Hoca. Şehit analarına sorun Apo'nun durumunu? Veya Sabancı ailesine sorun Fehriye'nin konumunu.Güya "stratejik ortağımız" ABD ve üyelik hayaliyle kara sevdasına tutulduğumuz AB'nin, Apo ve Fehriye'yi taşıdıkları "çağdaş konum"a bakın.Apo kim, Fehriye kim?Verdikleri beyanatlar ve uluslar arası konumları, "şu kadar masumun katili" olduklarını akla dahi getirmiyor? Nerede!..Ateş düştüğü yeri yakıyor. Yanlış mı?Ateş, artık sadece düştüğü yeri değil, aynı zamanda devleti de yakıyor.Ölüm makinesi gibi çalışan caniler için yaşasın hürriyet, yaşasın demokratik açılımlar, yaşasın insan hakları; öyle mi? İşte dünyanın çivisinin çıktığı nokta...İşte Türkiye'nin çivisinin söküldüğü nokta...İşte devlet çivisinin çıktığı yer...İşte devlet iradesinin yok edildiği, devlete etek giydirildiği düzlem!ABD ve AB, yani Haçlı, ülkemizin idaresinde bugüne kadar koltuk işgal eden basiretsiz politikalar yüzünden Türkiye'yi parmağına sardı.5 bin yıllık asaletli tarihin, 15 asırlık İslam medeniyetinin ve 80 küsûr yıllık Cumhuriyet mirasının sahibi devlete adeta etek giydirdiler... Apo'nun eliyle, Fehriye'nin eliyle?R. T. Erdoğan, 20-25 yıldan beri Apo'nun gevelediği etnik ve demokratik söylemleri nakarat edinmiş vaziyette; Apo ise Başbakan'a tam destek veriyorum havasında? Fehriye'nin Belçika macerası ise bir başka âlem? Hani Belçika'nın incir çekirdeği kadar cirmi de olsa, o kadar da gam yemeyeceğim.Haçlı'nın bu "açık hesap"ını sezemeyen, bu oyununu bozamayan, bu zokayı yutarak millet nezdinde "devlet iradesini adeta sıfırlayan" basiretsiz politikacılar, devleti parçalamaktan ve milleti dağıtmaktan başka bir işe çanak tutamazlar.Türkiye'nin kısa hikâyesi bu.AB'nin aklıyla idamı kaldırdık. ABD ve AB'nin talimatıyla 30 bin kişinin katili diye hüküm giyen caniyi ipten indirdik. Ne oldu?Milletin köküne kibrit suyu oldu. Devletin üniter yapısına etnik çomak oldu.Teröristler ve ölüm makinesi caniler hakkında bize "af ve hoşgörü" aklı verenler, kendi ülkelerinde kimseyi affediyorlar mı?Asla.Bırakın, kendi ülkelerinde affetmeyi; milyonlarca kilometre öteden kendilerini tehdit ediyor gerekçeleriyle dünyayı kana bulamıyorlar mı? Muhtemel tehdit türünden yalan gerekçelerle, bölgemizdeki yüzbinlerce masumu, sehpasız vaziyette idam etmiyorlar mı? Irak, toplu idam sahası değil mi?Geçen hafta ABD'nin California'daki San Quentin Cezaevi'nde ne oldu biliyor musunuz?Nobel edebiyat ödülü adayı Stanley Tookie Williams, 4 kişiyi öldürmek suçundan idam edildi? Yağdan kıl çeker gibi işi bitirdiler.Williams'ın idam cezası ve bu cezanın yürürlükten kaldırılması konusunda ülke çapında tartışmalara yol açmıştı. Terminatör diye tanıdığınız California valisi Arnold Schwarzenegger, Williams'ın af dilekçesini kabul etmemiş, yüksek mahkemelere yapılan temyiz davaları reddedilmişti.Öyle dağdan inmiş kıytırıktan bir adam da değil idam edilen Williams; Nobel edebiyat ödülü adayı? Gözünün yaşına bakmadılar.30 bin insanın katili diye hakkında kalem kırılan ve fakat şimdi demokratik ve etnik nutuklar sallayan Apo'yu vurun bakayım bu hesaba... Kaç idam çıkacak?Efendim, vurdurmuyorlar. Vurdurmuyorlar demek, devlete etek giydirmek demektir. Etek giydirilmiş devletin, başına çuval da geçirirler, Kürdistan da?O halde onurlu bir Türkiye için atılması gereken ilk adım, "Sosyal devlet" olmanın yanı sıra "irade ve dirayet"in timsali olması gereken "asaletli devlet"e AB veya ABD adına etek giydirmeyi vazife edinmiş politikacılardan kurtulmaktır. Gerisi, parçalanma ve yok olma hikâyesidir.Önümüzdeki günlerde Milletimizin önünde iki seçenek var; ya gerçekten Bağımsız Türkiye, ya da yok oluş?"Bu sefer Bağımsız Türkiye!" demek işte bu derece hayati ve ciddi.