İcmal dergisinin Ocak 2021 sayısında yayınlanan yazımız şöyle:
Sonsuz ve sınırsız olan hayat kaynağı ve solunum aracı havayı, hemcinsleriyle paylaşamayan insan…
Dörtte üçü sularla kaplı bir gezegende yaşadığı halde el koyduğu su kaynaklarını diğer insanlarla paylaşmaya yanaşmayan insan…
Gücü yetse kendi köyünden, kendi şehrinden akmakta olan akarsuları, ırmakları ve çayları barajlara hapsedip komşu köylerle ve şehirlerle paylaşmaktan kaçınan ve onların kullanımından kaçıran insan…
Devlet gücünü arkasına alan bazı şahısların ve şirketlerin, bölge halkının ve o vadide yaşayan tüm hayvanat ve nebatatın hakkı olan akarsuları kanallar ve borulara hapsetmeleri, yani HES'ler hatırlanmalı bu noktada.
Bin bir çeşit bitki, meyve ve sebze yetiştiren, bakımı yapıldığı zaman hiçbir şeyi eksik bırakmayan tükenmez hazine toprak için hemcinsleriyle sürekli kavgaya tutuşan insan…
"Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik." (Enbiya: 11).
"Haksızlık yapmalarından sonra helak ettiğimiz kasabalardan, altı üstüne gelmiş, su kuyularının suları kurumuş ve sarayları yerle bir olmuş, niceleri var." (Hac: 45).
Dünyaya ve dünyalıklara olan düşkünlüğünden, hırsından ve ihtirasından ötürü elinden gelse gökteki yağmur bulutlarına hortum bağlayıp sırf kendi tarlasına, çayırına, kendi arazisine yönlendirmeyi hayal eden insan…
"De ki: "Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz. Zaten insanlar pek cimridir." (İsra: 100).
"Yoksa onların hükümranlıktan bir payı mı var? O zaman insanlara bir çekirdek parçası bile vermezler." (Nisa: 53).
Harcayarak tüketmek bir yana, sadece listesini yapmaya, sadece saymaya kalksa asla güç yetiremeyeceği sonsuz ve sınırsız kaynaklardan daha çok, daha çok elde etmek için başını taştan taşa, duvardan duvara vuran insan…
Sahip olduğu serveti ihtiyaç sahipleri ile, yoksul hemcinsleri ile paylaşmak yerine, onlar bu kaynaklara ulaşmasınalar diye setler çeken, duvarlar ören, tuzaklar kuran ve sırf bu işler için servetler harcayan insan…
"Gökleri ve yeri yaratan, yukardan indirdiği su ile rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri, nehirleri, belli yörüngelerinde yürüyen ay ve güneşi, geceyle gündüzü sizin buyruğunuza veren Allah'tır. Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetini sayacak olsanız bitiremezsiniz. Doğrusu insan pek zalim ve çok nankördür." (İbrahim: 32-34).
"Allah'ın verdiği nimetleri sayacak olsanız bitiremezsiniz; doğrusu Allah bağışlar, merhamet eder." (Nahl: 18).
Kendisi on kuruşluk menfaat elde edebilmek için başkalarını on binlerce liralık zarara sokmaktan sakınmayan ve çekinmeyen insan…
Sürekli mal toplama, kaynak biriktirme peşinde koşan, koşturan ve yığdığı servetin birçoğuna da dokunmaya bile vakit bulamadan dünyayı terk eden insan…
İnsan… Dedesiyle, babasıyla sayısız defa gittiği, suladığı, baktığı, budadığı bağına-bahçesine artık dedesiz ve babasız gittiği halde, sevdikleri gözünün önünden birer birer kayboldukları halde hala komşunun bağında-bahçesinde gözü olan insan…
Her sabah açtığı mağazasının, lokantasının, ekmek teknesinin duvarında yüz yıllık, iki yüz yıllık olduğunu yazan levhaları okuduğu halde, kendinden önceki kuşakların yerinde yeller estiğini bizzat gördüğü halde hala alırken bir parça, satarken bir parça insanların hakkını gasp etmenin peşinde olan insan…
"Medyen halkına da kardeşleri Şuayb'ı gönderdik, onlara şöyle dedi: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size bir belge geldi. Ölçü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyasını eksik vermeyin, düzelttikten sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin; inanıyorsanız bilin ki, bunlar sizin için hayırlıdır." (A'raf: 85).
Sahip olduğu yetkisini ve etkisini, sahip olduğu servetini insanların hayatlarını kolaylaştırmak için seferber etmek varken, bu yollarla bu fani dünyada gönüller yapmak, gönüllere girmek varken tam aksine bu güçlerini insanları ezmek, insanlara eziyet etmek ve insanları sömürmek için kullanan insan…
Sahip olduğu makamı, mevkii ve serveti hemcinslerine hava atmada ve caka satmada kullanan insan…
"Karun, ihtişam içinde milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, 'Karun'a verildiği gibi bizim de olsa; doğrusu o büyük bir varlık sahibidir' demişlerdi. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, 'Size yazıklar olsun; Allah'ın mükafatı, inanıp yararlı iş işleyenler için daha iyidir. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir' demişlerdi.
Sonunda, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek kimsesi de yoktu; kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi. Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler, 'Demek Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkarcılar başarıya eremezler' demeye başladılar." (Kasas: 79-82).
(devam edecek…)
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024