Bebeklerin katledilmesi ile başlayan, üç beş çapulcu diye hafife alınan, bir dönem gerekli askeri harekatın başarısına rağmen aynı başarıyı sivil iradenin gösterememesi sonucu ve 2002 sonrası Türkiye’nin yeni yapısıyla yeniden yapılanan PKK terör örgütü. 2002’de sıfır olan terörün “Diyarbakır neden BOP kapsamında bir yıldız olmasın” süreci ile hareketlenmeye başlaması, size haklarınızı vereceğiz, süreci ile birilerinin kendilerini hak sahibi sanmaları ile artışa geçen terör ve bu terör örgütü ile 2 yılı dolaylı 5 yıldır görüşen bir iktidar.
İmralı canisi,
Avukatları,
Oslo görüşmeleri,
Hakan fidan,
Habur rezaleti,
Mobil mahkeme,
Molotoflarla insan yaksalar da onlar çocuk mantığı,
Bir iki üç derken 24 şehit bir anda vermemiz,
Toplamda AKP iktidarında şehit sayısının dört haneli rakamlara çıkması,
Sokak ortasında askerimizin, polisimizin katledilmesi,
En son hava saldırısı sonucu 34 kişinin ölmesi ama bunlar vatandaş mıydı, terörist miydi? Soruları ve kaçakçı şıkkında birleşmeleri…
Mecliste ise; “ben görüşmedim devlet görüştü”, 24 askerin şahadetinin ardından “sonuna kadar açılım” diyen Beşir Atalay, “bize özerklik yetmez tam bağımsızlık” diyen PKK sözcüleri artı “Kürdistan’ı kuracağız, gerisine de ortak olacağız” diye haykıran ne idüğü belirsiz mahluklar, yükselen vatandaş tansiyonu ve başlatılan KCK operasyonları vs. vs. vs. Bakın başlık olarak bile terörü bitiremiyoruz. Niye? Çünkü teröre karşı duran bir siyasi irade yok. Bir plan, bir proje, bir çözüm yok ondan…
KCK’dan devam edelim. Nedir KCK? “Koma Ciwaken Kürdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) demokratik, toplumcu–konfederal bir sistemdir. Devlet olmayan örgütlenmiş, demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyon” demekmiş… Ayrıca (Savcılık iddianamesine göre) 17 Mayıs 2005’te PKK’nın, KCK adlı bir yapıya dönüştürülmesi, 2005 yıllarında Öcalan’ın, Murray Bookchin okumaları sonucu geliştirdiği, devlet üstü konfederal model fikrinden ortaya çıkıyor. KCK Yürütme Konseyi’nin başında Murat Karayılan var…
Anladığım kadarı ile Türk mahkemelerinin idamına karar verdiği bebek katili Apo, özel malikanesinde pardon hapishanesinde okuduğu sosyalist yazar Murray Bookchin’nin kitaplarından esinlenerek kurdurduğu bir örgüt KCK.
Not; Adam hapisten oluşum, örgüt artık her ne derseniz kurduruyor, işletiyor ama silahı elinde veya belinde. Emrinde 500, 600 bin kişilik kuvvet olan komutanlar suçlandıkları suçu işlemeden içeri atılıyorlar. Sizce de bir terslik yok mu?
Hükümet artan terör olayları ve vatandaşın olası tepkilerini önlemek için sonuna kadar açılımın yanına birde KCK operasyonlarını ekledi.
Bu operasyonlarda BDP’ye göre 2009 yılından bu yana yaklaşık 8 bin kişinin gözaltına alındığı, 3 bin 895 kişinin ise tutuklandığı. İç işleri bakanına göre ise; “2009 yılından itibaren bugüne kadar gerçekleşmiş bulunan tutukluluk sayısı 485’tir. Son dönemde yani 1 Eylül tarihinden itibaren başlamış olan uygulamalar sonucundaki tutukluluk sayısı ise 277’dir.”
Sonuç?
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, “Biz Türkiye’ye göbekten bağlı bir halk değiliz… Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde Kürt halkı da temel bir aktör olarak yerini alacaktır. Bunun önüne hiçbir sömürgeci saldırı geçemez. Gelecek kesinlikle bizimdir”
14 Ekim. 2010 tarihinde Banu Güven’in BDP Eş Başkanı S. Demirtaş’a sorduğu “KCK” sorusuna bakın ne cevap vermiş;
“…Biz demokratik özerklik derken, belli bir kimliğe ve coğrafyaya otonomi istemiyoruz. Toplumun demokratik örgütlenmesinden bahsediyoruz Siyaset daha dışta olacak, sivil alan öne çıkacak. Kent, mahalle ve köy meclisleri kurulacak; bunlar sivil meclisler. Orada yaşayan her kesimin, kendisini ifade edeceği sivil meclisler kurulacak ve bunların söz hakkı olacak. Bu mekanizma, resmi politikalar üzerinde basınç oluşturacak ve bu yapılar karar alıp hayata geçirebilecek. Bunun dışında da, bölge resmi meclisleri olur. Vali seçimle mi gelir yoksa... Bunların hepsi tartışılır. İşte bu meclisleri, devletin KCK dediği şeydir. Hiçbir silahlı eylem yok. “Niye meclisler oluşturdunuz, tüzük yaptınız’ deniyor.”
Ayrıca Demirtaş demokratik özerklik konusunda diyor ki; “Bu bir Kürt talebi değildir. Evet, çözüm getirir ama bu bir Türkiye projesidir”
Bu kadar bilgi, belge, açıklama vs. şeylerin yanında hiç çözüm gören oldu mu? Veya bu anlayışla çözüm gelir mi?
İmralı canisi,
Avukatları,
Oslo görüşmeleri,
Hakan fidan,
Habur rezaleti,
Mobil mahkeme,
Molotoflarla insan yaksalar da onlar çocuk mantığı,
Bir iki üç derken 24 şehit bir anda vermemiz,
Toplamda AKP iktidarında şehit sayısının dört haneli rakamlara çıkması,
Sokak ortasında askerimizin, polisimizin katledilmesi,
En son hava saldırısı sonucu 34 kişinin ölmesi ama bunlar vatandaş mıydı, terörist miydi? Soruları ve kaçakçı şıkkında birleşmeleri…
Mecliste ise; “ben görüşmedim devlet görüştü”, 24 askerin şahadetinin ardından “sonuna kadar açılım” diyen Beşir Atalay, “bize özerklik yetmez tam bağımsızlık” diyen PKK sözcüleri artı “Kürdistan’ı kuracağız, gerisine de ortak olacağız” diye haykıran ne idüğü belirsiz mahluklar, yükselen vatandaş tansiyonu ve başlatılan KCK operasyonları vs. vs. vs. Bakın başlık olarak bile terörü bitiremiyoruz. Niye? Çünkü teröre karşı duran bir siyasi irade yok. Bir plan, bir proje, bir çözüm yok ondan…
KCK’dan devam edelim. Nedir KCK? “Koma Ciwaken Kürdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) demokratik, toplumcu–konfederal bir sistemdir. Devlet olmayan örgütlenmiş, demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyon” demekmiş… Ayrıca (Savcılık iddianamesine göre) 17 Mayıs 2005’te PKK’nın, KCK adlı bir yapıya dönüştürülmesi, 2005 yıllarında Öcalan’ın, Murray Bookchin okumaları sonucu geliştirdiği, devlet üstü konfederal model fikrinden ortaya çıkıyor. KCK Yürütme Konseyi’nin başında Murat Karayılan var…
Anladığım kadarı ile Türk mahkemelerinin idamına karar verdiği bebek katili Apo, özel malikanesinde pardon hapishanesinde okuduğu sosyalist yazar Murray Bookchin’nin kitaplarından esinlenerek kurdurduğu bir örgüt KCK.
Not; Adam hapisten oluşum, örgüt artık her ne derseniz kurduruyor, işletiyor ama silahı elinde veya belinde. Emrinde 500, 600 bin kişilik kuvvet olan komutanlar suçlandıkları suçu işlemeden içeri atılıyorlar. Sizce de bir terslik yok mu?
Hükümet artan terör olayları ve vatandaşın olası tepkilerini önlemek için sonuna kadar açılımın yanına birde KCK operasyonlarını ekledi.
Bu operasyonlarda BDP’ye göre 2009 yılından bu yana yaklaşık 8 bin kişinin gözaltına alındığı, 3 bin 895 kişinin ise tutuklandığı. İç işleri bakanına göre ise; “2009 yılından itibaren bugüne kadar gerçekleşmiş bulunan tutukluluk sayısı 485’tir. Son dönemde yani 1 Eylül tarihinden itibaren başlamış olan uygulamalar sonucundaki tutukluluk sayısı ise 277’dir.”
Sonuç?
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, “Biz Türkiye’ye göbekten bağlı bir halk değiliz… Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde Kürt halkı da temel bir aktör olarak yerini alacaktır. Bunun önüne hiçbir sömürgeci saldırı geçemez. Gelecek kesinlikle bizimdir”
14 Ekim. 2010 tarihinde Banu Güven’in BDP Eş Başkanı S. Demirtaş’a sorduğu “KCK” sorusuna bakın ne cevap vermiş;
“…Biz demokratik özerklik derken, belli bir kimliğe ve coğrafyaya otonomi istemiyoruz. Toplumun demokratik örgütlenmesinden bahsediyoruz Siyaset daha dışta olacak, sivil alan öne çıkacak. Kent, mahalle ve köy meclisleri kurulacak; bunlar sivil meclisler. Orada yaşayan her kesimin, kendisini ifade edeceği sivil meclisler kurulacak ve bunların söz hakkı olacak. Bu mekanizma, resmi politikalar üzerinde basınç oluşturacak ve bu yapılar karar alıp hayata geçirebilecek. Bunun dışında da, bölge resmi meclisleri olur. Vali seçimle mi gelir yoksa... Bunların hepsi tartışılır. İşte bu meclisleri, devletin KCK dediği şeydir. Hiçbir silahlı eylem yok. “Niye meclisler oluşturdunuz, tüzük yaptınız’ deniyor.”
Ayrıca Demirtaş demokratik özerklik konusunda diyor ki; “Bu bir Kürt talebi değildir. Evet, çözüm getirir ama bu bir Türkiye projesidir”
Bu kadar bilgi, belge, açıklama vs. şeylerin yanında hiç çözüm gören oldu mu? Veya bu anlayışla çözüm gelir mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025