Soma faciası, inşallah, şu gerçeği de görmemize yardımcı olur: Türkiye'nin manzara-i umumisi, 3. dünya ülkesini andırıyor. Kendi elimizle, kendi kendimizi ve cennet vatanımızı ne hallere koyduk? Sanki 3. Sınıf sömürge ülkesiyiz.Yıllarca İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan'ın vaziyeti bile bizden dört gömlek önde? Hindistan'dan beter halimiz var. Türk toplumu Hint fakirlerini solladı geçti.Artık Hindistan'da bile maden ocaklarında 200-300 işçi can vermiyor.Bu sebeple besleme-yandaş medya, Soma maden faciasının toplumsal ve siyasal yaralarını rehabilite etmek için, 1900'lü yılların kaza örneklerini sunuyor, Şili gibi 3. Dünya ülkelerinde bir asır önce yaşanmış maden patlamalarını örnek gösteriyor.Soma faciası, son değil ki? Sonuç.Soma faciası; siyasal, ekonomik ve teknik keşmekeşliğin bize kestiği ağır fatura? Bunu görmeliyiz.İnsanın bizzat kendisinin, emeğinin ve alın terinin kıymetini takdir edemeyen, sömürge eyaleti gibi küresel güçlere teslim olan siyasî-iktisadî bir yapının ağır maliyeti Soma faciası.Tekrar helal lokması için can veren şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.Son on yılda adeta "facialar ülkesi" olduk; tren, kara, deniz ve hava faciaları yaşadık.Benzer facialar aile içinde, sokak aralarında, kent meydanlarında ve köprü-üst geçit altlarında yaşanıyor.Siyaset ve devlet meydanları farklı mı?! Kent meydanlarından siyaset meydanlarına şöyle bir göz atın Allah aşkına.Siyasal kokuşma ve şiddetin seviyesine bakın; argoya ve jargona bakın?Aile içi şiddeti ölçün; yıkılan yuvaları görün. Dağlanan yürekleri hissedin.Okullarımızın etrafına, kahve ve cafe köşelerinin gençliğimizi canavarca yutan maharetlerine dikkat kesilin.İşsiz-güçsüz on milyonlarca gencimizin, etrafındakileri yutarcasına boşluğa bakışlarını gözlemleyin.On milyonlarca çocuğumuzun bir kısmı, yaşamın izbe köşelerinde, artık pervasızlığa terfi etmiş bir kısmı da sokak ortalarında yahut kent meydanlarında göstere göstere bonzai içiyor, alkol alıyor, yapıştırıcı koklanıyor, tiner çekiyor, nitritlere talim ediyor, kademeli olarak uyuşturucu batağına doğru sürükleniyor.Madde kullanımı yaşı 9'a, madde bağımlılığı yaşı ise 10-11'lere düştü. Bu, facia değil de nedir; nasıl ve neden görmüyoruz?!Açlık ve yoksulluk sınırının altında bir yaşamla cebelleşen on milyonların sadaka miktarı bile olmayan birkaç kuruşu alabilmek için belediye ve cami kapılarında utan-sıkıla pineklemelerini göz atın Allah aşkına? Bir memur kadrosu açın, sınav yapın; kapıda kaç bin kişi dizilecek?!AKP hükümeti, 19 milyonu aşkın yoksula siyasal destek karşılığında reva gördüğü üç kuruşluk "sosyal yardım"ı ve bir lokmalık katkıyı hesap etsin.Soma yangını çok ağır bir faciadır. Türkiye bu faciayı aynı zamanda meydanlarda, ailelerde, yüreklerde yaşıyor? Neslimiz, çocuklarımız gizli bir ölümle ölüyor, yok oluyor.Soma faciası boy aynamız olsun; vahameti görelim.Türkiye'yi 3. dünya ülkesine çeviren işte bu manzara-i umumîdir.Bu Türkiye tablosunun üstüne, bir de stratejik derinliği sıfır bile olmayan dış politik aymazlıklarımız yüzünden dışarıdan gelen sığınmacıların ahvali bonus olarak ekleyin.Toplum, çifut çarşısına döndü.Sosyal patlamalar, toplum katmanları arası çatışma ve kavgalar, sadece bir düğmeye bakar.Türkiye'yi böyle bir rastlantıya terk edemeyiz.Elimizi vicdanımıza koyalım; sömürgeci cenderede anası ağlatılmış Hindistan bile 4 gömlek önde değil mi bizden?Böyle bir Türkiye tablosunda şah olsan ne yazar, padişah olsan ne yazar?! Karun olsan ne yazar, dünyalar senin olsa ne yazar?!Bu Türkiye tablosunu değiştirecek yolu ve adresi görmezsek; sömürge ülkelerinden beter oluruz. Çok Soma faciaları yaşarız.Bu tabloyu değiştirmeye aklı, takati, projesi ve yüreği olan bir siyasete her zamankinden daha çok muhtacız?
Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projelerinin sahibi Prof. Dr.
Haydar Baş ve
Bağımsız Türkiye Partisi'nden başka bir çözüm adresi var mı?! Varsa beri gelsin; gelen yok? Yok.Türkiye'nin 3. dünya ülkesi vaziyetini ve kara bahtını ters çevirmek için BTP'den başka yol yok; görene?