Geçen hafta Ukrayna savaşıyla ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı'nın takındığı tavrı doğru bulmadığımı çok açık söyleyebilirim. Silahlar gönderildiği söyleniyor. Ne kadar hurda varsa bu hurdaları Ukrayna'ya gönderiyorlar" ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözler elbette Türkiye olarak, Ukrayna'ya silahlı İHA kategorisinde en etkili seçeneklerden sayılan Bayraktar TB2 gönderiyor olmanın verdiği rahatlıkla söylenmiş sözler.
Peki, gerçekten Batılı dostları Ukrayna'ya hurda silahlar mı gönderiyor?
Zannetmiyorum.
Böyle bir şey olsaydı, Ukraynalıların özellikle de Zelenskiy'nin bangır bangır bağırması gerekirdi.
Ancak Kiev'in Batılı dostlarından bugüne kadar aldıklarından çok daha etkili silah istedikleri sır değil.
Ancak bu silahları alamadılar.
ABD olsun Avrupa Birliği ülkeleri olsun, Ukrayna'ya silah sağlarken önemli bir dengeyi gözettiler hep.
Nedir bu?
7 aydır devam eden savaşta Ukrayna ordusuna Rusya topraklarını vurabilecek kabiliyet kazandırmamaya azami dikkat ettiler.
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi Batılılar, Ukrayna'ya hurda ya da çok etkili olmayan silahlar gönderiyorlarsa bilmeliyiz ki bu bir stratejinin gereğidir.
Avrupa ülkeleri bu savaşın eninde sonunda biteceğini hesap ederek, Rusya'yla köprüleri tamamen atmak istemiyorlar.
Savaşta son haftalarda Ukrayna ordusunun bir miktar toprağını Rus güçlerinden geri aldığına dair haberler geliyor. Bu iddiaları Rusya da doğruladı, ancak Rus ordusunun stratejik hedeflerine ulaşacağını ve yeniden konuşlandığına vurgu yapılan açıklamalar yapıldı.
Hatta Rusya Savunma Bakanlığı'ndan "Bu bir geri çekiliş değil, önceden planlanmış yeniden toparlanma" denildi.
Ukrayna topraklarında devam eden savaşta son güncel harita incelendiğinde rahatlıkla görülecektir ki, Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinde inkâr edilemez bir hakimiyet sağlamış durumda.
Donetsk ve Luhansk başta olmak üzere Kırım yarımadasına yakın Azak Denizi kıyısındaki liman kentleri Mariupol ve Melitopol da dahil olmak üzere ülkenin doğusundan başlayarak Kırım'a kadar uzanan şerit tamamen Rusya'nın kontrolü altında. Yani Kiev'in Azak Denizi'yle irtibatı tamamen kesilmiş halde. Kırım'ın kuzeyi ve kuzeybatısındaki Dinyeper Nehri'ne kadar topraklar da Rusya'nın kontrolünde.
Bu aşamadan sonra Rusya ordusunun ilerlemek yerine bu kazanımlarını korumaya odaklanacağını tahmin ediyorum. Bu durum, savaşın tamamen bitmeyeceğini ancak düşük yoğunluklu bir şekilde yıllarca devam edebileceğini ortaya koyuyor.
İşte Avrupa Ukrayna'ya, Erdoğan'ın ifadesiyle 'hurda', yani çok etkili olmayan silahlar göndererek, bu aşamadan sonrası için hazırlanıyordu.
Zira uygulanan yaptırımlar sonsuza kadar süremez ve Rusya'yla ilişkiler böyle kopuk bir şekilde uzun zaman devam edemez.
Ancak Avrupa ülkelerinin Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında bugün gördüğümüz, gelecekteki çıkarlarını koruyan bu hassas stratejilerinin benzerini maalesef Türkiye'nin hamlelerinde görmüyoruz.
Bu yüzden olacak ki, savaşta Ukrayna'ya en etkili silahları sağlayan ülke sanırım hâlâ Türkiye.
Peki, Türkiye en yüksek teknoloji silahlarını Rusya'nın düşmanına sağlayarak Moskova'yla bütün köprüleri yıkmış olmuyor mu?
Elbette oluyor, ancak Moskova Türkiye'nin can yakıcı hamlelerinin karşılığını ya asimetrik bir şekilde mutlaka veriyor ya da ileride hesap kesimi için bir yerlere not ediyor.
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024

































































































