AKP hükümetinin stratejik ortaklarının verdikleri anlık istihbaratla Uludere’de 34 insanımızın ölümüyle sonuçlanan facia, teknik detaylar arasında kayboldu.
İşin nirengi noktası, toplumsal yönü, milletimizin tamamını ilgilendiren tarafı tartışmalar arasında buharlaştı gitti.
Nirengi nokta, açlık, yokluk ve yoksulluktur.
Geçmişte diğer bölgelere nazaran Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerimiz biraz daha nefes alabiliyordu. Oralar da bitti.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki açlık ve yoksulluk tüm Türkiye’nin meselesi halini aldı.
Uludere faciasında olayın bu yönünü, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyden başka gündeme getiren, tartışan ve çözüm sunan yok!
Açlık ve yoksulluk ekseninde Uludere faciası, tüm Türkiye’nin ana meselesidir. AKP dahil hiç kimse, laf cambazlığında ne kadar mahir olursa olsunlar, açlığı bastıramaz, taş kaynatarak karın doyuramazlar. Dolayısıyla yokluk ve yoksulluğun üstü örtülemez.
Uludere’de 34 kişi can verdi, bu faciadan sonra daha vahim gelişmeler de yaşandı, yaşanıyor. Fakat sadece Uludere’de değil, tüm Türkiye’de 34 milyon kişi açlık ve yoksulluk sınırı altında can çekişiyor.
Hükümet, faciadan sıyrılıp sağ kurtulan Gülyazılı 4 köylüye ise bastı cezayı… Pasaport kanununa muhalefetten toplam 8 bin lira para cezası kesildi.
Ödeyebilecekler mi? Nereden ödesinler…
Meteliğe kurşun atan, bir lokma ekmek için 10-15 yaşındaki çocuklarıyla bombardıman altında sınır ötesine gidip-gelmeyi göze alan garibanlar, nasıl ödesin bu cezaları?
Elimizi vicdanımıza koyalım; bir lokma ekmek için, bir avuç tuz için, birkaç kg. şeker için can havliyle kendisini sınır ötesine atan insanın açlıktan koşuşturmasını “kaçakçılık” olarak değerlendirmek hangi insanlık ölçülerine sığar!
Bu ceza, ülkemizdeki ve bölgedeki açlık ve yoksulluk gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Faciadan sağ kurtulan sağ kurtulan Servet Encü’nün kuzeni Mehmet Encü, “İşimiz yok, aşımız yok. Fabrikamız yok, hayvanlarımız yok. Çiftçilik dahi yapamıyoruz. Mecburen bu işi –sınır ticareti- yapmak zorunda kalıyoruz. 4 kere daha 34 kişi katledilse, biz bunu yapmaya devam edeceğiz.”
İşin bam teli işte burası…
Bu açlık ve yoksulluk belası var olduğu müddetçe, 1 kere değil, 40 kere, 40 bin kere daha 34 kişi katledilse, yine de bu işe devam edeceğiz, başka yolumuz yok!
Bu feryadı yüreğinde hissetmeyen, bu feryada ekonomik ve sosyal çözüm bulamayan bir iktidar, ne terör belasını çözebilir, ne de Türkiye’nin bölünmesini engelleyebilir. Bilakis terörü şımartır, azdırır, ülkeyi daha hızlı biçimde bölünmeye sürükler.
Bugün AKP’nin yaptığı maalesef budur.
Türk milletini açlığa mahkum ederek bölünmeye ve terörün kucağına itiyorlar; milletin kaynaklarını ve işletmelerini ise milletimizi bölmek ve başına terör belası sarmakta baş çeken küresel güçlere ve işgalci stratejik ortakçılarına peşkeş çekiyorlar.
CHP ve MHP’nin de AKP’ninkinden farklı bir söylemi ve çözümü yoktur.
Bu bağlamda tek çare ve çözüm adresi, Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP’dir, onun Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleridir.
Prof. Dr. Baş, bu çözümler anlatıyor. Her vatan evladına 1000 TL “vatandaşlık maaşı” projesinden bölgenin hayvancılık ve tarıma dayalı sanayi ile kalkındırılmasına, milletin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının devlet-millet ortaklığıyla işletilmesinden 150 bin TL’nin altında geliri olandan vergi alınmamasına kadar birçok proje hayata geçirildiğinde ne ülkede yoksulluk kalır, ne terör, ne bölüme eğilimi…
Ölümü gösterip sıtmaya ve federatif bölünmelere razı etmek isteyenlere mi kanacağız; yoksa Milli Ekonomi Modeli projeleriyle kalkınmış ve tek yürek olmuş huzurlu bir Türkiye’yi önümüze koyan Prof. Dr. Baş’a mı kulak vereceğiz?! Tercih milletindir.
Herkes Türk vatandaşına, yaptığının faturası nasıl fazlasıyla ödetiliyorsa, iktidar ve muhalefetin yaptıklarının ve hatta yapmadıklarının faturaları da ödetilmelidir ki, Türkiye kurtulsun.
İşin nirengi noktası, toplumsal yönü, milletimizin tamamını ilgilendiren tarafı tartışmalar arasında buharlaştı gitti.
Nirengi nokta, açlık, yokluk ve yoksulluktur.
Geçmişte diğer bölgelere nazaran Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerimiz biraz daha nefes alabiliyordu. Oralar da bitti.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki açlık ve yoksulluk tüm Türkiye’nin meselesi halini aldı.
Uludere faciasında olayın bu yönünü, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyden başka gündeme getiren, tartışan ve çözüm sunan yok!
Açlık ve yoksulluk ekseninde Uludere faciası, tüm Türkiye’nin ana meselesidir. AKP dahil hiç kimse, laf cambazlığında ne kadar mahir olursa olsunlar, açlığı bastıramaz, taş kaynatarak karın doyuramazlar. Dolayısıyla yokluk ve yoksulluğun üstü örtülemez.
Uludere’de 34 kişi can verdi, bu faciadan sonra daha vahim gelişmeler de yaşandı, yaşanıyor. Fakat sadece Uludere’de değil, tüm Türkiye’de 34 milyon kişi açlık ve yoksulluk sınırı altında can çekişiyor.
Hükümet, faciadan sıyrılıp sağ kurtulan Gülyazılı 4 köylüye ise bastı cezayı… Pasaport kanununa muhalefetten toplam 8 bin lira para cezası kesildi.
Ödeyebilecekler mi? Nereden ödesinler…
Meteliğe kurşun atan, bir lokma ekmek için 10-15 yaşındaki çocuklarıyla bombardıman altında sınır ötesine gidip-gelmeyi göze alan garibanlar, nasıl ödesin bu cezaları?
Elimizi vicdanımıza koyalım; bir lokma ekmek için, bir avuç tuz için, birkaç kg. şeker için can havliyle kendisini sınır ötesine atan insanın açlıktan koşuşturmasını “kaçakçılık” olarak değerlendirmek hangi insanlık ölçülerine sığar!
Bu ceza, ülkemizdeki ve bölgedeki açlık ve yoksulluk gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Faciadan sağ kurtulan sağ kurtulan Servet Encü’nün kuzeni Mehmet Encü, “İşimiz yok, aşımız yok. Fabrikamız yok, hayvanlarımız yok. Çiftçilik dahi yapamıyoruz. Mecburen bu işi –sınır ticareti- yapmak zorunda kalıyoruz. 4 kere daha 34 kişi katledilse, biz bunu yapmaya devam edeceğiz.”
İşin bam teli işte burası…
Bu açlık ve yoksulluk belası var olduğu müddetçe, 1 kere değil, 40 kere, 40 bin kere daha 34 kişi katledilse, yine de bu işe devam edeceğiz, başka yolumuz yok!
Bu feryadı yüreğinde hissetmeyen, bu feryada ekonomik ve sosyal çözüm bulamayan bir iktidar, ne terör belasını çözebilir, ne de Türkiye’nin bölünmesini engelleyebilir. Bilakis terörü şımartır, azdırır, ülkeyi daha hızlı biçimde bölünmeye sürükler.
Bugün AKP’nin yaptığı maalesef budur.
Türk milletini açlığa mahkum ederek bölünmeye ve terörün kucağına itiyorlar; milletin kaynaklarını ve işletmelerini ise milletimizi bölmek ve başına terör belası sarmakta baş çeken küresel güçlere ve işgalci stratejik ortakçılarına peşkeş çekiyorlar.
CHP ve MHP’nin de AKP’ninkinden farklı bir söylemi ve çözümü yoktur.
Bu bağlamda tek çare ve çözüm adresi, Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP’dir, onun Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleridir.
Prof. Dr. Baş, bu çözümler anlatıyor. Her vatan evladına 1000 TL “vatandaşlık maaşı” projesinden bölgenin hayvancılık ve tarıma dayalı sanayi ile kalkındırılmasına, milletin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının devlet-millet ortaklığıyla işletilmesinden 150 bin TL’nin altında geliri olandan vergi alınmamasına kadar birçok proje hayata geçirildiğinde ne ülkede yoksulluk kalır, ne terör, ne bölüme eğilimi…
Ölümü gösterip sıtmaya ve federatif bölünmelere razı etmek isteyenlere mi kanacağız; yoksa Milli Ekonomi Modeli projeleriyle kalkınmış ve tek yürek olmuş huzurlu bir Türkiye’yi önümüze koyan Prof. Dr. Baş’a mı kulak vereceğiz?! Tercih milletindir.
Herkes Türk vatandaşına, yaptığının faturası nasıl fazlasıyla ödetiliyorsa, iktidar ve muhalefetin yaptıklarının ve hatta yapmadıklarının faturaları da ödetilmelidir ki, Türkiye kurtulsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019




















































































