Ümit Özdağ: 'Türkiye bir ekonomik buhranın içerisinde'
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Esnaf, Maliye Bakanlığı’ndan yılmış durumda. Mehmet Şimşek'e, önerim şu: Maliye Bakanı biraz dışarı çıksın, esnaf dolaşsın bakalım; esnaf kendisine ne diyecek?" dedi
23.10.2025 14:42:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Ege Bölgesi programı kapsamında İzmir'de bir dizi ziyarette bulundu. ANKA Haber Ajansı Ege Bölge Temsilciliği'ni ziyaret eden Özdağ, Ege Bölge Temsilcisi Gizem Çetinkol ve çalışanlarla bir araya geldi. Özdağ, Ege Bölgesi programını değerlendirirken, asgari ücret tartışmaları ve Can Holding operasyonlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Özdağ, şunları söyledi:
"Gayet güzel, her yerde büyük bir ilgi var. Zafer Partisi yükselen bir parti. Sahada da etkili bir şekilde karşılığını görüyoruz. Aynı zamanda Öcalan Komisyonu aracılığıyla yapılmak istenen politik, sosyolojik ve psikolojik dönüşüm konusundaki görüşlerimizi de "Adalet Mülkün Temelidir Derneği"nin düzenlemiş olduğu panellerde şehir şehir dolaşarak anlatıyoruz. Yarın da bunu Aydın'da gerçekleştireceğiz. İzmir'deki son temaslarımızı gerçekleştiriyoruz. Birazdan bir fuara gideceğiz. Tekstil fuarı var, biliyorsunuz. Orada Türk tekstil sanayisinin yaşamış olduğu sıkıntılarla ilgili hem üreticileri dinleyeceğiz hem de kendi parti görüşlerimizi anlatacağız. Yani yoğun bir tempo ile çalışmalar sürüyor."
Yeni yıldaki asgari ücret görüşmelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Özdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi bakın, hükümet yüzde 16'lık bir enflasyon üzerinden hareket ederek yüzde 15–16 civarında bir artıştan bahsediyor. Oysa 2024'te açıkladıkları enflasyon hedefinin iki katı enflasyon gerçekleşti ve revize etmek zorunda kaldılar. 2026 için de revize ettiler ve gelinen bu noktada hükümetin düşündüğü rakam asla tatmin edici değil. Biz, asgari ücretin ne olması gerektiğinden önce şunu söylüyoruz: Türk lirasının alım gücü yükselmeli ve enflasyon kontrol altına alınmalı. Çünkü siz ne söylerseniz söyleyin, asgari ücret o kadar hızlı eriyor ki bugün asgari ücretin alım gücü açıklandığı günle kıyaslandığında 15-16 bin lira civarına düşmüş durumda.
Hükümetin tek bir makroekonomik politikası var: Enflasyonu düşürmek. Bunu da talep enflasyonunu düşürme üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor ve asgari ücretlinin, dar gelirlinin tepesine bilerek basıyor. Onların zaten daralmış olan taleplerini daha da kısarak adeta açlık seviyesine mahkûm etmiş durumda bu insanları. Buna rağmen ne yapıyor? Enflasyonu düşürme hedefine ulaşamıyor. Böyle bir ortamda şimdi yüzde 16'lık bir artışla Türk halkını, asgari ücretliyi tatmin edeceğini düşünüyor. Bu mümkün değil. Türkiye bir ekonomik buhranın içerisinde, bir sosyolojik patlamaya doğru gidiyor.
"Maliye Bakanı biraz dışarı çıksın, esnaf dolaşsın"
Bakın, her yerde pazarlara gidiyoruz, esnaf ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Esnaf, Maliye Bakanlığı'ndan yılmış durumda. Mehmet Şimşek'e, önerim şu: Maliye Bakanı biraz dışarı çıksın, esnaf dolaşsın bakalım; esnaf kendisine ne diyecek? Kapalı kapıların ardında 'Ona ceza kesin, buna ceza kesin, domates satan adama patatesten ceza kesin' demek kolay. Bu durum esnaf için bir felakete dönüşmüş durumda. Esnafın sesini duymaları gerekiyor.
"Böyle bir enflasyonist ortamda kalıcı refah sağlanamaz"
Öte yandan, pazar yerlerine gidiyorsunuz; orada da dar gelirli, emekli, dul ve yetimlerle karşılaşıyorsunuz. Bakın, on altı milyon emekli var. Dul ve yetimlerle birlikte bu sayı otuz milyona çıkıyor. Bu insanlar açlıkla boğuşuyor. Hal böyleyken karşımızda yüzde 16'lık bir artış öneren, enflasyonu da düşüremeyen bir hükümet var.
Bizim yaklaşımımız şu: Bu modelin değişmesi gerekiyor. Bu neo-liberal ekonomik modelle devam etmemiz mümkün değil. Parti olarak şunu söylüyoruz: Asgari ücreti 100 bin liraya da çıkarsan bir ay sonra 80 bin liraya düşer. Böyle bir enflasyonist ortamda kalıcı refah sağlanamaz.
Enflasyonun gerçek nedeni nedir? Tüketimden ve üretimden kopmuş bir toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sanayi üretimimiz düşüyor, imalat sanayimiz ağır bir buhranla mücadele ediyor. Çiftçimiz tam bir afetle karşı karşıya. Böyle bir ortamda hayat pahalılığının kontrol altına alınması mümkün olmaktan çıkıyor.
Sonuç olarak, sekiz yıldan bu yana asgari ücretlinin ve dar gelirlinin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Görülen o ki, 2026'da da bu pay azalmaya devam ederken rantiyeler -hani şu kur korumalı mevduattan milyarlarca dolar gelir elde edip hiç vergi ödemeyenler- kazanmaya devam edecekler."
"Kim bu devlet büyüğü?"
Can Holding'e yönelik yapılan operasyonlara da değinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ükit Özdağ, "İlgiyle izliyoruz doğrusu ve nereye gideceğine dair çok çeşitli kulis bilgileri dolaşıyor. Şu anda bunları paylaşmak doğru olmaz. 2002'den beri Türkiye'yi bu iktidar yönetiyor. Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı savcıya ifade verirken 'Ben bu yaptıklarımı devlet büyüğümün bilgisi dahilinde yaptım' diyor. Savcı da sormuyor: 'Kim bu devlet büyüğü?' Biz de merakla izliyoruz" diye konuştu.
"Gayet güzel, her yerde büyük bir ilgi var. Zafer Partisi yükselen bir parti. Sahada da etkili bir şekilde karşılığını görüyoruz. Aynı zamanda Öcalan Komisyonu aracılığıyla yapılmak istenen politik, sosyolojik ve psikolojik dönüşüm konusundaki görüşlerimizi de "Adalet Mülkün Temelidir Derneği"nin düzenlemiş olduğu panellerde şehir şehir dolaşarak anlatıyoruz. Yarın da bunu Aydın'da gerçekleştireceğiz. İzmir'deki son temaslarımızı gerçekleştiriyoruz. Birazdan bir fuara gideceğiz. Tekstil fuarı var, biliyorsunuz. Orada Türk tekstil sanayisinin yaşamış olduğu sıkıntılarla ilgili hem üreticileri dinleyeceğiz hem de kendi parti görüşlerimizi anlatacağız. Yani yoğun bir tempo ile çalışmalar sürüyor."
Yeni yıldaki asgari ücret görüşmelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Özdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi bakın, hükümet yüzde 16'lık bir enflasyon üzerinden hareket ederek yüzde 15–16 civarında bir artıştan bahsediyor. Oysa 2024'te açıkladıkları enflasyon hedefinin iki katı enflasyon gerçekleşti ve revize etmek zorunda kaldılar. 2026 için de revize ettiler ve gelinen bu noktada hükümetin düşündüğü rakam asla tatmin edici değil. Biz, asgari ücretin ne olması gerektiğinden önce şunu söylüyoruz: Türk lirasının alım gücü yükselmeli ve enflasyon kontrol altına alınmalı. Çünkü siz ne söylerseniz söyleyin, asgari ücret o kadar hızlı eriyor ki bugün asgari ücretin alım gücü açıklandığı günle kıyaslandığında 15-16 bin lira civarına düşmüş durumda.
Hükümetin tek bir makroekonomik politikası var: Enflasyonu düşürmek. Bunu da talep enflasyonunu düşürme üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor ve asgari ücretlinin, dar gelirlinin tepesine bilerek basıyor. Onların zaten daralmış olan taleplerini daha da kısarak adeta açlık seviyesine mahkûm etmiş durumda bu insanları. Buna rağmen ne yapıyor? Enflasyonu düşürme hedefine ulaşamıyor. Böyle bir ortamda şimdi yüzde 16'lık bir artışla Türk halkını, asgari ücretliyi tatmin edeceğini düşünüyor. Bu mümkün değil. Türkiye bir ekonomik buhranın içerisinde, bir sosyolojik patlamaya doğru gidiyor.
"Maliye Bakanı biraz dışarı çıksın, esnaf dolaşsın"
Bakın, her yerde pazarlara gidiyoruz, esnaf ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Esnaf, Maliye Bakanlığı'ndan yılmış durumda. Mehmet Şimşek'e, önerim şu: Maliye Bakanı biraz dışarı çıksın, esnaf dolaşsın bakalım; esnaf kendisine ne diyecek? Kapalı kapıların ardında 'Ona ceza kesin, buna ceza kesin, domates satan adama patatesten ceza kesin' demek kolay. Bu durum esnaf için bir felakete dönüşmüş durumda. Esnafın sesini duymaları gerekiyor.
"Böyle bir enflasyonist ortamda kalıcı refah sağlanamaz"
Öte yandan, pazar yerlerine gidiyorsunuz; orada da dar gelirli, emekli, dul ve yetimlerle karşılaşıyorsunuz. Bakın, on altı milyon emekli var. Dul ve yetimlerle birlikte bu sayı otuz milyona çıkıyor. Bu insanlar açlıkla boğuşuyor. Hal böyleyken karşımızda yüzde 16'lık bir artış öneren, enflasyonu da düşüremeyen bir hükümet var.
Bizim yaklaşımımız şu: Bu modelin değişmesi gerekiyor. Bu neo-liberal ekonomik modelle devam etmemiz mümkün değil. Parti olarak şunu söylüyoruz: Asgari ücreti 100 bin liraya da çıkarsan bir ay sonra 80 bin liraya düşer. Böyle bir enflasyonist ortamda kalıcı refah sağlanamaz.
Enflasyonun gerçek nedeni nedir? Tüketimden ve üretimden kopmuş bir toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sanayi üretimimiz düşüyor, imalat sanayimiz ağır bir buhranla mücadele ediyor. Çiftçimiz tam bir afetle karşı karşıya. Böyle bir ortamda hayat pahalılığının kontrol altına alınması mümkün olmaktan çıkıyor.
Sonuç olarak, sekiz yıldan bu yana asgari ücretlinin ve dar gelirlinin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Görülen o ki, 2026'da da bu pay azalmaya devam ederken rantiyeler -hani şu kur korumalı mevduattan milyarlarca dolar gelir elde edip hiç vergi ödemeyenler- kazanmaya devam edecekler."
"Kim bu devlet büyüğü?"
Can Holding'e yönelik yapılan operasyonlara da değinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ükit Özdağ, "İlgiyle izliyoruz doğrusu ve nereye gideceğine dair çok çeşitli kulis bilgileri dolaşıyor. Şu anda bunları paylaşmak doğru olmaz. 2002'den beri Türkiye'yi bu iktidar yönetiyor. Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı savcıya ifade verirken 'Ben bu yaptıklarımı devlet büyüğümün bilgisi dahilinde yaptım' diyor. Savcı da sormuyor: 'Kim bu devlet büyüğü?' Biz de merakla izliyoruz" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.