‘Umulur ki o namaz seni mahzun eder’
Allah’ın Sevgilisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kabirleri ziyaret ediniz, ahireti hatırlarsınız. Ölüleri yıkayınız çünkü ruhtan boş olan bir cesedi yıkamak beliğ bir mevizedir. Cenazeler üzerine namaz kılın! Umulur ki bu namaz seni mahzun eder. Muhakkak ki üzülen Allah’ın gölgesindedir”
17.12.2023 10:08:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Ölümün gerçek manasına ayet ve hadisler delâlet etmektedir. İbret verici yollardan ne demek olduğu anlatılmaktadır. Bu itibarla ölüm, ruhun bedenden ayrılmasıdır, yok olup gitmesi değildir.
Ölümü ve ölenlerin durumunu şu ayet bize anlatmaktadır: "Allah yolunda öldürülenleri ölüler saymayınız. Onlar Rablarının yanında diridir. Rızıklanır ve ferah dururlar." (Âl-i İmran, 169).
Bu ayet-i kerime şehitleri anlatır.
Şakiler için de şöyle bir rivayet vardır:
Kureyş'in cenkçileri öldükleri zaman, Peygamber Efendimiz onlara şöyle buyurdu: "Ey falan, falan ben Rabbimin vaadini gerçekten buldum. Siz de hakkınızda vaat edileni buldunuz mu?"
Bunu işiten ashabdan biri şöyle sordu: "Ya Resûlallah, siz onlara sesleniyorsunuz ama onlar ölü."
Şu cevabı aldı: "Varlığımı kudretiyle elinde tutana yemin olsun, söylenen kelâmı onlar sizden daha iyi duyar ve anlar... Şu var ki, karşılık vermeye güçleri yetmez..."
Ara sıra kabristan ziyareti yapmak iyi olur. Peygamber Efendimiz daha önce kabir ziyaretini yasak etmişti ama sonraları ziyaret için emir verdi.
Bununla ilgili şu hadis-i şerifi Ebu Zer (r.a.) rivayet eder:
"Kabirleri ziyaret ediniz, ahireti hatırlarsınız. Ölüleri yıkayınız çünkü ruhtan boş olan bir cesedi yıkamak beliğ bir mevizedir. Cenazeler üzerine namaz kılın! Umulur ki bu namaz seni mahzun eder. Muhakkak ki üzülen Allah'ın gölgesindedir."
Ebu Eyyub el-Ensarî (r.a.) şöyle bir hadis-i şerif rivayet ediyor:
"Mümin kul öldükten sonra, Allah tarafından gelen rahmet ehli onu karşılar. Tıpkı, dünyada bir habercinin karşılandığı gibi... Kendi aralarında şöyle derler: 'Kardeşinize bakın da rahatlasın. O şiddetli bir sıkıntı içindedir.' Sonra ona, 'Falan kimse nasıl, falan kadın ne âlemde?' diye sorarlar ve 'Falan kadın veya kız evlendi mi?' derler. Şayet kendisinden önce ölen birini sorarlarsa, 'O benden evvel öldü' der. Onlar da hep bir ağızdan, 'Biz Allah içiniz ve O'na döneceğiz' derler."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Ölümün gerçek manasına ayet ve hadisler delâlet etmektedir. İbret verici yollardan ne demek olduğu anlatılmaktadır. Bu itibarla ölüm, ruhun bedenden ayrılmasıdır, yok olup gitmesi değildir.
Ölümü ve ölenlerin durumunu şu ayet bize anlatmaktadır: "Allah yolunda öldürülenleri ölüler saymayınız. Onlar Rablarının yanında diridir. Rızıklanır ve ferah dururlar." (Âl-i İmran, 169).
Bu ayet-i kerime şehitleri anlatır.
Şakiler için de şöyle bir rivayet vardır:
Kureyş'in cenkçileri öldükleri zaman, Peygamber Efendimiz onlara şöyle buyurdu: "Ey falan, falan ben Rabbimin vaadini gerçekten buldum. Siz de hakkınızda vaat edileni buldunuz mu?"
Bunu işiten ashabdan biri şöyle sordu: "Ya Resûlallah, siz onlara sesleniyorsunuz ama onlar ölü."
Şu cevabı aldı: "Varlığımı kudretiyle elinde tutana yemin olsun, söylenen kelâmı onlar sizden daha iyi duyar ve anlar... Şu var ki, karşılık vermeye güçleri yetmez..."
Ara sıra kabristan ziyareti yapmak iyi olur. Peygamber Efendimiz daha önce kabir ziyaretini yasak etmişti ama sonraları ziyaret için emir verdi.
Bununla ilgili şu hadis-i şerifi Ebu Zer (r.a.) rivayet eder:
"Kabirleri ziyaret ediniz, ahireti hatırlarsınız. Ölüleri yıkayınız çünkü ruhtan boş olan bir cesedi yıkamak beliğ bir mevizedir. Cenazeler üzerine namaz kılın! Umulur ki bu namaz seni mahzun eder. Muhakkak ki üzülen Allah'ın gölgesindedir."
Ebu Eyyub el-Ensarî (r.a.) şöyle bir hadis-i şerif rivayet ediyor:
"Mümin kul öldükten sonra, Allah tarafından gelen rahmet ehli onu karşılar. Tıpkı, dünyada bir habercinin karşılandığı gibi... Kendi aralarında şöyle derler: 'Kardeşinize bakın da rahatlasın. O şiddetli bir sıkıntı içindedir.' Sonra ona, 'Falan kimse nasıl, falan kadın ne âlemde?' diye sorarlar ve 'Falan kadın veya kız evlendi mi?' derler. Şayet kendisinden önce ölen birini sorarlarsa, 'O benden evvel öldü' der. Onlar da hep bir ağızdan, 'Biz Allah içiniz ve O'na döneceğiz' derler."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)