Yukarıdaki başlık, Emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu'nun internetteki "Türkish Forum" adlı haberleşme grubunda yayınlanan bir makalesinden alınmıştır.
Mevcut durumu, köşe dönücülüğü, her türlü milli değerin de ticari malmış gibi nasıl bir meta halinde tazgâha çıkarıldığını ifade ettiği için hiç çekinilmeden alınıp yukarıya konuldu.
Balcıoğlu ancak internet ortamında çekinilmeden kullanıbilecek ifadelerle "CNN Türk İcra Kurulu Üyesi" M. Ali Birand'ı tavsif etttikten sonra onun İstanbul'da yapılan bir "Ermeni Zirvesi"nde söylediği şu sözlerin altını çizdikten sonra hem onun, hem yazdığı gazetenin protesto-boykot edilmesini öneriyor.
"Ölen Ermeniler'e anıtlar dikelim, o da kafi gelmezse Ermeniler'den özür dileyelim."
CNN Türk'ün Amerika'daki "patronu" ve üst kuruluşu CNN, CIA güdümündedir. Hatırlayacaksınız Birand, geçtiğimiz hafta da Türkiye'nin içeride ve dışarıda hiçbir probleminin kalmadığını vurguladıktan sonra askere ve silahlanmaya artık para harcamamamız gerektiğini gayet "veciz" bir şekilde gündeme getirmiş, arkadan Mesut Yılmaz; "Ulusal Güvenlik'in her türlü ilerlemenin önünü kestiğini, AB'ye girilmesi için atılan adımları engellediğini ve tartışılıp gözden geçirilmesi gerektiğini" ifade ederek Türkiye'nin gündemine pat diye oturmuştu.
Başbakan Ecevit de Birand ve Yılmaz ile aynı fikirdedir.
Fakat bakın daha geçen hafta yayınlanan son istihbarat raporları ne demektedir: "PKK Türkiye'de Kürt Ulusu yaratma, söz konusu ulusu bir devlet çatısı altında birleştirme konusunda önemli bir gelişme sağlamıştır. Ülkenin içinde bulunduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların da söz konusu bölücü amaca yardım ve yataklık yaptığı tespit edilmiştir. Belçika, Almanya ve Fransa başta olmak üzere bir dizi ülkede örgütlenen PKK bazı ülkelerden gizli destek almaya devam etmektedir. PKK 400'e yakın kuruluş üzerinde etkilidir."
Yâni içinde bulunulan ekonomik ve sosyal durum dolayısı ile Türkiye'de yabancı ajanlar marifetiyle irtica eliyle din, bölücülük eliyle de PKK süratle siyasallaştırılmakta fakat Birand olayı küçümsemekte, Yılmaz UG'yi engel olarak görmekte, Ecevit de aynen şöyle söyleyebilmektedir: (Murak Akgün'le röportaj)
"Bana gelen devlet istihbarat raporlarında böyle bir şey söz konusu değil. Aksine özellikle eğitim alanında yaptığımız reformların etkisiyle Türkiye'de irticanın etki alanı büyük ölçüde daralmıştır, bunda bir değişiklik gösteren işaretler de bana intikal etmiş değildir."
Ecevit bir konuda daha devletin resmi güçleri ile aynı fikirde değil ve onlara sitemkârdır:
"Genelkurmay'ın açıklamalarında yalnızca Sayın Mesut Yılmaz'ı değil genellikle hükümete ve siyasete yönelik bazı üzücü bazı gözlemler iddialar da yer alıyor. O bakımdan tabi kaygı duyman doğaldır. Özellikle ekonomiyi Genelkurmay'ın iflas eşiğinde göstermiş olması beni şaşırttı. Hiçbir devlet ekonomideki sorunlarıyla ilgili bu tabiri kullanmamıştır. Bunun bir talihsiz ifade olduğunu düşünüyorum." (Aynı röportaj)
Yâni ekonominin iflas ettiğini Derviş biliyor, IMF, Dünya Bankası, AB ve ABD biliyor, kendileri çeşitli vesilelerle itiraf ediyorlar, sokaktaki, çarşı pazardaki vatandaş biliyor, Tahtakale'de ekonominin ellerine teslim edildiği esnaf biliyor. TV'deki televoleci iktisatçılar biliyor ve söylüyor, bırakın şahısları fakat rakamlar ve istatistikler öyle olduğunu söylüyor, dolar bir buçuk, borsa 9 bin olmuş, tüpgaz % 150 zam görmüş bir şey olmuyor fakat Genelkurmay "ekonomi iflas etmiştir" deyince bir türlü içe sinmiyor, olay oluyor.
Peki ama YAŞ'ın Ağustos toplantısında âdet olmadığı halde ekonomi ile ilgili bir açış konuşması yaparak askerin desteğini isteyen Ecevit değil miydi?
Herkesin söylemesi bir yana, acaba bütün kamuoyu yoklamalarında % 74'le "en güvenilir kurum" olan askerin bizzat "durum tesbiti" yapmış olması mı ürkütüyor iktidarı?
Başbakan bir büyük yanlışın daha altına imza atıyor. Genelkumay'ın açıklamasından sonra Org. Kıvrıkoğlu ile "tatilde olduğu için" görüşmediğini fakat İkinci Başkan Org. Büyükanıt ile görüştüğünü söylüyor.
Yani bir anlamda çok tehlikeli yönlere çekilebilecek bir söylemle Genelkurmay'ın zehir zemberek açıklamasından Kıvrıkoğlu'nun haberi olmadığını, ondan habersiz Büyükanıt ve çevresindeki bir grubun marifeti olduğunu imâ ediyor.
Başbakan, Türk Genelkurmay Başkanı'nın "tatilinin görev" olduğunu; dünyanın öbür ucunda mesela Arjantin'de bile tatilde olsa, bırakın Genelkurmay Karargâhını, TSK'nın dünyanın herhangi bir köşesindeki en ufak birliğinde bile ondan habersiz kuş uçmayacağını bilmez mi?
Bilir de, zaman zaman hiç işine gelmez.
Mevcut durumu, köşe dönücülüğü, her türlü milli değerin de ticari malmış gibi nasıl bir meta halinde tazgâha çıkarıldığını ifade ettiği için hiç çekinilmeden alınıp yukarıya konuldu.
Balcıoğlu ancak internet ortamında çekinilmeden kullanıbilecek ifadelerle "CNN Türk İcra Kurulu Üyesi" M. Ali Birand'ı tavsif etttikten sonra onun İstanbul'da yapılan bir "Ermeni Zirvesi"nde söylediği şu sözlerin altını çizdikten sonra hem onun, hem yazdığı gazetenin protesto-boykot edilmesini öneriyor.
"Ölen Ermeniler'e anıtlar dikelim, o da kafi gelmezse Ermeniler'den özür dileyelim."
CNN Türk'ün Amerika'daki "patronu" ve üst kuruluşu CNN, CIA güdümündedir. Hatırlayacaksınız Birand, geçtiğimiz hafta da Türkiye'nin içeride ve dışarıda hiçbir probleminin kalmadığını vurguladıktan sonra askere ve silahlanmaya artık para harcamamamız gerektiğini gayet "veciz" bir şekilde gündeme getirmiş, arkadan Mesut Yılmaz; "Ulusal Güvenlik'in her türlü ilerlemenin önünü kestiğini, AB'ye girilmesi için atılan adımları engellediğini ve tartışılıp gözden geçirilmesi gerektiğini" ifade ederek Türkiye'nin gündemine pat diye oturmuştu.
Başbakan Ecevit de Birand ve Yılmaz ile aynı fikirdedir.
Fakat bakın daha geçen hafta yayınlanan son istihbarat raporları ne demektedir: "PKK Türkiye'de Kürt Ulusu yaratma, söz konusu ulusu bir devlet çatısı altında birleştirme konusunda önemli bir gelişme sağlamıştır. Ülkenin içinde bulunduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların da söz konusu bölücü amaca yardım ve yataklık yaptığı tespit edilmiştir. Belçika, Almanya ve Fransa başta olmak üzere bir dizi ülkede örgütlenen PKK bazı ülkelerden gizli destek almaya devam etmektedir. PKK 400'e yakın kuruluş üzerinde etkilidir."
Yâni içinde bulunulan ekonomik ve sosyal durum dolayısı ile Türkiye'de yabancı ajanlar marifetiyle irtica eliyle din, bölücülük eliyle de PKK süratle siyasallaştırılmakta fakat Birand olayı küçümsemekte, Yılmaz UG'yi engel olarak görmekte, Ecevit de aynen şöyle söyleyebilmektedir: (Murak Akgün'le röportaj)
"Bana gelen devlet istihbarat raporlarında böyle bir şey söz konusu değil. Aksine özellikle eğitim alanında yaptığımız reformların etkisiyle Türkiye'de irticanın etki alanı büyük ölçüde daralmıştır, bunda bir değişiklik gösteren işaretler de bana intikal etmiş değildir."
Ecevit bir konuda daha devletin resmi güçleri ile aynı fikirde değil ve onlara sitemkârdır:
"Genelkurmay'ın açıklamalarında yalnızca Sayın Mesut Yılmaz'ı değil genellikle hükümete ve siyasete yönelik bazı üzücü bazı gözlemler iddialar da yer alıyor. O bakımdan tabi kaygı duyman doğaldır. Özellikle ekonomiyi Genelkurmay'ın iflas eşiğinde göstermiş olması beni şaşırttı. Hiçbir devlet ekonomideki sorunlarıyla ilgili bu tabiri kullanmamıştır. Bunun bir talihsiz ifade olduğunu düşünüyorum." (Aynı röportaj)
Yâni ekonominin iflas ettiğini Derviş biliyor, IMF, Dünya Bankası, AB ve ABD biliyor, kendileri çeşitli vesilelerle itiraf ediyorlar, sokaktaki, çarşı pazardaki vatandaş biliyor, Tahtakale'de ekonominin ellerine teslim edildiği esnaf biliyor. TV'deki televoleci iktisatçılar biliyor ve söylüyor, bırakın şahısları fakat rakamlar ve istatistikler öyle olduğunu söylüyor, dolar bir buçuk, borsa 9 bin olmuş, tüpgaz % 150 zam görmüş bir şey olmuyor fakat Genelkurmay "ekonomi iflas etmiştir" deyince bir türlü içe sinmiyor, olay oluyor.
Peki ama YAŞ'ın Ağustos toplantısında âdet olmadığı halde ekonomi ile ilgili bir açış konuşması yaparak askerin desteğini isteyen Ecevit değil miydi?
Herkesin söylemesi bir yana, acaba bütün kamuoyu yoklamalarında % 74'le "en güvenilir kurum" olan askerin bizzat "durum tesbiti" yapmış olması mı ürkütüyor iktidarı?
Başbakan bir büyük yanlışın daha altına imza atıyor. Genelkumay'ın açıklamasından sonra Org. Kıvrıkoğlu ile "tatilde olduğu için" görüşmediğini fakat İkinci Başkan Org. Büyükanıt ile görüştüğünü söylüyor.
Yani bir anlamda çok tehlikeli yönlere çekilebilecek bir söylemle Genelkurmay'ın zehir zemberek açıklamasından Kıvrıkoğlu'nun haberi olmadığını, ondan habersiz Büyükanıt ve çevresindeki bir grubun marifeti olduğunu imâ ediyor.
Başbakan, Türk Genelkurmay Başkanı'nın "tatilinin görev" olduğunu; dünyanın öbür ucunda mesela Arjantin'de bile tatilde olsa, bırakın Genelkurmay Karargâhını, TSK'nın dünyanın herhangi bir köşesindeki en ufak birliğinde bile ondan habersiz kuş uçmayacağını bilmez mi?
Bilir de, zaman zaman hiç işine gelmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002