Basın-yayın dünyasında yazan-çizen, söz söyleyen ve yorum yapan gazeteci esnafının yüzde doksanını uyuttuklarını iftiharla söylüyorlar ama bir taraftan da bazılarını uyutabilemediklerini itiraf ediyorlar.
Nerede ve ne zaman bir yolsuzluk haberi duyulsa, bir haksızlık, bir hukuksuzluk örneği kamuoyuna ne zaman yansısa dişlerini gıcırdatarak, avuçlarını oğuşturarak; "Bak, yine bir yerlerde uyutabilemediklerimizden birisi var" diye hayıflanıp duruyorlar.
Devlet imkanlarını sonuna kadar kullanarak, kaf dağından kar bağışlarcasına kamunun kasasından bolca ulufeler dağıtarak kendi arzuladıklarını seslendiriyorlar, yazdırıp söyletiyorlar ama ara-sıra da olsa işin doğrusu, haberin doğrusu kamuoyuna sızıyor, bir şekilde sızdırılıyor.
Halk, halkın büyük bir çoğunluğu, yetim-yoksul, fakir-fukara çeşitli fırıldaklar çevrilerek yolunduklarını ancak bu sızan haberler sayesinde öğrenebiliyorlar.
İhale yasasının iki yüzden fazla değiştiğini, neden ve niçin değiştiğini ulufeli gazeteciler yazmıyor söylemiyorlar.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılan, yaptırılan tünel, köprü hastane, havaalanı gibi eserlerin, beş-on katı daha fazla maliyetlerine yaptırılarak yedi göbek gelecek kuşakların borçlandırıldığını ulufelerle uyutulan ve susturulan televizyoncular asla söylemiyorlar.
Asgari ücretin ve emekli maaşlarının açlık sınırının, yoksulluk sınırının hayli altında kaldığı bu ülkede, birilerinin, bazılarının, iktidar gözdelerinin servetlerinin günden güne katlandığını, onların dünyasında asgari ücretin elli binlerden başladığını, kamu kaynaklarıyla beslenen hiçbir gazeteci yazmıyor, hiçbir televizyoncu söylemiyor.
Halkın büyük bir çoğunluğunun, esnafının memurunun, işçisinin köylüsünün hatta öğrencisinin, borçlarından dolayı icralarda, hacizlerde uğraşırken, memleketin kaymağını yiyen dev şirketlerin cezalarının silindiğini, vergilerinin affedildiğini, ulufelerle uyutulmuş ve susturulmuş gazeteciler ve televizyoncular ağızlarına bile almıyorlar.
Kala kala halkın doğru haber alabileceği, haberlerine güvenebileceği uyutabilemedikleri, ulufelerle kendilerine ram edemedikleri üç-beş gazeteci ve üç-beş televizyon kanalı kalıyor.
Meltem televizyonunu ısrarla takip etmenizi hararetle tavsiye ederiz.
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024