Resûlullah (s.a.v.), “Allah’a kavuşmayı arzu edenlere Allah da kavuşmayı arzu eder” buyurur. Bu hadis-i şerifi okuduğum zaman aklıma ne geldi biliyor musunuz? Her şey de olduğu gibi ölümü isterken de ihlasla ve samimiyetle istememiz gerekiyor, yani ölümü Allah’a kavuşmak için bir vesile olarak görmek ve bu yüzden istemek… Yoksa, “Hayat bana acı veriyor, hastalıklardan bunaldım, hicran ateşi kalbimi yakıyor, hüzünlerle dopdoluyum o halde ölmem lazım” değil.
Yine biliyor musunuz, insan yazmış olduğu her şeyle imtihan olunuyor, bu yüzden dikkatli olmak, gaflette olmamak gerekli. Ölümle Allah’a kavuşuyoruz ama bu dünyada da bu kavuşma hissini biraz olsun yaşamak mümkün gibi görünüyor, hani “Kişi sevdiği ile beraberdir.” Bazen tesbih çekerek Allah’ı andığımızı zannediyoruz, doğrudur fakat Allah’ı anmanın birçok çeşidi var. Mesela bir insanı kötülükten sakındırdığımızda aslında Allah’ı anıyoruz, sınır tanımaz hayallerimize gem vurmaya çalıştığımızda aslında yine Allah’ı anıyoruz, bebekleri okşadığımızda yine Allah’ı anıyoruz, şüpheli işlerden tevbe ettiğimizde yine ancak Rabbimizi anmış oluyoruz.
İnsanları affetmek için bilinmezden ilhamlar geldiğinde, Allah için sevdiğimizde ve Allah için buğzettiğimizde, özellikle kendimizden çok başkalarına dua etmek ilhamlarını aldığımızda, her türlü fedakarlık ve özveride de…
Dünyada iken Allah’a kavuşmak vuslat etmek, “Ben benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım ve dost valsına eriştim” diyebilmek… Kendimizi aşmaktır, unutmaktır, kendimizi hatırdan çıkarmaktır.
“Geldiğin alem güzeldi; Güzellerin Güzeli bütün saltanatı ile orada sana göründü. Şimdi ise bir çuvaldasın ve ya bir et ve kemik kalıbındasın. Çamur kalıbı da diyebilirsin. Geldiğin aleme hasretinden dolayı istersin ki, çuval yırtılsın, hakikat yaşansın. Doğru ama hakikat ülkesine geçmek istersen bu zorluk bu çile zaruridir. Bak iyi gör: Bir dane, eğer başak olacaksa toprak altında çatlaması şarttır. Çatlayıp kendinden geçecek ki, başak kabiliyeti ortaya çıksın. Sen de öyle… Can tende iken kalıbına ait olanları terk et ki, gizlenen, zahir olsun. Asıl vatan hatırlanınca ruhun ezelde uçup gezdiği yerler göz önüne gelir. Artık sevginin hududu taşmıştır. Öte alemleri sevmeye başlarsın…” (İslam ve Mevlana, Prof. Dr. Haydar Baş, s. 69-70).
Yine biliyor musunuz, insan yazmış olduğu her şeyle imtihan olunuyor, bu yüzden dikkatli olmak, gaflette olmamak gerekli. Ölümle Allah’a kavuşuyoruz ama bu dünyada da bu kavuşma hissini biraz olsun yaşamak mümkün gibi görünüyor, hani “Kişi sevdiği ile beraberdir.” Bazen tesbih çekerek Allah’ı andığımızı zannediyoruz, doğrudur fakat Allah’ı anmanın birçok çeşidi var. Mesela bir insanı kötülükten sakındırdığımızda aslında Allah’ı anıyoruz, sınır tanımaz hayallerimize gem vurmaya çalıştığımızda aslında yine Allah’ı anıyoruz, bebekleri okşadığımızda yine Allah’ı anıyoruz, şüpheli işlerden tevbe ettiğimizde yine ancak Rabbimizi anmış oluyoruz.
İnsanları affetmek için bilinmezden ilhamlar geldiğinde, Allah için sevdiğimizde ve Allah için buğzettiğimizde, özellikle kendimizden çok başkalarına dua etmek ilhamlarını aldığımızda, her türlü fedakarlık ve özveride de…
Dünyada iken Allah’a kavuşmak vuslat etmek, “Ben benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım ve dost valsına eriştim” diyebilmek… Kendimizi aşmaktır, unutmaktır, kendimizi hatırdan çıkarmaktır.
“Geldiğin alem güzeldi; Güzellerin Güzeli bütün saltanatı ile orada sana göründü. Şimdi ise bir çuvaldasın ve ya bir et ve kemik kalıbındasın. Çamur kalıbı da diyebilirsin. Geldiğin aleme hasretinden dolayı istersin ki, çuval yırtılsın, hakikat yaşansın. Doğru ama hakikat ülkesine geçmek istersen bu zorluk bu çile zaruridir. Bak iyi gör: Bir dane, eğer başak olacaksa toprak altında çatlaması şarttır. Çatlayıp kendinden geçecek ki, başak kabiliyeti ortaya çıksın. Sen de öyle… Can tende iken kalıbına ait olanları terk et ki, gizlenen, zahir olsun. Asıl vatan hatırlanınca ruhun ezelde uçup gezdiği yerler göz önüne gelir. Artık sevginin hududu taşmıştır. Öte alemleri sevmeye başlarsın…” (İslam ve Mevlana, Prof. Dr. Haydar Baş, s. 69-70).
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022