AKP'li siyasiler geçmişte kendi kaleleri olarak ifade ettikleri şehirlerde bile onları şoke eden tepkilerle karşılaşıyor son aylarda. O yüzden halk arasına fazla karışmak istemiyorlar. Ancak bazı cesur yürekler de çıkmıyor değil…
Bunlardan biri olan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, memleketi Trabzon'da bu şoklardan birini yaşadı.
Trabzon'da düzenlenen bayramlaşma programındaki konuşmasında Bakan Varank, "Yeter ki Trabzon bizim arkamızda dimdik dursun. Bu ülkenin başaramayacağı hiçbir şey olmaz" sözlerini sarf ettiği sırada bir vatandaş, "Ekmek 8 lira, unun çuvalı 500 lira oldu. Nasıl olacak bu?" diye bağırarak tepki gösterdi.
Tepkiyi hızla geçiştirmek isteyen Bakan Varank, "Evet, evet. Değerli kardeşlerim. Sıkıntılarımızın olduğunun farkındayız" dedi. Bu sırada bazı kişilerin tepki gösteren o vatandaşa müdahale etmesi üzerine Varank onlara, "Elleme, elleme tamam. Kalsın orada. Kalsın, kalsın" sözleri ile seslendi.
Bu yaşanan olayda dikkatimi çeken iki nokta var.
Birincisi; vatandaşlara en fazla Bakan Varank kadar, o da en tepen gelen baskıyla ve zar zor yaklaşmaya cesaret eden AKP'li siyasiler, partilerine en yüksek oy çıkan şehirlerde dahi vatandaşlar arasında tebdili kıyafet 'acil müdahale' ekipleri bulunduruyorlar.
Eğer böyle olmasaydı Bakan Varank, 'elleme elleme kalsın' diye seslenmesi gerekmezdi.
Üstelik herkes Trabzon'daki bu vatandaş kadar şanslı da değil. Eğer demokratik ve seviyeli tepkisini Bakan'a duyuramamış olsaydı bu vatandaşın kim bilir başına neler gelirdi.
Kamera ve mikrofonlar kaydetmiyor olsaydı, bu vatandaşa 'elleyenlere' engel olacak kimse de olmazdı.
Dikkatimi çeken ikinci nokta ise Trabzon'da Bakan Varank'ın başına geldiği gibi hakaret etmeden yalnızca sıkıntılarını ifade eden vatandaşlara dahi müdahale edilebiliyor olmasıdır ve bu durum hükümetteki eleştirilere tahammülsüzlüğün ne noktalara eriştiğini gözler önüne seriyor.
Hakaret ya da şiddet gibi kabul edilemez tepkilerde bulunanlara ölçülü bir şekilde müdahalede bulunulmasını anlamak mümkün. Ancak Trabzon'da hakaret de yok şiddet de… O zaman hemen müdahaleye yeltenmek niye?
Anlaşılan hükümetteki siyasiler diyalog değil, monolog istiyorlar. Onlar konuşacak vatandaşlar ise alkışlayacak ve seslerini çıkarmadan seçimlerde de oylarını onlara verecek.
En ufak bir eleştiri ya da şikâyet hükümet cephesinden orantısız bir karşılık bulabiliyor.
Bu agresiflik zaten çöküş dönemini yaşayan AKP'de çöküşü batışa dönüştürmekten ve daha da hızlandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Belki AKP'li bazı yetkililer de bunun farkında. Ancak 20 yıldır fildişi kulelerde ülkeyi yönettikten sonra şimdi o kulelerden inip halkı ikna etmek AKP için çok zor, belki de imkânsız…
Bu şartlar muhalefete kolay kolay ele geçmeyecek bir ortam sağlıyor.
Halk nezdinde itibarını bütünüyle kaybetmiş bir hükümetin yeniden iktidarı ele geçirebilmesi ancak muhalefet partilerinin seçmenleri büyük bir hayal kırıklığına uğratmasıyla mümkün olabileceğini yakın tarihte yaşanmış örnekleriyle biliyoruz.
Türkiye'nin kara günleri geride bırakıp, yeni bir sayfa açabilmesi için muhalefete bu manada büyük görev düşüyor.
İnşallah yaklaşan seçimlerde birlik ve beraberlik içerisinde, vatan ve millet sevdalısı her kesimi kucaklayarak milletimize umut olabilecek bir anlayışla muhalefet seçmenin karşısına çıkabilir ve 20 yıllık kayıp yıllar inşallah son bulur…
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023