Ya MEM, ya elem!
Avrupa Birliği’nde ekonomik durgunluk yüzünden işsizlik rekor düzeye çıktı. Koskoca bir kıtada ekonomisi sağlıklı büyüyen tek ülke bulunmuyor. Avrupalı iktisatçılar da 4 yıldır devam eden krize çare üretemiyor. Çare ise Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekono
10.04.2013 00:00:00
HABER - ANALİZ
Gırtlağına kadar borç, moral bozucu durgunluk ve yüksek işsizlik... Günümüzde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin içinde bulunduğu bu kombinasyon akla önce Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi ülkeleri getiriyor. Oysa 1930’lu yılların başlarında Almanya da aynı durumdaydı. Zamanın Reich Şansölyesi Heinrich Brüning sıkı tasarruf politikasıyla devlet maliyesini düzeltmeyi denemiş ama bu politika kitlesel işsizliğe ve muazzam enflasyona yol açmıştı. Ekonomik çöküntü Weimar Cumhuriyeti’nin sonunu getirmiş ve Adolf Hitler iktidarı ele geçirmişti.
IMF ve bankalar köşeye sıkıştırıyor
Portekiz, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, borç para veren bankaların baskısıyla ücretleri düşürüp vergilere zam yaptıkları için durgunluk, işsizlik ve daha fazla borç kapanına girdi. Analistler, durumun kötüleşmesinde tasarruf politikasının da payı olduğunu ve Yunanistan’a ekonomik şok terapisi uygulanmasının aksi sonuç verdiğini söylüyor. İtalyan seçmen sandık başında şok terapisini reddetti. Gözlemciler İspanya’da da benzeri bir siyasi kazanın meydana gelmesinin an meselesi olduğu kanaatinde. Yukarıda zikredilen Güney Avrupa ülkelerinin başlıca sorunu ise talep yetersizliği olarak öne çıkıyor. Yüksek işsizlik talep yetersizliğini körüklüyor. Bu durum gelir adaletsizliğini körüklüyor. Merkez bankalarının para basamaması yani hükümetlerinin senyoraj hakkını kullanamaması çaresizliği şiddetlendiriyor.
Çözümleri var
Avrupa Birliği ülkelerinin içinde bulunduğu işsizlik, gelir adaletsizliği ve büyüme sorunlarının çaresi ise Prof. Dr. Haydar Baş’ın sistemleştirdiği Milli Ekonomi Modeli’nde (MEM) yer alıyor. MEM, benzer sorunlarla geçmişte karşı karşıya bulunan başta Rusya olmak üzere çok sayıda ülkenin iktisadi sorunlarına çare oldu. Tüketim eksenli tek analiz modeli olan Milli Ekonomi Modeli kitabının ilk sayfalarında “gelir dağılımında denge, sürekli büyümenin yakalanması, tam istihdamın sürekli sağlanması”nın nasıl mümkün olduğu detaylarıyla anlatılıyor.
Gırtlağına kadar borç, moral bozucu durgunluk ve yüksek işsizlik... Günümüzde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin içinde bulunduğu bu kombinasyon akla önce Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi ülkeleri getiriyor. Oysa 1930’lu yılların başlarında Almanya da aynı durumdaydı. Zamanın Reich Şansölyesi Heinrich Brüning sıkı tasarruf politikasıyla devlet maliyesini düzeltmeyi denemiş ama bu politika kitlesel işsizliğe ve muazzam enflasyona yol açmıştı. Ekonomik çöküntü Weimar Cumhuriyeti’nin sonunu getirmiş ve Adolf Hitler iktidarı ele geçirmişti.
IMF ve bankalar köşeye sıkıştırıyor
Portekiz, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, borç para veren bankaların baskısıyla ücretleri düşürüp vergilere zam yaptıkları için durgunluk, işsizlik ve daha fazla borç kapanına girdi. Analistler, durumun kötüleşmesinde tasarruf politikasının da payı olduğunu ve Yunanistan’a ekonomik şok terapisi uygulanmasının aksi sonuç verdiğini söylüyor. İtalyan seçmen sandık başında şok terapisini reddetti. Gözlemciler İspanya’da da benzeri bir siyasi kazanın meydana gelmesinin an meselesi olduğu kanaatinde. Yukarıda zikredilen Güney Avrupa ülkelerinin başlıca sorunu ise talep yetersizliği olarak öne çıkıyor. Yüksek işsizlik talep yetersizliğini körüklüyor. Bu durum gelir adaletsizliğini körüklüyor. Merkez bankalarının para basamaması yani hükümetlerinin senyoraj hakkını kullanamaması çaresizliği şiddetlendiriyor.
Çözümleri var
Avrupa Birliği ülkelerinin içinde bulunduğu işsizlik, gelir adaletsizliği ve büyüme sorunlarının çaresi ise Prof. Dr. Haydar Baş’ın sistemleştirdiği Milli Ekonomi Modeli’nde (MEM) yer alıyor. MEM, benzer sorunlarla geçmişte karşı karşıya bulunan başta Rusya olmak üzere çok sayıda ülkenin iktisadi sorunlarına çare oldu. Tüketim eksenli tek analiz modeli olan Milli Ekonomi Modeli kitabının ilk sayfalarında “gelir dağılımında denge, sürekli büyümenin yakalanması, tam istihdamın sürekli sağlanması”nın nasıl mümkün olduğu detaylarıyla anlatılıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.