Dünyanın kısa süreli ve fâni olduğunu anlatmak için dünya, halk arasında "yalan dünya" diye anılıyor.
İnsan, ebedi olan ahiret hayatının sermayesini bu dünyada kazanır. İman, doğruluk, samimiyet ve salih amel en büyük sermayedir.
Emanet ve emin kişi olmak Peygamberliğin şartı, Mü'min olmanın da temel vasfıdır.
Yalan dünyada yalana tevessül ederek kendini yahut herhangi bir mü'mini aldatmak, en büyük aldanıştır.
Yalan, maddi-manevi bir dünyalık elde etmek yahut elindeki maddi-manevi vaziyetini kaybetmemek için hakkı inkar etmek, hakkı gizlemek, yanlış ve batılı öne çıkartıp doğru diye ikame etmektir.
İman nasıl kalbin fiili ise, yalan da kalbin fiilidir. İmanın olduğu yerde yalan, yalanın olduğu yerde iman olamaz.
Hz. Peygamber "Yalan ile iman bir arada durmaz" buyurur
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/5, 2393; II/349, 8577).
Hz. Peygamber, yalanı, Allah'ı ve ahiret gününü inkar etmek ve mü'mine ihanet etmek olarak değerlendirerek şöyle buyurmuştur:
"Yalan konuşan kişi, Allah'a ve ahiret gününe inanmamıştır"(Ali el-Muttaki, Kenzu'l-Ummal, III/874, 8993).
"Sana güvenen bir mü'min kardeşine yalan söylemen en büyük ihanettir"
(Ebu Davud, Edeb 71, 4971).
Yüce Allah, yalan söylemeyi putlara tapmakla birlikte zikrederek "Bu ikisinden sakının" buyururken; Hz. Peygamber, "Büyük günahların en büyüğü, Allah'a ortak koşmak, ana-babaya isyan etmek ve bir de yalan konuşmaktır" ikazını yapar (Hac Suresi, 22/30 ; Buhârî, Sahih, Şehâdât 10; Müslim, Sahih, İman 38).
Hz. Peygamber, "İyi dinleyin bir de yalan söylemek ve yalan şahitlik yapmaktır" diye o kadar tekrarlamış ki, mecliste bulunan sahabeden biri, sanki Resulullah (s.a.a) hiç susmayacak zannetmiş
(Buhari, Edeb 6, 5976).
Mü'minin eksiği, yanlışı, hatası, nisyanı ve isyanı olur; fakat mü'minde asla yalan olmaz.
Bir gün Hz. Ebu'd-Derda ile Rasûlullah (s.a.a.) arasında şu konuşma geçer:
Ebu'd-Derda (r.a.), YâRasûlallah! Mü'min hırsızlık yapar mı? diyeb sorar.
Rasûlullah (s.a.v.), evet, hata eder yapar.
Ebu'd-Derda (r.a.), mü'min zina eder mi, der.
Hz. Peygamber, Ebu'd-Derda hoşlanmazsa da 'Evet!' buyurur.
Ebu'd-Derda (r.a.), mümin yalan söyler mi? dediğinde; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Mü'min asla yalan söylemez. Yalanı ancak iman etmeyen kimse konuşur"
(Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, H. No: 8994).
"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kimsekatıksız münafıkolur: Konuştuğunda yalan söyler,söz verdiğinde durmaz, va'dettiğinde döner, bir davalaşma olduğunda haktan ayrılır"
(Müslim, Sahih, İman, 25).
İmam Cafer es-Sadık, "Üç sıfat kimde olursa, oruç tutan, namaz kılan biri olsa dahi münafıktır: Yalan konuşan, sözünde durmayan, emanete hıyanet eden" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer, s. 593).
Yalan, haramların, gıybet,iftira ve kul haklarının temelidir.
İmam Muhammed Bakır, "Yüce Allah, yalanı, tüm şerlerin ve kötülüklerin kilidi kıldı" der
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bakır, s.93).
Yalanın olduğu yerde,ibadette ve ticarette - ki o yalanı konuşan kişi sahabe de olsa- vallahi bereket olmaz; olsa olsa ihtilaf, iflas ve kargaşa olur. Yüce Allah'ın ve Hz. Peygamber'in ikazları böyledir:
"Şüphesiz Allah, işi hep aşırı olan yalancıyı asla hidâyete erdirmez" (Mü'min suresi, 28).
"Yalanın olduğu ticarette bereket olmaz"
(Buhari, Buyu, 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû, 11, 47; Nesai, Buyu' 4, 4462).
"Kim ki, yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayıbırakmazsa, Allah Teâlâ'nın, o kimsenin güya yemesini-içmesini terk ederek oruç tutmasına ihtiyacı yoktur"(Buhârî, Sahih, Savm 68).
Yüce Allah, Peygamber'in Temim oğullarına elçi olarak gönderdiği halde yalan konuşan ve yalan haber getiren Velid b. Ukbe'yi Kur'an-ı Kerim'inde "fasıklıkla" tescilledi. Bu vaziyete ve Hz. Ali'nin ikazlarına rağmen; Hz. Osman'ın hilafetinde Velid'inKüfe'ye vali yapılması, İslam'da büyük fitne ve katliamların yaşanmasının başlangıcı oldu (Hucûrat Suresi, 6; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, Beyrut-2010, 6/91-92; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer, s. 853; İmam Ali, s. 648).
İmam Muhammed Bâkır, Ali b. Hüseyin'in (a.s.)şöyle buyurduğunu nakleder: "Yalancılarla arkadaş olmaktan sakın. Şüphesiz ki, yalancıkimse bir serap gibidir. Sana uzağı yakın gösterir, yakını da uzak gösterir"
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bakır, s. 623).
Yalan dünya, hiçbir şekilde asla yalana tevessül edilmeyecek kadar yalan bir dünyadır. Doğruluk, dünyada iman vasfı ve ahirette en büyük sermayedir.
İnsan, ebedi olan ahiret hayatının sermayesini bu dünyada kazanır. İman, doğruluk, samimiyet ve salih amel en büyük sermayedir.
Emanet ve emin kişi olmak Peygamberliğin şartı, Mü'min olmanın da temel vasfıdır.
Yalan dünyada yalana tevessül ederek kendini yahut herhangi bir mü'mini aldatmak, en büyük aldanıştır.
Yalan, maddi-manevi bir dünyalık elde etmek yahut elindeki maddi-manevi vaziyetini kaybetmemek için hakkı inkar etmek, hakkı gizlemek, yanlış ve batılı öne çıkartıp doğru diye ikame etmektir.
İman nasıl kalbin fiili ise, yalan da kalbin fiilidir. İmanın olduğu yerde yalan, yalanın olduğu yerde iman olamaz.
Hz. Peygamber "Yalan ile iman bir arada durmaz" buyurur
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/5, 2393; II/349, 8577).
Hz. Peygamber, yalanı, Allah'ı ve ahiret gününü inkar etmek ve mü'mine ihanet etmek olarak değerlendirerek şöyle buyurmuştur:
"Yalan konuşan kişi, Allah'a ve ahiret gününe inanmamıştır"(Ali el-Muttaki, Kenzu'l-Ummal, III/874, 8993).
"Sana güvenen bir mü'min kardeşine yalan söylemen en büyük ihanettir"
(Ebu Davud, Edeb 71, 4971).
Yüce Allah, yalan söylemeyi putlara tapmakla birlikte zikrederek "Bu ikisinden sakının" buyururken; Hz. Peygamber, "Büyük günahların en büyüğü, Allah'a ortak koşmak, ana-babaya isyan etmek ve bir de yalan konuşmaktır" ikazını yapar (Hac Suresi, 22/30 ; Buhârî, Sahih, Şehâdât 10; Müslim, Sahih, İman 38).
Hz. Peygamber, "İyi dinleyin bir de yalan söylemek ve yalan şahitlik yapmaktır" diye o kadar tekrarlamış ki, mecliste bulunan sahabeden biri, sanki Resulullah (s.a.a) hiç susmayacak zannetmiş
(Buhari, Edeb 6, 5976).
Mü'minin eksiği, yanlışı, hatası, nisyanı ve isyanı olur; fakat mü'minde asla yalan olmaz.
Bir gün Hz. Ebu'd-Derda ile Rasûlullah (s.a.a.) arasında şu konuşma geçer:
Ebu'd-Derda (r.a.), YâRasûlallah! Mü'min hırsızlık yapar mı? diyeb sorar.
Rasûlullah (s.a.v.), evet, hata eder yapar.
Ebu'd-Derda (r.a.), mü'min zina eder mi, der.
Hz. Peygamber, Ebu'd-Derda hoşlanmazsa da 'Evet!' buyurur.
Ebu'd-Derda (r.a.), mümin yalan söyler mi? dediğinde; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Mü'min asla yalan söylemez. Yalanı ancak iman etmeyen kimse konuşur"
(Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, H. No: 8994).
"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kimsekatıksız münafıkolur: Konuştuğunda yalan söyler,söz verdiğinde durmaz, va'dettiğinde döner, bir davalaşma olduğunda haktan ayrılır"
(Müslim, Sahih, İman, 25).
İmam Cafer es-Sadık, "Üç sıfat kimde olursa, oruç tutan, namaz kılan biri olsa dahi münafıktır: Yalan konuşan, sözünde durmayan, emanete hıyanet eden" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer, s. 593).
Yalan, haramların, gıybet,iftira ve kul haklarının temelidir.
İmam Muhammed Bakır, "Yüce Allah, yalanı, tüm şerlerin ve kötülüklerin kilidi kıldı" der
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bakır, s.93).
Yalanın olduğu yerde,ibadette ve ticarette - ki o yalanı konuşan kişi sahabe de olsa- vallahi bereket olmaz; olsa olsa ihtilaf, iflas ve kargaşa olur. Yüce Allah'ın ve Hz. Peygamber'in ikazları böyledir:
"Şüphesiz Allah, işi hep aşırı olan yalancıyı asla hidâyete erdirmez" (Mü'min suresi, 28).
"Yalanın olduğu ticarette bereket olmaz"
(Buhari, Buyu, 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû, 11, 47; Nesai, Buyu' 4, 4462).
"Kim ki, yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayıbırakmazsa, Allah Teâlâ'nın, o kimsenin güya yemesini-içmesini terk ederek oruç tutmasına ihtiyacı yoktur"(Buhârî, Sahih, Savm 68).
Yüce Allah, Peygamber'in Temim oğullarına elçi olarak gönderdiği halde yalan konuşan ve yalan haber getiren Velid b. Ukbe'yi Kur'an-ı Kerim'inde "fasıklıkla" tescilledi. Bu vaziyete ve Hz. Ali'nin ikazlarına rağmen; Hz. Osman'ın hilafetinde Velid'inKüfe'ye vali yapılması, İslam'da büyük fitne ve katliamların yaşanmasının başlangıcı oldu (Hucûrat Suresi, 6; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, Beyrut-2010, 6/91-92; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer, s. 853; İmam Ali, s. 648).
İmam Muhammed Bâkır, Ali b. Hüseyin'in (a.s.)şöyle buyurduğunu nakleder: "Yalancılarla arkadaş olmaktan sakın. Şüphesiz ki, yalancıkimse bir serap gibidir. Sana uzağı yakın gösterir, yakını da uzak gösterir"
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bakır, s. 623).
Yalan dünya, hiçbir şekilde asla yalana tevessül edilmeyecek kadar yalan bir dünyadır. Doğruluk, dünyada iman vasfı ve ahirette en büyük sermayedir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019