İnsanız, beşeriz, hatadan hali değiliz elbette.
Yanılmak, yanlış yapmak, hata etmek beşer olarak yakamızı asla bırakmayan, yanımızdan ayrılmayan beşeri özelliklerimiz.
Bütün bunlarla beraber, Yüce Yaratıcımız bize bir hedef gösteriyor ki biz de onun yakasını bırakmamalı, dört elle sarılmalıyız, o da "yanlışta ısrar etmemek."
İster dikkatlerimizi toplayarak farkına varalım, ister bir dostumuzun, kardeşimizin uyarısı sonucu farkına varalım, derhal yanlıştan dönmek ve istiğfara sarılmak ilk işimiz olmalı.
"Onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine haksızlık ettikleri zaman Allah'ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar. Zaten günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Bunlar yaptıkları fenalık üzerinde bile bile ısrar etmezler." (Âl-i İmran: 135).
Önceki ayetlerde takva sahiplerinin, yani Allah'ın koymuş olduğu helal-haram sınırlarını ihlal etmemek için azami gayret gösteren müttaki kulların vasıfları sıralanırken "fenalıklar üzerinde bile bile ısrar etmezler" özelliği de nihai hedef olarak işaret edilmektedir.
"Rabbinizin affına mazhar olmak ve sakınanlar için hazırlanan gökler ve yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarışınız."
"Onlar ki hem bolluk, hem de darlık zamanında Allah için harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler. Çünkü Allah iyilik yapanları sever." (Âl-i İmran: 133-134).
İnsanlık tarihi kadar eski bir tecrübenin sonucu bize, yanlışta ısrar edenlerin sürekli kaybettiklerini haykırıyor.
Elbette bir insanın hatadan dönüşü ile bir kitlenin, bir devletin hatadan dönüşü bir olmaz, kitlelerin ve devletlerin hatadan dönüşleri uzun zaman alır ama bu dönüş yıllara yayılmamalı ve milleti onulmaz zararlara uğratmamalıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kılavuzluğunda Meltem Yayın gurubu olarak yıllardır mevcut iktidar kadrosunu kardeşçe, dostça uyarıyoruz; "yapmayın, etmeyin, yanlış yola gitmeyin, milleti de devleti de uçuruma doğru götürmeyin."
Son zamanlarda, yıllardır uyardığımız bazı hatalardan dönüş işaretleri alıyoruz, güzel, sevindirici ama bu hatadan dönüşler on beş yıla yayılmamalıydı ve nesiller heba edilmemeliydi.
En son örnek ise Sayın Haydar Baş'ın yıllardır söylediği "Sınavsız Üniversite" projesini sayın iktidarı gündemine almış olması.
"Yanlışta ısrar hepten zarar" esasında birleşerek hem devlet olarak hem de millet olarak derhal yanlışlardan dönmeliyiz.
Yanlışların açtıkları yaraların tamiri daha yıllar alacak çünkü.
Yanılmak, yanlış yapmak, hata etmek beşer olarak yakamızı asla bırakmayan, yanımızdan ayrılmayan beşeri özelliklerimiz.
Bütün bunlarla beraber, Yüce Yaratıcımız bize bir hedef gösteriyor ki biz de onun yakasını bırakmamalı, dört elle sarılmalıyız, o da "yanlışta ısrar etmemek."
İster dikkatlerimizi toplayarak farkına varalım, ister bir dostumuzun, kardeşimizin uyarısı sonucu farkına varalım, derhal yanlıştan dönmek ve istiğfara sarılmak ilk işimiz olmalı.
"Onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine haksızlık ettikleri zaman Allah'ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar. Zaten günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Bunlar yaptıkları fenalık üzerinde bile bile ısrar etmezler." (Âl-i İmran: 135).
Önceki ayetlerde takva sahiplerinin, yani Allah'ın koymuş olduğu helal-haram sınırlarını ihlal etmemek için azami gayret gösteren müttaki kulların vasıfları sıralanırken "fenalıklar üzerinde bile bile ısrar etmezler" özelliği de nihai hedef olarak işaret edilmektedir.
"Rabbinizin affına mazhar olmak ve sakınanlar için hazırlanan gökler ve yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarışınız."
"Onlar ki hem bolluk, hem de darlık zamanında Allah için harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler. Çünkü Allah iyilik yapanları sever." (Âl-i İmran: 133-134).
İnsanlık tarihi kadar eski bir tecrübenin sonucu bize, yanlışta ısrar edenlerin sürekli kaybettiklerini haykırıyor.
Elbette bir insanın hatadan dönüşü ile bir kitlenin, bir devletin hatadan dönüşü bir olmaz, kitlelerin ve devletlerin hatadan dönüşleri uzun zaman alır ama bu dönüş yıllara yayılmamalı ve milleti onulmaz zararlara uğratmamalıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kılavuzluğunda Meltem Yayın gurubu olarak yıllardır mevcut iktidar kadrosunu kardeşçe, dostça uyarıyoruz; "yapmayın, etmeyin, yanlış yola gitmeyin, milleti de devleti de uçuruma doğru götürmeyin."
Son zamanlarda, yıllardır uyardığımız bazı hatalardan dönüş işaretleri alıyoruz, güzel, sevindirici ama bu hatadan dönüşler on beş yıla yayılmamalıydı ve nesiller heba edilmemeliydi.
En son örnek ise Sayın Haydar Baş'ın yıllardır söylediği "Sınavsız Üniversite" projesini sayın iktidarı gündemine almış olması.
"Yanlışta ısrar hepten zarar" esasında birleşerek hem devlet olarak hem de millet olarak derhal yanlışlardan dönmeliyiz.
Yanlışların açtıkları yaraların tamiri daha yıllar alacak çünkü.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024