Mevcut iktidarın en bariz özelliğini bir cümle ile anlat deseniz, benim cümlem; 'ısrarla yanlışlar yapması ve yanlışta ısrar etmesi' şeklinde olur.
Koskoca bir on sekiz yıl boyunca bizzat tecrübe ile yanlışlıkları ve zararları ortaya çıkmış olan nice uygulamaların hala devam ediyor olması da bu tespitin doğru olduğunu göstermektedir.
Yanlışta ısrar, adeta mevcut iktidarın ayrılmaz tarzı, tavrı ve en belirgin vasfı durumunda.
İktidarın yanlış icraatlarından, zararlı adımlarından, ucube uygulamalarından ötürü ortaya çıkmış olan zararların telafisi çoğu zaman mümkün olmuyor ama hiç olmazsa fark edildiği andan itibaren geri dönülse zararın ve kaybın katmerleşmesi önlenmiş olacak.
Atılan yanlış bir adım, yanlış bir imza yıllar içinde zararın ve kaybın kartopu gibi büyümesine sebep oluyor ve sonra da işler, içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Uyarıları dikkate almayan, eleştirilere kapıları kapatan ve 'her şeyin en doğrusunu ben bilirim' tavrını sürdüren iktidar kadroları, yıldan yıla ve her alanda hem devletin hem de milletin kayıplarını ve zararlarını artırmaktadırlar.
Sayın Cumhurbaşkanının; "İstanbul'a ihanet ettik ve etmeye de devam ediyoruz" itirafının üzerinden kaç yıl geçti?
İstanbul'a ihanetten geri adım atıldı mı, değişen bir şey var mı?
Zaten cümlenin devamı; "…etmeye de devam ediyoruz" şeklinde olduğuna göre her halde Cumhurbaşkanının sözü yere düşmesin diye ihanet devam ediyor.
Bu saatten sonra, yıllardır devam eden ihanetten ötürü ortaya çıkan zararın, kaybın, ucube ve ayıbın telafisi mümkün mü?
Hiç olmazsa fark edildiği günden, itiraf edildiği andan itibaren söz konusu ihanetlere bir son verecek adımlar atılsaydı keşke.
Yine Sayın Cumhurbaşkanının bizzat itirafları ile eğitimde, kültürde ve sanatta başarılı olunamadığı ortada.
Mesela eğitimde, koskoca on sekiz yılda kaç nesil, kaç kuşak bu başarısız, bu deneme yanılma yöntemi ile ilerleyen uygulamalı eğitim çarkından geçti ve adeta nesiller harcandı, kuşaklar öğütüldü.
Bir ülkenin geleceği demek olan yetişmekte olan nesillerin uğradıkları zararları, uğradıkları kayıpları kim nasıl telafi edecek, zararları kim nasıl karşılayacak?
İktidar kadrolarının verdikleri resimler, sergiledikleri görüntüler, israftan da öte lüks harcamaları, 'bir eli yağda bir eli balda' fotoğrafları, yönettikleri halkın perişan haliyle taban tabana zıt. Muhalefette olsun olmasın, aklı başında, insaf ve iz'an ehli her insanın baştan beri eleştirdiği bu manzara asla değişmedi ve yıllar içinde artarak devam etti, yönetenlerle yönetilenlerin arasındaki uçurum daha da derinleşti.
Yanlışta ısrarın en net fotoğraflarından biri de budur.
Ülkenin koca koca yıllarını boşa harcamışsın, kaynaklarını adeta kurutmuşsun, uyarılara kulak vermeyerek tedbir almamışsın ve dört bir yandan sefalet görüntülerinin oluşmasına sebebiyet vermişsin, bütün bunlar yetmezmiş gibi kendi lüks ve israfı da aşan harcamalarından da vaz geçmiyorsun.
Yanlışta ısrarın bu boyutuna her halde lügatlerden yeni bir isim bulmak gerekiyor.
Bizden hatırlatması, belki fayda verir:
"O muttakiler ki çirkin bir iş yaptıklarında veya kendi nefislerine zulmettiklerinde, peşinden hemen Allah'ı anar, günahlarının affedilmesini dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Bir de onlar, bile bile işledikleri günahlarda ısrar etmez, o günahları sürdürmezler." (Al-i İmran: 135).
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025