Yargıtay'dan emsal karar
Dini nikah kıydığı kadına evini veren ve bir gün sonra terk edilen adam mahkemeye başvurdu, Yargıtay da 'aldatmanın şartları oluşmuştur' diyerek davalıyı haklı buldu
23.06.2023 17:00:00
İHA
İHA
Yargıtay evlilik vaadiyle dolandırılanları ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Dini nikah kıydığı kadının üzerine evini devreden adam, bir gün sonra terk edilince soluğu mahkemede aldı. Yargıtay da mağdur adamı haklı buldu. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, "Birlikte yaşanılacağı düşünülerek taşınmaz temlik edilip; bir gün sonrasında davalı evi terk ettiği için aldatmanın koşulları oluşmuştur" dedi.
İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, davacı, tekrar evlilik yapmak amacıyla davalı ile tanıştırıldıklarını, tanıştıktan beş gün sonra yapılan görüşmeler ve tanışmalar, ziyaretler sonucunda davalı tarafın kendisinden evlilik yapmak için bir ev istediğini, aracıların da davalı ve ailesine karşı güven telkin etmesi karşısında bir tane daireyi davalıya devrettiğini, davalı ile dini nikah kıymalarının ertesi günü ifadesi alınmak üzere karakoldan çağrıldığını, davalının kendisine tecavüz ettiği iddiası ile şikayetçi olduğunu öğrendiğini, davalı tarafından kandırdığını ve tapunun kendisine devrinden sonra böyle bir iftira ile dolandırıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istedi.
İlk Derece Mahkemesi, evlenme önerisinin davacıdan geldiğini, bunu sağlayabilmek için davacının bir takım vaadlerde bulunduğunu ve neticede davaya konu evin devredildiği, aldatma unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi. "Dosya içeriğinden ve dinlenen tanık beyanlarından, tarafların 09.05.2020 tarihinde tanıştıkları, davacının, davalı ile uzun süre birlikte yaşayacağını düşünerek çekişmeye konu meskenini 13.05.2020 tarihinde davalıya temlik ettiği, davalının taşınmazın mülkiyetini devraldıktan bir gün sonra evi terk ettiği, bu suretle davacının iradesinin fesada uğratıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir."
İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, davacı, tekrar evlilik yapmak amacıyla davalı ile tanıştırıldıklarını, tanıştıktan beş gün sonra yapılan görüşmeler ve tanışmalar, ziyaretler sonucunda davalı tarafın kendisinden evlilik yapmak için bir ev istediğini, aracıların da davalı ve ailesine karşı güven telkin etmesi karşısında bir tane daireyi davalıya devrettiğini, davalı ile dini nikah kıymalarının ertesi günü ifadesi alınmak üzere karakoldan çağrıldığını, davalının kendisine tecavüz ettiği iddiası ile şikayetçi olduğunu öğrendiğini, davalı tarafından kandırdığını ve tapunun kendisine devrinden sonra böyle bir iftira ile dolandırıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istedi.
İlk Derece Mahkemesi, evlenme önerisinin davacıdan geldiğini, bunu sağlayabilmek için davacının bir takım vaadlerde bulunduğunu ve neticede davaya konu evin devredildiği, aldatma unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi. "Dosya içeriğinden ve dinlenen tanık beyanlarından, tarafların 09.05.2020 tarihinde tanıştıkları, davacının, davalı ile uzun süre birlikte yaşayacağını düşünerek çekişmeye konu meskenini 13.05.2020 tarihinde davalıya temlik ettiği, davalının taşınmazın mülkiyetini devraldıktan bir gün sonra evi terk ettiği, bu suretle davacının iradesinin fesada uğratıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir."