Adı üstünde "hayat kitabı" Kur'an'ın uyarılarını hayat devam ederken işitirsek, dikkate alırsak hayat kalitemiz artacaktır ve huzura kavuşmamız kolaylaşacaktır.
Yasin suresinin 70. ayetinden öğreniyoruz ki bu kitap hayatta olanlar uyarılsınlar diye inzal olunmuştur.
Hayat devam ederken sürekli okunursa, mesajları anlaşılırsa, anlatılan olaylardan, anlatılan misallerden ibretler alınacak, öncekilerin hataları tekrarlanmayacak ve daha az hata ile hayata devam edilecektir.
Hayat kitabının sayfalarını çevirirken göreceğiz ki; günahları sebebi ile başlarına taş yağan milletler olmuş, depremlerle yerin dibine batırılan kavimler varmış, korkunç sayha ile hurma kütüğüne dönüşen nesiller gelmiş geçmiş bu dünyadan.
Hepsinin ortak noktası işledikleri günahlarda ısrar etmeleri ve adeta yaratıcıya meydan okumaları olmuş.
"Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmezler mi? Size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız toplumları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık." (En'am: 6).
Hayat kitabında bu tabloları izlerken kendi kendimizi sorgulamaya başlıyoruz ve hangi cesaretle ısrarla şu günahları işleyen bir toplum haline geldik diye soruyoruz?
Herkes aynı günahı işlemeye başlayınca, günahta şirketleşme olunca artık insanlar bir birini uyarma melekesini de kaybediyor ve ne yazık ki nice "münkerler" "maruf" sayılmaya başlıyor.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, okumuş-okumamış-köylü-şehirli, yöneten-yönetilen hemen her kes dönüp kendine ve bir birine sormalıdır; biz neyimize güveniyoruz, ne gücümüz var ki günah işlemekte sınır tanımaz bir toplum haline geldik?
Bizi ikaz eden Kur'an ayetlerini ne zaman dikkatle okuyup payımıza düşeni alacağız ve hayatımıza bir çekidüzen vereceğiz?
"Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik.
Azabımızı hissettiklerinde, oralardan kaçmaya başladılar.
Kaçmayınız! İçinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönünüz! Çünkü size sorular sorulacak.
'Vay başımıza gelenlere!' dediler. 'Gerçekten biz zâlim insanlarmışız.'
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti." (Enbiya: 11-15).
"Göktekinin sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman yer şiddetle sarsılır.
Yoksa, göktekinin başınıza taş yağdırmasından emin mi oldunuz? İşte bu uyarılarımın ne olduğunu yakında anlayacaksınız." (Mülk: 16-17).
"Her kişinin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü ki kendisiyle o kötülük arasında uzun bir mesafe olmasını diler, hazır bulacağı günü bir düşünün. Kullarına karşı şefkatli olan Allah size kendinden korkmanızı emreder." (Âl-i İmran: 30).
Yasin suresinin 70. ayetinden öğreniyoruz ki bu kitap hayatta olanlar uyarılsınlar diye inzal olunmuştur.
Hayat devam ederken sürekli okunursa, mesajları anlaşılırsa, anlatılan olaylardan, anlatılan misallerden ibretler alınacak, öncekilerin hataları tekrarlanmayacak ve daha az hata ile hayata devam edilecektir.
Hayat kitabının sayfalarını çevirirken göreceğiz ki; günahları sebebi ile başlarına taş yağan milletler olmuş, depremlerle yerin dibine batırılan kavimler varmış, korkunç sayha ile hurma kütüğüne dönüşen nesiller gelmiş geçmiş bu dünyadan.
Hepsinin ortak noktası işledikleri günahlarda ısrar etmeleri ve adeta yaratıcıya meydan okumaları olmuş.
"Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmezler mi? Size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız toplumları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık." (En'am: 6).
Hayat kitabında bu tabloları izlerken kendi kendimizi sorgulamaya başlıyoruz ve hangi cesaretle ısrarla şu günahları işleyen bir toplum haline geldik diye soruyoruz?
Herkes aynı günahı işlemeye başlayınca, günahta şirketleşme olunca artık insanlar bir birini uyarma melekesini de kaybediyor ve ne yazık ki nice "münkerler" "maruf" sayılmaya başlıyor.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, okumuş-okumamış-köylü-şehirli, yöneten-yönetilen hemen her kes dönüp kendine ve bir birine sormalıdır; biz neyimize güveniyoruz, ne gücümüz var ki günah işlemekte sınır tanımaz bir toplum haline geldik?
Bizi ikaz eden Kur'an ayetlerini ne zaman dikkatle okuyup payımıza düşeni alacağız ve hayatımıza bir çekidüzen vereceğiz?
"Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik.
Azabımızı hissettiklerinde, oralardan kaçmaya başladılar.
Kaçmayınız! İçinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönünüz! Çünkü size sorular sorulacak.
'Vay başımıza gelenlere!' dediler. 'Gerçekten biz zâlim insanlarmışız.'
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti." (Enbiya: 11-15).
"Göktekinin sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman yer şiddetle sarsılır.
Yoksa, göktekinin başınıza taş yağdırmasından emin mi oldunuz? İşte bu uyarılarımın ne olduğunu yakında anlayacaksınız." (Mülk: 16-17).
"Her kişinin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü ki kendisiyle o kötülük arasında uzun bir mesafe olmasını diler, hazır bulacağı günü bir düşünün. Kullarına karşı şefkatli olan Allah size kendinden korkmanızı emreder." (Âl-i İmran: 30).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Çok sert kınamışlar / 21.09.2025
- İslam dünyasının omurga ithalatına ihtiyacı var / 20.09.2025
- Sahte kâr / 19.09.2025
- İhtimalleri değil ihmalleri konuşalım / 17.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- İslam dünyasının omurga ithalatına ihtiyacı var / 20.09.2025
- Sahte kâr / 19.09.2025
- İhtimalleri değil ihmalleri konuşalım / 17.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025