‘Yeni gerilimleri tetiklemiş olabilir’
İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği "İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması" alanında söz sahibi bilim insanlarını bir araya getirdi. Depremin ve bölgenin sismolojik çerçevesini anlatan Dr. Doğan Kalafat, "İzmir Depremi yeni gerilimleri tetiklemiş olabilir" diye konuştu
15.11.2020 03:59:00





"İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması" kapsamında düzenlenen oturumlarda çok sayıda bilim insanı depremler ve yapılması gerekenler hakkında görüşlerini paylaştı. İlk oturumda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erdin Bozkurt, Prof. Dr. Bora Rojay ve Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner ile Kandilli Rasathanesi'nden Dr. Doğan Kalafat konuştu. Depremin yeryüzünün yaşadığına yönelik bir işaret olduğunu belirten uzmanlar, Anadolu coğrafyasının bugünkü şeklini almasının bölgede milyonlarca yıldır gerçekleşen depremler sonucu olduğunu hatırlattı. Coğrafyanın dünyadaki en aktif bölgelerden biri olduğuna değinilerek deprem ile yaşamanın öğrenilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Depremle yaşamayı öğrenemedik
Depremler sonucunda oluşan hasarların nedeninin yaşanan coğrafyanın iyi tanınmaması, yakın geçmişteki tarihinin ve geçirdiği evriminin iyi kavranmaması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdin Bozkurt; "Ege Bölgesi'nde 30 yıldır yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Kaz Dağları'ndan başlayıp güneyde Gökova Körfezi'ne kadar gidersek bölgenin çok sayıda diri faylar ile parçalandığını görüyoruz. Bu fayların sınırladığı tüm alanlar verimli ovalar. Aslında depremler bize bereketi getiriyor ama biz onunla yaşamasını öğrenemediğimiz için felaket olarak geri dönüşü oluyor. Jeotermal sistemler, maden oluşumları, verimli ovalar ve doğal güzellikleri ile Ege'nin kıyı şeridinin tüm zenginliklerini depremlere borçluyuz" dedi.
Yapılan jeolojik çalışmalar yeterli değil
İzmir'i oluşturan faylara bakıldığında özellikle şehri etkileyen kuzeydeki Karşıyaka-Bornova ile körfezin güney kısmını sınırlayan İzmir fayı bulunduğuna değinen Prof. Dr. Bora Rojay, bu fayların ötesinde alanı etkileyen Karaburun, Mordoğan, Seferihisar, Tuzla faylarının da İzmir de deprem üretebileceğini belirtti.
Yapılan jeolojik çalışmaların yeterli olmayacağına değinen Prof. Dr. Rojay, "Fayların yüzeyde görebildiğimiz kısmı kontrolümüzde. Fakat şehir içi alanlarda bunu göremiyoruz özellikle İzmir fayını takip edemiyoruz. Güzelbahçe, Narlıdere ve Üçkuyular'ın altından geçen bu fayın devamı şehrin içine giriyor. Bu kısım için çok ciddi çalışmalar yapılmalı, zemin tanımlanmalıdır. Bu iş yapılırken diğer yer bilimleri dallarıyla entegre edilmelidir" ifadelerini kullandı.
'İzmir Depremi yeni gerilimleri tetiklemiş olabilir'
Depremin ve bölgenin sismolojik çerçevesini anlatan Dr. Doğan Kalafat, 30 Ekim İzmir Depremi sonucu oluşan hasarı zemin üzerinden değerlendirdi. Dr. Kalafat, "Sismik dalga kaya içerisinde girdiği zaman 1-2 saniye içinde oradan çıkar. Ancak yumuşak zemine girince daha uzun sürede oradan geçer ve bu da titreşimin uzun süre etki etmesine sebep olur. Yumuşak zemine girdiği zaman üzerindeki malzemeye mutlaka zarar veriyor. Bunu bilerek bir takım inşalar yapmamız gerekiyor" dedi.
İzmir Depremi'nin bölgede yakın zamanda meydana gelen büyük depremlerle bozulmuş gerilme dengesini daha da arttıracağı ve dolayısıyla deprem üretme potansiyelini de arttığını hatırlatan Dr. Kalafat, yakın gelecekte orta büyüklükte deprem olabilme riskinin yükseldiğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Deprem uzmanı; her an hazırlıklı ve bilinçli olabilmenin bütünleşik afet yönetimi sistemi, risk yönetimi ve kriz yönetiminin topyekûn mücadelesi ile mümkün olabileceğinin altını çizdi. İHA
Depremle yaşamayı öğrenemedik
Depremler sonucunda oluşan hasarların nedeninin yaşanan coğrafyanın iyi tanınmaması, yakın geçmişteki tarihinin ve geçirdiği evriminin iyi kavranmaması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdin Bozkurt; "Ege Bölgesi'nde 30 yıldır yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Kaz Dağları'ndan başlayıp güneyde Gökova Körfezi'ne kadar gidersek bölgenin çok sayıda diri faylar ile parçalandığını görüyoruz. Bu fayların sınırladığı tüm alanlar verimli ovalar. Aslında depremler bize bereketi getiriyor ama biz onunla yaşamasını öğrenemediğimiz için felaket olarak geri dönüşü oluyor. Jeotermal sistemler, maden oluşumları, verimli ovalar ve doğal güzellikleri ile Ege'nin kıyı şeridinin tüm zenginliklerini depremlere borçluyuz" dedi.
Yapılan jeolojik çalışmalar yeterli değil
İzmir'i oluşturan faylara bakıldığında özellikle şehri etkileyen kuzeydeki Karşıyaka-Bornova ile körfezin güney kısmını sınırlayan İzmir fayı bulunduğuna değinen Prof. Dr. Bora Rojay, bu fayların ötesinde alanı etkileyen Karaburun, Mordoğan, Seferihisar, Tuzla faylarının da İzmir de deprem üretebileceğini belirtti.
Yapılan jeolojik çalışmaların yeterli olmayacağına değinen Prof. Dr. Rojay, "Fayların yüzeyde görebildiğimiz kısmı kontrolümüzde. Fakat şehir içi alanlarda bunu göremiyoruz özellikle İzmir fayını takip edemiyoruz. Güzelbahçe, Narlıdere ve Üçkuyular'ın altından geçen bu fayın devamı şehrin içine giriyor. Bu kısım için çok ciddi çalışmalar yapılmalı, zemin tanımlanmalıdır. Bu iş yapılırken diğer yer bilimleri dallarıyla entegre edilmelidir" ifadelerini kullandı.
'İzmir Depremi yeni gerilimleri tetiklemiş olabilir'
Depremin ve bölgenin sismolojik çerçevesini anlatan Dr. Doğan Kalafat, 30 Ekim İzmir Depremi sonucu oluşan hasarı zemin üzerinden değerlendirdi. Dr. Kalafat, "Sismik dalga kaya içerisinde girdiği zaman 1-2 saniye içinde oradan çıkar. Ancak yumuşak zemine girince daha uzun sürede oradan geçer ve bu da titreşimin uzun süre etki etmesine sebep olur. Yumuşak zemine girdiği zaman üzerindeki malzemeye mutlaka zarar veriyor. Bunu bilerek bir takım inşalar yapmamız gerekiyor" dedi.
İzmir Depremi'nin bölgede yakın zamanda meydana gelen büyük depremlerle bozulmuş gerilme dengesini daha da arttıracağı ve dolayısıyla deprem üretme potansiyelini de arttığını hatırlatan Dr. Kalafat, yakın gelecekte orta büyüklükte deprem olabilme riskinin yükseldiğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Deprem uzmanı; her an hazırlıklı ve bilinçli olabilmenin bütünleşik afet yönetimi sistemi, risk yönetimi ve kriz yönetiminin topyekûn mücadelesi ile mümkün olabileceğinin altını çizdi. İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.