Bugün geldiğimiz noktada son Haçlı saldırısı olan Birinci Dünya Savaşı sonrası uğradığımız işgale karşı atalarımızın yapılabilecek en büyük fedakârlık olan kanlarını ortaya koyarak verdikleri destansı Millî Mücadele sonucu kanımızla kurtarıp, irfanımızla kurduğumuz tam bağımsız, yerli, millî ve istiklâlci Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, büyük bir tehdit altındadır. Atatürk'ün ifadesiyle haricî ve dahilî bedhahlar ittifakı, beynimiz olan siyasetimizi, kan dolaşım sistemimiz olan ekonomimizi ve enerji kaynaklarımızı, sinir sistemimiz olan iletişim ve ulaşımımızı, duvarlarımız olan güvenliğimizi, kafa, ruh ve kalp selametimiz olan eğitimimizi ve kültürümüzü, yatağımız olan topraklarımızı, para toplayan ve dağıtan sigorta şirketi ve banka gibi kurumlarımızı, hayallerimiz olan geleceğimizi işgal ve istila ederek bugünümüzü ve geleceğimizi tehdit etmektedir. Türk millet varlığımızın yapı taşlarını oluşturan devletimiz, vatanımız, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, bayrağımız, ordumuz, tarihimiz, ekonomimiz, hukukumuz ortadan kalkma ya da değişim ve dönüşüme uğratılarak işlevsizleştirilme tehlikesiyle karşı karşıyadır.Bir bütün olarak devletimiz, vatanımız ve milletimiz Cumhuriyet ve Millî Mücadele öncesi döneme döndürülmüştür. Bu durum ve şartlar altında beka derdiyle dertlenen Türklerin ülkelerine siyaseten müdahil olmaları, bir vatan borcu durumundadır. Yeni ve demokratik bir Millî Mücadele şart olmuştur.Bugün bir beka sorunu ile karşı karşıyayız. Bütün Türkler tam bir kardeşlik hukuk ve ruhu ile birleşmelidir. Bunun için "Birlikte Dirlik" seferberliği başlatılmalıdır. En geniş ve kapsamlı bir katılımla bütün Türklerin millî iradesinin yansıdığı millî bir iktidar şarttır.Türk iradesini iktidara taşıyacak birikimli, donanımlı, erdemli, uzman, milletimizde karşılığı olan güvenilir kadroların iş başına getirilmesini sağlayacak en demokratik bir mekanizmayı kurmaya zemin hazırlamak, milletimizin selameti ve bekası adına Türk beylerinin üzerine bir borçtur.Demokratik ve siyasi mahiyette bir yeniden Millî Mücadele hareketi, Türk'ün kendi yurtlarında bütün değer, ilke, sembol ve kurumlarının ve bizatihi kendi varlığının tasfiye ediliş sürecini durdurup tersine çevirerek, Türk'ü kendi vatanında yeniden efendi etme mücadelesinin başlangıcıdır.Bugün her Türk, tam bir millî şuurla sorumluluk almalı, vatanına, milletine, bayrağına, diline, dinine kültürüne, sanatına, tarihine nasıl ve ne şekilde sahip çıkmak lazımsa o şekilde sahip çıkmalıdır. Yoksa millî varlığını kaybeden insanların ferdî varlığı da olmaz.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015