"Benden sonra peygamber yoktur" (Tirmizi, Sünen, Menakıb 20) buyuran Hz. Peygamberin vefatı ile peygamberlik (nübüvvet) dönemi kapanmıştır. Ancak Yüce Allah'ın emriyle bizzat Hz. Peygamber, kıyamete kadar süregidecek velayet devrini müjdelemiş ve açmıştır."Ey Rasulüm, Rabbinden sana vahy edileni ilan et; şayet bunu yapmazsan, peygamberlik vazifeni yapmamış olursun?" (Maide Suresi 67) ayetinin emri üzerine, Cenab-ı Peygamber, vefatından 5-6 ay önce Veda Haccı dönüşü Gadir-i Hum'da ümmetini toplamış; orada "Ali, benden sonra bütün mü'minlerin velisidir, benden sonraki halifemdir" (Tirmizi, Sünen, Menakıb 20; Nesaî, Hasais, h.no: 65, 86, 87; İbn Ebi Şeybe, Musannef, VI/372-373 (h.no: 32784); Ahmed, Müsned, IV/437-438) diye ilan buyurmuştur? Yüce Allah, böylece dini ikmal etmiş, nimetini tamamlanmış; mü'minler için işte bu İslam'a razı olmuştur (Maide Suresi, 3). Hz. Peygamberden sonra kıyamete kadar İslam ve Tevhid'in insanlığa arzı, velayet nurunun sahipleri olan Ehl-i Beyt yolu olmuştur, olacaktır. Yani Ehl-i Beyt'in velayeti ve imameti, Kur'an ve Sünnet ile sabit, İslam tarihi ile yaşanagelmiş ahkamdır.Bu gerçeği, 15 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatının sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, bütün açıklığıyla insanlığa ve mü'minlere duyurmuştur.Kur'an ve Sünnet ile sabit herhangi bir hüküm üzerinde, sahabe dahil hiç kimsenin ictihad etme yahut tevil üretme yetkisi yoktur. Bu batıldır... Böyle bir yetkisiz ictihad ve tevil, olsa olsa İslam'ı istikametinden saptırmak, vahiy kaynağından kopartmak olur.Yetkisiz ictihad ile Ehl-i Beyt'in velayet ve imametini perdeleme teşebbüsleri, maalesef henüz Rasulullah'ın mübarek nâşı ortada iken Sakife'de üç-beş kişi ile başlamış, Muaviye ile saltanat bulmuş, Yezid'in eliyle lanetlik mezalime dönüşmüştür? Hz. Peygamberin torunu İmam Hüseyin ve 72 Ehl-i Beyt yâranı, Müslüman olduklarını söyleyenlerin kılıçlarıyla Kerbela'da şehit edilmişlerdir. Ehl-i Beyt'e karşı saltanatla tahkim edilmiş bu Emevî din anlayışı, sonraki devirlerde İngilizler ve Haçlı dünyası ile işbirliğine girmiş, Nakşibendilik formuna bürünmüştür. Bu büyük bid'at operasyonu sürecinde, Hz. Peygamberin "Kur'an ve Ehl-i Beyt'im, sizler Havz-ı Kevser'imin başına gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar. Onlara yapışırsanız sapıtmazsınız" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/14, 17, 26, 59) diye ilan buyurduğu İslam'ın içine, Sünni şeyh, hoca, alim kisveli Haçlı elamanları ve İngiliz icazetli ajanlar yerleştirilmiştir? Nakşibendilik yolu, bu ayrık otlarının üretim yeri, bağı-bahçesi olarak tutulagelmiştir.Rasulullah'ın halifesi İmam Ali'ye sırtını dönen Sakife'den batıl yollar ve bid'at kollar türeten (Gücdüvani, Makamat, s. 81) Abdulhalik Gucdüvani gibiler bu Nakşi bağdandır. Rasulullah'ın halifesi İmam Ali'ye kılıç çeken ve on binlerce sahabi ve tabiini katleden Muaviye ictihad sevabı kazanmıştır diyen (Rabbani, Mektubat, 251. mektup); Yezid'e lanet edemeyiz (Mektubat, 251. Mektub) diyerek safını belli eden; Hz. Peygamberin "nübüvvet yolu kapanmıştır" hükmüne rağmen kendi kafasından "kurb-u nübüvvet" diye bir safsata yol türeten (Mektubat, 254. mektup) İmam Rabbanî gibi batıl fetvabazlar bu Nakşi bahçedendir. Anadolu ve Balkanları İslam yapan Ehl-i Beyt evladı Hacı Bektaş Veli'nin soyunu ve Bektaşi erenlerini Osmanlı padişahlarına topluca katlettirenler bunlardır. Kurtuluş Savaşı yıllarımızda Ehl-i Beyt soyundan olan M. Kemal Atatürk'e karşı İngiliz, Fransız ve Yunan saflarında yer alan, en zor zamanda isyana kalkışanlar bu Nakşilerdir. Amerika'nın işgal projesinde öncülük yapanlar ve Suriye'deki Müslümanların katledilmesine fetvalar üretenler, AKP hükümetinin BOP eşbaşkanlığına kılıf üretip batakta kulaç atması için cüretlendirenler bu Nakşilerdi.Bu süreçte sadece Sünni denilen kesim içine değil; Ehl-i Beyt sevdalısı olduğunu söyleyen, Şia, Caferi ve Alevi diye kendini tarif eden kesim içine de birçok İngiliz-Amerikan icazetli eleman yerleştirilmiştir. Bunlar da Hz. Hüseyin'i başımıza geç diye çağırdıkları halde Yezid'in bahşişleri kendilerine ulaşınca, İmam Hüseyin'i Kerbela'ya arkadan vuran düşkünler gibi; İslam coğrafyasını çağdaş Kerbelalara çevirenlerin harçlıklarına tav olmuşlardır? Bunlar da iki gözleri iki çeşme vaziyette Aşura mâtemlerinde meydanlara atılırken; koltuk ve saltanatlarına üç milyon Müslümanın kanı bulaşmış Amerikan ortakçısı çağdaş Yezidleri matemlerinin ve yüreklerinin baş köşesine oturtuyorlar.Ehl-i Beyt'in hak davasını ve imanını varıyla-yoğuyla tüm insanlığa taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş'a sırtlarını dönüyor, çağdaş Yezidlerin üç kuruşuna tenezzül ediyor, onların kapısında pinekliyorlar.Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt kesimindeki bu kiralık aymazlar yüzünden Kerbela mezalimi en çağdaş yöntemlerle İslam dünyasında kol geziyor. Müslümanlar, her iki dünyanın bu mahir düzenbazlarını fark edip keşfettiği gün, Ehl-i Beyt etrafında tevhid vücuda gelecek, Yezidlerin vahşeti bitecektir; Prof. Dr. Baş'ın varlığı ve gayreti bunu müjdelemektedir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019