'Yıldızınız doğduğunda Rabbinize hamd edin'
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: "Bizler gökteki yıldızlara benzeriz. Bir yıldız kayboldukça bir yenisi çıkar, sizler de elinizle onu gösterir, gözlerinizle ona bakarsanız. Sonra Allah sizlerin yıldızınızı gayba çeker. Abdülmuttaliboğullarının hepsi fazilette eşit olurlar. Hangisinin diğerlerinden üstün olduğu anlaşılmaz. Yıldızınız doğduğunda Rabbinize hamd edin"
11.02.2018 00:00:00
İsa bin Abdullah, babasından, o da ceddinden nakleder ki Emirü'l-Mü'minîn Ali (aleyhisselam) şöyle buyurdu: "Bu işin sahibi benim evlatlarımdandır. Onun hakkında diyecekler ki: Öldü mü, helak mı oldu? Hayır, öyleyse hangi vadiye gitti?"
Mufazzal bin Ömer der ki:
İmam Ca'fer es-Sâdık'a (aleyhisselam), "Kaim'in alameti nedir?" diye arz edince şöyle buyurdu: "Zaman epey geçtikten sonra denilecek ki: Öldü mü, helak mı oldu? Hangi vadiye gitti?"
Dedim ki: "Sana feda olayım, sonra ne olacak?"
Buyurdu ki: "Sadece kılıçla zuhur edecek."
Mâruf bin Harrebüz der ki:
İmam Ebu Ca'fer Muhammed Bâkır (aleyhisselam) şöyle buyurdu: "Bizler gökteki yıldızlara benzeriz. Bir yıldız kayboldukça bir yenisi çıkar, sizler de elinizle onu gösterir, gözlerinizle ona bakarsanız. Sonra Allah sizlerin yıldızınızı gayba çeker. Abdülmuttalib oğullarının hepsi fazilette eşit olurlar. Hangisinin diğerlerinden üstün olduğu anlaşılmaz. Yıldızınız doğduğunda Rabbinize hamd edin."
Abdülkerim der ki:
İmam Ebu Abdullah Ca'fer es-Sâdık'ın (aleyhisselam) yanında Kaim'i zikrettiklerinde şöyle buyurdu: "Bu (kıyam) zaman epey geçtikten sonra olacak ve denilecek ki: Öldü veya helak oldu, hangi vadiye gitti?"
Dedim ki: "Zamanın geçmesi nedir?"
Buyurdu ki: "Taraftarlarımızın, aralarında ihtilaf etmeleridir."
Bu hadisler Şia'ya isnad edilen ve Hz. Mehdi'nin imametine inanan isnâ aşerilere muhalif olan fırkaların durumunu belirtmektedir. Zira cumhur'un çoğu Hz. Mehdi hakkında diyor ki: "O nerede? Bu ne zaman olacak? Ne zamana kadar gaybette olacak."
Onlardan bazıları Hz. Mehdi'nin öldüğüne inanırlar. Onlardan bazıları O'nun dünyaya geldiğini ve varlığını başlı başına inkar ederler. Ve O'nu tasdik edenlerle alay ederler. Onlardan bazıları ise Hz. Mehdi'nin bu kadar uzun süre yaşayabileceğini uzak ihtimal olarak görürler. Halbuki bunlar, Allah'ın kudreti, saltanatı ve tedbir gücü içinde kendi velisinin ömrünü -kendi zamanının ve önceki asırların örneklerinde olduğu gibi- uzatabileceğine böylece uzun zaman sonra zuhur edebileceğine inanmamaktadırlar.
Biz kendi zamanımızda yüz yaşını aştığı halde aklı ve kudreti kamil olan birçok insan müşahade ettik. Allah'ın kendi hüccetine bundan daha fazla ömür verebileceğini neden kabul etmiyorlar? Uzun ömür vermek, Allah'ın kudretinin azametini gösteren bir delildir; Allah bunu bu zamanda sadece kendi hüccetine vermiştir. Çünkü o Allah'ın en büyük hüccetidir ve Allah'ın dinini diğer dinlere galip getirecektir, onun vasıtasıyla bütün pislikleri ve fesadı temizleyecektir.
Sanki bunlar Kur'an-ı Kerim'de Hz. Musa'nın dünyaya gelişinin kıssasını okumamış gibiler ki kadınların ve çocukların başına birçok musibet geldi ve onların birçoğu öldürüldüler. Bütün bunlar sırf Allah'ın kaza ve kaderi ile mutlak ilahi emri engellemek içindi. Ama Allah Musa'nın düşmanlarına rağmen onu dünyaya getirtti ve sırf Musa'nın dünyaya gelişini engellemek uğruna kadınlar ve çocukları öldüreni, Musa'nın koruyucusu olarak karar kıldı. Hz. Musa'nın büyüyerek buluğ çağına ermesi sonra -uzun yıllar süren- kaçış olayı Kur'an-ı Kerim'de tafsilatı ile yazılmıştır. Sonra hiç değişmeyen ve daha önce de defalarca meydana gelen İlahi sünnet vuku buluyor ve Hz. Musa'nın zuhuruna ve geri dönüşüne izin veriyor. (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Mufazzal bin Ömer der ki:
İmam Ca'fer es-Sâdık'a (aleyhisselam), "Kaim'in alameti nedir?" diye arz edince şöyle buyurdu: "Zaman epey geçtikten sonra denilecek ki: Öldü mü, helak mı oldu? Hangi vadiye gitti?"
Dedim ki: "Sana feda olayım, sonra ne olacak?"
Buyurdu ki: "Sadece kılıçla zuhur edecek."
Mâruf bin Harrebüz der ki:
İmam Ebu Ca'fer Muhammed Bâkır (aleyhisselam) şöyle buyurdu: "Bizler gökteki yıldızlara benzeriz. Bir yıldız kayboldukça bir yenisi çıkar, sizler de elinizle onu gösterir, gözlerinizle ona bakarsanız. Sonra Allah sizlerin yıldızınızı gayba çeker. Abdülmuttalib oğullarının hepsi fazilette eşit olurlar. Hangisinin diğerlerinden üstün olduğu anlaşılmaz. Yıldızınız doğduğunda Rabbinize hamd edin."
Abdülkerim der ki:
İmam Ebu Abdullah Ca'fer es-Sâdık'ın (aleyhisselam) yanında Kaim'i zikrettiklerinde şöyle buyurdu: "Bu (kıyam) zaman epey geçtikten sonra olacak ve denilecek ki: Öldü veya helak oldu, hangi vadiye gitti?"
Dedim ki: "Zamanın geçmesi nedir?"
Buyurdu ki: "Taraftarlarımızın, aralarında ihtilaf etmeleridir."
Bu hadisler Şia'ya isnad edilen ve Hz. Mehdi'nin imametine inanan isnâ aşerilere muhalif olan fırkaların durumunu belirtmektedir. Zira cumhur'un çoğu Hz. Mehdi hakkında diyor ki: "O nerede? Bu ne zaman olacak? Ne zamana kadar gaybette olacak."
Onlardan bazıları Hz. Mehdi'nin öldüğüne inanırlar. Onlardan bazıları O'nun dünyaya geldiğini ve varlığını başlı başına inkar ederler. Ve O'nu tasdik edenlerle alay ederler. Onlardan bazıları ise Hz. Mehdi'nin bu kadar uzun süre yaşayabileceğini uzak ihtimal olarak görürler. Halbuki bunlar, Allah'ın kudreti, saltanatı ve tedbir gücü içinde kendi velisinin ömrünü -kendi zamanının ve önceki asırların örneklerinde olduğu gibi- uzatabileceğine böylece uzun zaman sonra zuhur edebileceğine inanmamaktadırlar.
Biz kendi zamanımızda yüz yaşını aştığı halde aklı ve kudreti kamil olan birçok insan müşahade ettik. Allah'ın kendi hüccetine bundan daha fazla ömür verebileceğini neden kabul etmiyorlar? Uzun ömür vermek, Allah'ın kudretinin azametini gösteren bir delildir; Allah bunu bu zamanda sadece kendi hüccetine vermiştir. Çünkü o Allah'ın en büyük hüccetidir ve Allah'ın dinini diğer dinlere galip getirecektir, onun vasıtasıyla bütün pislikleri ve fesadı temizleyecektir.
Sanki bunlar Kur'an-ı Kerim'de Hz. Musa'nın dünyaya gelişinin kıssasını okumamış gibiler ki kadınların ve çocukların başına birçok musibet geldi ve onların birçoğu öldürüldüler. Bütün bunlar sırf Allah'ın kaza ve kaderi ile mutlak ilahi emri engellemek içindi. Ama Allah Musa'nın düşmanlarına rağmen onu dünyaya getirtti ve sırf Musa'nın dünyaya gelişini engellemek uğruna kadınlar ve çocukları öldüreni, Musa'nın koruyucusu olarak karar kıldı. Hz. Musa'nın büyüyerek buluğ çağına ermesi sonra -uzun yıllar süren- kaçış olayı Kur'an-ı Kerim'de tafsilatı ile yazılmıştır. Sonra hiç değişmeyen ve daha önce de defalarca meydana gelen İlahi sünnet vuku buluyor ve Hz. Musa'nın zuhuruna ve geri dönüşüne izin veriyor. (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL