Yılın gazetecilik olayı önce nişadır sonra kalayı

İşte gazetecilik bu, diyesim geliyor da yutan olur mu bilmem.
Krizi fırsata dönüştürmek başlıklı yazımın üzerinden iki tam gün geçmedi ki, yetkililerden açıklama geldi: “Suriyeli mültecilerin cebine harçlık koyup kalifiye olanlarını da istihdam edeceğiz.”
Ben: Suriye Ordusu’ndan kaçıp bizim demokrasimize sığınan ast-üst düzey komutanları, hapishanedeki komutanların yerine ordumuzda istihdam edelim” demiştim.
Sesimi duyan, patron yazımı okuyan yetkililer hemen harekete geçti ve gereğini yerine getirmeye başladı bile.
“İçlerinde kalifiye olan” tabirinden her şeyi anlayabilirsiniz.
Kalifiye kaynakçı,
Kalifiye kundakçı,
Kalifiye kontakçı…
Suriyeli generalden daha kalifiye eleman mı olur?
Kendi insanını istihdam edemeyen iktidar Suriyeli için istihdam derdine düşmüş.
İşçisine memuruna % 3.5 vermekten üç buçuk olmuşlar, Suriyelinin cebine harçlık koyacakmış!
Helal sana hümanizma.
Kürek ile kazma.
Aman oğlum azma.
Baskıcı rejimden kaçıp engin demokrasimize sığınan Suriyeliler, Çapanoğlu’nun eşeği gibi cûş-u huruşa geldi ve yine isyan etti.
İsyan etmekle kalmadı, Türk emniyet güçlerini esir aldı, o da kesmedi, Türk bayrağını indirip “kendi” bayraklarını göndere gönderdi.
İşte haber, ister kudur ister geber.
Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde Suriyelilerin bulunduğu mülteci kampında isyan çıktı. Sığınmacılar, Türk bayrağını indirip kendi bayraklarını astı. Polislerin silahlarıyla birlikte rehin alındığı olaylar, özel harekat timlerinin havaya ateş açarak kampa girmesiyle bastırıldı. Olaylarda 5’i polis, 1’i asker 7 kişi yaralandı.
Toplam bin 500 Türkmen’in Lazkiye’den gelip çadır kente yerleştirilmesini protesto eden Suriyeliler, önce yetkililerle tartıştıktan sonra isyan çıkarttı. Yüzlerce Suriyeli, çadır kentte bulunan polisleri rehin alarak silahlarına el koydu. İsyanın duyulması üzerine çok sayıda kişi kamp önüne gelerek içeri girmek istedi. Kavga sırasında nizamiye binasının camlarını kıran Suriyeli mülteciler, kamptaki olay yeri inceleme aracı ve bilgisayarlara hasar verdi.
Olaylarda 5’i polis, 1’i asker 7 kişi yaralandı. 

Çapanoğlu’nun eşeğine geline

Doğrusu ‘Arkasında Çapanoğlu olan eşek’ olacak, önce onu tashih edelim.
Hikaye bu ya.
Köylünün ahırından kaçan eşeğin biri bimbir güçlükle Çapanoğlu’nun kapısına dayanır ve kapı tokmağını açlık/harçlık belasıyla kemirmeye başlar.
Kapının çalındığını fark eden korumalar olay mahalline koşar, kapıyı açar, eşekle karşılaşır.
Eşeğin açlıktan ayakta duracak mecali kalmamıştır.
Olaya müdahil olan Çapanoğlu ağa, eşeğin sahibini huzura çağırıp önce azarlar sonra da cezalandırır; bugünden sonra, bu eşeğe her gün bir ölçek arpa yetireceksin ve huzura getirip ne kadar semirdiğini tescil ettireceksin.
Beli der köylü.
Henüz bir-iki ölçeği midesine indiren eşek, keyiflenmeye ve olur olmaz saatlerde anırmaya başlar.
Sinirinden arazı sınırları mahvolmuş köylü dayanamayıp şöyle der:
Anır eşeğim anır! Arkanda Çapanoğlu var, ne de olsa.
Çapanoğlu kim, eşek kim, arpa kimin?
Ben nerden bilim?!