İki şeye çok dikkat etmeliyiz…
Birincisi, bizden önce yaşanmış zamanlar da meydana gelmiş olaylar hakkında hüküm vermemeye, ikincisi ise birebir tanıma şansına sahip olmadığımız insanları çok iyi tanıyormuş gibi yargılayanlara itibar etmemeye…
Son günlerde yeniden hortlayan bağnazlık ve Atatürk düşmanlığı en üst düzeyde izlenmeye devam ediyor.
Bir yanda erkekler dört hatun ile kandırılırken, öte yanda kadınlar başlarına neler geleceğinden ve hangi haklardan mahrum kalacaklarını düşünmeden kendilerini meyve tabağında sunmaya hazır bir hava içerisindeler.
Bir yanda cehennem ateşinde yanacak olmanın korkusunu her Cuma hatırlatan, çıkışta para toplamaktan vazgeçmedikleri için insanları Cuma namazından soğutanlar; öte yanda sanki o çağlarda yaşamış, peygamberin yanında imiş gibi yaşam örnekleri verenler, öte yanda elde kılıç; barış mesajları verenler, fakirliği övenler…
Sapıkça alışkanlıklarına şahit olduğumuz cemaat üyeleri, bir korona mikrobunu bile yok edemez iken uzay seyahatlerinden, depremi durdurmaktan, Azrail'i vazgeçirmekten bahseden şeyhlerin varlığı insanın canını sıkmaktan başka bir işe yaramıyor. Yaramıyor da; müritlerinin bu aklı evvellere nasıl inandıklarına, oluk-oluk altın akıttıklarına da hayret etmekten geri bırakmıyor.
Atatürk gibi bütün dünyanın takdir ettiği bir lideri yok etmek, Lenin veya Stalin'i yok etmeye pek benzemez. Elinde silahla sosyal medyada Atatürk'ü sevenleri tehdit etmek de iş değildir. Olsa, olsa birilerine yaranma çabasıdır.
Hele hele ölüm listelerinin yapıldığını sosyal medyadan ilan ederek 'zamanı gelince biz size göstereceğiz' demek de hasta bir zihniyetin tezahüründen başka bir şey değildir.
Atatürk anıtına boya atanlar, heykelini kaldıranlar, çekiçle kıranlar, küfür edenler, sosyal medyadan tehdit savuranlar, Türk adaletini acziyet içinde gösterenler takipsiz bırakılırsa sıkıntı büyük demektir.
Atatürk; Türkiye'nin kurucu değeridir.
İslam peygamberinin mezarını kaldırmaya kalkışan krala; "Bir taşı bile yerinden oynarsa ordularımızı göndeririz" diye tehdit edecek kadar İslami değerlere en iyi sahip çıkan lider olmuştur.
Bugün devletin en yüksek makamının önünde onu karalayanlara suskun kalmak, bu tür insanlara makam ve değer vermek yanlıştır.
Bu ülke için hiçbir şey yapmamış olsa bile, kim olursa olsun ölmüş birinin ardından iyi konuşmak, onun güzel yanlarını ortaya koymak yeni nesillere örnek gösterme geleneğimiz vardır.
Ölmüş bir insanın arkasından konuşarak bu dünyada cezalandırmaya ve değersizleştirmeye çalışmak ancak firavunlara has bir alışkanlıktır.
Eğer yanlışları varsa ve siz Müslümansanız Allah'ın varlığına inanıyorsunuz demektir ki, onun takdirine güvenmek ve geri durmak zorundasınız.
Daha fazla iki Mustafa'ya da saygı duyanları kırmayın, kendinizden uzaklaştırmayın…
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025