Halk arasında her yanlış, kötü, çirkin, sevimsiz, zararlı işler için "yoldan çıkma" tabiri kullanılır. Bu aynı zamanda kanun dışına çıkma, hukuk dışına çıkma, ahlâk dışına çıkma manalarına gelir.
Ama, bilmiyorum "yolsuzluk" aynı manaya gelir mi? Neticede kanun dışına çıkmak da kanunsuzluk ahlak dışına çıkmak da ahlaksızlık, yoldan çıkmak da yolsuzluk fert ve toplum hayatını en ciddi şekilde tehdit ettikleri için aynı kapıya çıkarlar.
Benim buradaki meramım bugün gelinen neticenin temelindeki asıl yanlışı görmek yoksa meseleyi yumurta-civciv hikâyesine dönüştürmek değil.
Şimdi meseleyi açmaya ve tanımaya çalışalım. Bugün istisnasız herkes ülkemizin içinde bulunduğu durumdan memnun değil. Rahatsızlık ve endişe gittikçe artıyor.
Esasen hiç de gerek olmadığı halde Tesev'in yaptırdığı bir araştırma ile rüşvetin boyutları rakamlarla ortaya çıkarıldı. Böylece rüşvet istatistiklere de girmiş oldu.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de yine Tesev'in düzenlediği bir toplantıda yolsuzlukların ülke açısından ne kadar tehlikeli olduğuna büyük bir hassasiyetle dikkat çektiler.
Şimdi buna benzer araştırmalarla Türkiye'nin önündeki problemlerin hem içyüzü hem de boyutları ortaya konsa acaba nasıl bir manzara ile karşılaşırız?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi görülen köy için araştırmaya gerek yok ama, araştırmak içinde ille de tehdit ve tehlikenin bu boyutlara gelmesi mi lazım?
Mesela ekonomik açıdan kimileri doyumsuzluk noktasında tavanları uçururken kimileri de açlık sınırının da dibinde ölümle burun buruna...
Nihayet Diyanet'in de sabrını taşıran çıplaklık konusunda moda ve sanatta sansür tanımayanların rüşvet ve yolsuzluk suçlarından daha az tehlikeli olduklarını kim söyleyebilir.
Okuma-yazma, bilgi, kültür düzeyimize kalarak ekonomik ve ahlâki yolsuzluklarımıza bir de cehalet gibi bütün yolsuzlukların da anası olabilecek bir yolsuzluk eklemiyor muyuz?
Üstüne üstlük bütün bunlara bir de millî ve dinî inançların, bilgilerin, değerlerin, ölçülerin, hassasiyetlerin yozlaştırılmak suretiyle toplumda ne gibi uçurumların meydana geldiğini hesaba katarsak daha kimlerin yolsuzluk yaptığını herhalde görmüş oluruz.
"Devletin malı deniz yemeyen domuz" tekerlemesi maalesef meseleleri bütün çıplaklığı ile bütün çirkinliği ile gözler önüne seriyor.
O halde bugün yaşanan bu gerçekleri gelecekteki boyutlarıyla da iki kelimeyle ve de çok da edepli bir ifadeyle "yoldan çıkma" olarak anlatan halkımız herşeyin farkındadır. Ve büyük bir sabır ve metanetle beklemektedir.
Artık ilgililerin ve yetkililerin kendi yanlışlarına, beceriksizliklerine, kötü yönetimlerine rağmen hâlâ bu halkın devlet anlayışıyla, millet anlayışıyla, vatan anlayışıyla, din anlayışıyla, bayrak ve sancak anlayışıyla ayakta kalabildiklerini bilmeleri gerekmez mi?
Dün Kuvay-ı Milliye ruhu ile korunan bu değerlerin korunamayacağının anlaşılması için daha neler bekleniyor. Bu kaçıncı yoldan çıkmadır.
Ama, bilmiyorum "yolsuzluk" aynı manaya gelir mi? Neticede kanun dışına çıkmak da kanunsuzluk ahlak dışına çıkmak da ahlaksızlık, yoldan çıkmak da yolsuzluk fert ve toplum hayatını en ciddi şekilde tehdit ettikleri için aynı kapıya çıkarlar.
Benim buradaki meramım bugün gelinen neticenin temelindeki asıl yanlışı görmek yoksa meseleyi yumurta-civciv hikâyesine dönüştürmek değil.
Şimdi meseleyi açmaya ve tanımaya çalışalım. Bugün istisnasız herkes ülkemizin içinde bulunduğu durumdan memnun değil. Rahatsızlık ve endişe gittikçe artıyor.
Esasen hiç de gerek olmadığı halde Tesev'in yaptırdığı bir araştırma ile rüşvetin boyutları rakamlarla ortaya çıkarıldı. Böylece rüşvet istatistiklere de girmiş oldu.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de yine Tesev'in düzenlediği bir toplantıda yolsuzlukların ülke açısından ne kadar tehlikeli olduğuna büyük bir hassasiyetle dikkat çektiler.
Şimdi buna benzer araştırmalarla Türkiye'nin önündeki problemlerin hem içyüzü hem de boyutları ortaya konsa acaba nasıl bir manzara ile karşılaşırız?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi görülen köy için araştırmaya gerek yok ama, araştırmak içinde ille de tehdit ve tehlikenin bu boyutlara gelmesi mi lazım?
Mesela ekonomik açıdan kimileri doyumsuzluk noktasında tavanları uçururken kimileri de açlık sınırının da dibinde ölümle burun buruna...
Nihayet Diyanet'in de sabrını taşıran çıplaklık konusunda moda ve sanatta sansür tanımayanların rüşvet ve yolsuzluk suçlarından daha az tehlikeli olduklarını kim söyleyebilir.
Okuma-yazma, bilgi, kültür düzeyimize kalarak ekonomik ve ahlâki yolsuzluklarımıza bir de cehalet gibi bütün yolsuzlukların da anası olabilecek bir yolsuzluk eklemiyor muyuz?
Üstüne üstlük bütün bunlara bir de millî ve dinî inançların, bilgilerin, değerlerin, ölçülerin, hassasiyetlerin yozlaştırılmak suretiyle toplumda ne gibi uçurumların meydana geldiğini hesaba katarsak daha kimlerin yolsuzluk yaptığını herhalde görmüş oluruz.
"Devletin malı deniz yemeyen domuz" tekerlemesi maalesef meseleleri bütün çıplaklığı ile bütün çirkinliği ile gözler önüne seriyor.
O halde bugün yaşanan bu gerçekleri gelecekteki boyutlarıyla da iki kelimeyle ve de çok da edepli bir ifadeyle "yoldan çıkma" olarak anlatan halkımız herşeyin farkındadır. Ve büyük bir sabır ve metanetle beklemektedir.
Artık ilgililerin ve yetkililerin kendi yanlışlarına, beceriksizliklerine, kötü yönetimlerine rağmen hâlâ bu halkın devlet anlayışıyla, millet anlayışıyla, vatan anlayışıyla, din anlayışıyla, bayrak ve sancak anlayışıyla ayakta kalabildiklerini bilmeleri gerekmez mi?
Dün Kuvay-ı Milliye ruhu ile korunan bu değerlerin korunamayacağının anlaşılması için daha neler bekleniyor. Bu kaçıncı yoldan çıkmadır.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010