AKP hükümeti tarafından yalan rüzgarı haline getirilen AB yolunun sonu göründü. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifi hiç bir zaman olmamıştı. Başbakan Erdoğan'ın eline tutuşturulan 17 Aralık kararları içi boş ve çok kötü bir özel statü teklifinden başka bir şey değildiBaşbakan Erdoğan ve arkadaşları bu kararı büyük bir bayram havasına dönüştürüp, Ankara sokaklarında kutlamalar yaptılar. Bir hafta sonra da Brüksel'deki büyükelçimiz vasıtasıyla bu kararları kabul etmeyeceğimizi AB makamlarına ilettiler. Bu tam bir perhiz ve lahana turşusu hikayesiydi. Ama asıl önemli olan, AKP hükümeti ve Ankara Belediye başkanının 17 Aralık'ta her yıl kutlama yapıp yapamayacağıydı. Çünkü AB konusunaki gidişat ve bizatihi 17 Aralık kararlarının kendisi bunun pek mümkün olmayacağını göstermekteydi.Üyeliğin önüne dağlar biriktiFransa'daki referandumda anayasanın reddedilmesi Türkiye'nin Ekim'de müzakerelere başlamasının önünde büyük bir engel oluşturabilirdi. 2006 yılında Almanya'da yapılması gereken genel parlamento seçimleri ayrı bir engel çıkaracaktı. Şimdi bütün bunların öne geldiğini ve Ankara'nın güya müzakerelere başlayacağı Ekim ayı öncesine biriktiğini görüyoruz.Fransa'daki referandum önümüzdeki Pazar günü yapılacak. 29 Mayıs'taki bu referandumdan 'hayır' çıkması halinde bunun Türkiye'nin AB beklentilerine büyük bir darbe vuracağı açık, her ne kadar Abdullah Gül ve Dışişleri aksine laflar etmeye çalışsalar da... Şu ana kadar hayırcılar önde gidiyorlar. Yapılan onlarca kamuoyu araştırmasından biri hariç - ki o da bir kaç hafta önceydi - diğerlerinin hepsi hayır cephesinin önde gittiğini gösteriyor. Hayır çıkması halinde bunun Türk para ve sermaye piyasalarını epeyce silkelemesi muhtemel.Almanya sürpriziİşi esas çıkmaza sokan hadise ise Almanya'da genel parlamento seçimlerinin erkene alınması oldu. Normalde Almanya'daki seçimlerin 2006 yılının Eylül-Ekim aylarında yapılması gerekiyordu. Seçimlerde Muhafazakar partilerin oluşturduğu blokun açık farkla iktidara geleceği yaygın bir beklentiydi. Ancak geçen hafta sonunda Kuzey Ren Westfalya eyalet seçimlerinde yaşananlar bu kabus senaryosunu erkene aldı. 39 yıldır merkez solun elinde bulunan eyalet yönetimini Muhafazakarlar kazandılar. Bu, iktidardaki Schröder yönetimine vurulan adeta ölümcül bir darbe oldu ve Schröder erken seçim talebinde bulundu.Temmuz ayından itibaren ülke seçim atmosferine girecek. Eylül ayında seçimler yapılacak. Kuzey Ren Westfalya'da yaşananların ardından Muhafazakar tarafın ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesi neredeyse kesinlik kazanmış durumda. Karşımızda Angela Merkel-Edmund Stöber ikilisini bulacağız. Bu ikili 1999 yılından bu yana Türkiye'ye özel statü verilmesini teklif ediyorlar ve tam üyelik fikrine kökten karşılar.Hasan Ünal / Milli Gazete