*Küresel Güç
Her gün hayatımızda ya kullandığımız, ya duyduğumuz bir kavramdır “Küresel Güç” İyi de “Küresel Güç” nedir?
Musevi veya Yahudi artık ne derseniz, kendi elleri ile yazdıkları kitaplarından aldıkları emirle ve bu emri inanç haline getirerek, dünyayı ele geçirmek, dünyaya hükmetmektir. Katolik Kilisesi ve diğerleri bu güce ortaktırlar.
Küresel Güç, hani ABD yapımı filmlerde, başka bedenlere giren şeytan tiplemeleri var ya, aynen onun gibidir. Şimdi ABD bu gücün bedenidir. Hükmedeni ise Yahudi, Mason localarıdır. Yani ABD’yi yöneten güçtür.
Küresel Güç, dünyanın üretim araçlarını, dünyanın kaynaklarını, madenlerini vs. elde etmek için her türlü zulmü ve vahşeti normal sayan itikadın adıdır.
Küresel Güç, insanların eğlence yöntemlerini, araçlarını, düşünce biçimlerini, yazılı ve görsel olarak etkileyip, belirleyen güçtür. Artı teknoloji ve savaş sanayisini tekelinde tutmak isteyen güçtür.
Bu “Küresel Gücün” tek rakibi vardır. O da Hz. Muhammed’e (s.a.v) inen İslam’dır. Hedefleri İslam’ı yok etmektir.
İslam ise ahir zamanda, Peygamberinin asırlar önce haber verdiği girdaba düşmüştür. Yetmiş üç anlayışa, fikre, fırkaya vs. ayrılmıştır. 72’si sapıklıktadır ve bu “Küresel Güç” sahiplerinin emir eri olmuşlar veya olanların peşine gitmişler, gitmektedirler.
Kurtuluşa erenler ise “Fırkayı Naciye’dir” Yani Hz. Muhammed’e inen, Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehl–i Beyt’inin hayatlarında fiili olarak yaşadıkları İslam’dır. Ve zafer bu yolda Hz. Muhammed’e ve Ehl–i Beyt’ine sarılanlara nasip olacaktır.
Fetih 1453
Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Avrupalılar, bu filmden ötürü çılgına döndü, sloganları milleti salonlara yıktı adeta. Biz bu filmde “diyalogcuların” kokusu var, dedik. Cübbeliler, Amerikan traşlı askerlerden ve filmdeki kadın karakterlerden etkilendi, yazıldı, çizildi. Ama film şimdiden icralıkta olsa masrafının iki katını kazandırdı. (Masraf 17 milyon dolarmış)
Gözlerden kaçırılan ise Fazıl Say denen şahsın (galiba müzik işi yapıyor!) bu filme karşı gösterdiği duruş. Fazıl Say sanat konusunda ülkemizde öne çıkmış, dünya çapında ilgi ve saygı gören bir kişiymiş! Ve bu zevattan, bu film için bir müzik yapması istenilmiş. Filmin bir bölümünü izledikten sonra vazgeçmiş. Neden mi?
“(...) insanlar iyi bir film ile karşılaştıklarında mutlu olmakta... İyi bir film ise, kanımca sadece bir toplum için değil, tüm toplumların, tüm insanlığın kalbinde ‘iyi’ olursa işlev görecektir. (...) Bu film, diğer toplumlarda maalesef sorun yaşayacak. Sürekli Türk kahramanlığını övüyoruz. (...) Sadece Türkler sevinecekse, başkası niye seyretsin o filmi?” (Fazıl Say)
ABD, bizlere Rambo’yu sevdirirken Vietnamlıları düşman etti. Yine Rock’yi tutarken Ruslara düşman olmuştuk. Hele “Kızıl Derililerin” kafatası soyması yok mu! Ya Yahudilerin mağduriyeti nasıl işlenmişti milletin gönlüne… Hepsi Hollywood’la, batı kapitalizminin medya ayağı ile yapılmıştı. Bizim tarihimizde vahşet yoktur, kan yoktur. Hak edene, her türlü hakkını vermek vardır. Anlaşıldı mı?
Şimdi Say bunları bilmiyor mu? Yoksa o da Orhan Pamuk gibi milletine sırt dönüp, aşağılayıp, Nobel almak hayalinde mi?
Eurovision
Senelerdir Avrupa’nın düzenlediği bir şarkı yarışması. Ülkeler kendi kültürlerini (Müzik alanında) bu yarışma ortamında gösteriyorlar. Amaç ve yarışın hedefi bu. Biz de Avrupa ülkesiymişiz ya! Haliyle yıllardır katılıyoruz. Eskiden bu yarışmanın en kötü şarkısı bile bizden çıkmıştı ama son yıllarda atağa geçtik. Hatta birkaç yıl öncesi 1. olduk. Sonra Azerbaycan birinci oldu. Allah, Allah! Yoksa batı, bize mi meyletmeye başladı?
Yok, yok. Bu iki birincilikte de, iki devlet, tek millet artı Müslüman olan bu iki ülkenin yarışmacıları, kendi dillerindeki şarkılarla değil, başka dilde şarkı söyleyerek yarıştılar (!) Artı yine bu iki Müslüman ülkenin temsilcisi yarışmacılar, tamamı Hıristiyan olan rakiplerinden daha seksi kıyafetlerle ve daha erotik figürlerle şarkılarını seslendirmiştiler. Haliyle onlarda sevinerek, kendimize “NE İYİ BENZETMİŞİZ” diye ne kadar oy varsa verdiler. Haliyle birinci olduk. Bu yılki yarışmaya da T. C vatandaşı bir Yahudi katılıyor ve yine yabancı dilde bir şarkı ile. Birinci olursa hiç şaşırmayın!!!
Şarkı demişken, Aileden sorumlu bakan, askerde “Yaylalar” şarkısını yasaklattı. Niye? Kadın istismarı yapılıyormuş? Ya “O şimdi asker, canı neler ister…” şarkısını dinleseydi Sayın Bakan her halde idam verirdi!
Erbakan Hakkını Helal Etti mi?
Erbakan’ın ölümünün sene–i devriyesinde, artı 28 Şubat tartışmalarında sorulan bir soru. Erbakan’ın en yakın iki ismi bu soruya net cevap veremediler. (Ş. Kazan ve O. Asiltürk) Eee Erdoğan iktidar, çoluk, çocukları, enişteleri vs. var. İş lazım, aş lazım… Ama hatırlarsanız Fatih Erbakan (oğlu) babasının mezarı başında, kendisini satanları, yolda bırakanları affetmediğini söylemişti. Artı gerisi mahkeme–i Kübra’da…
Vatikan’ın Sitemi
Yeni bir film filan değil. Hani bizim iktidar özgür, demokrat, laik vs. bir ülke için anayasa yapmaya çalışıyor ve Türk halkından, tarihinden, kültüründen başka her kesime, görüş sorup, bilgi, istek ve öneri alıyor ya! İşte bu bağlamda Vatikan unutulmuş. Haliyle Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Kenan Gürsoy, Katolik Kilisesi’nde “hayal kırıklığı” yaşandığını belirterek, “kilise nezdinde yanlış bir anlamaya mahal verilmemesi” için komisyona, Katolik Kilisesi’ni temsilen bir yetkiliyi de çalışmalarına davet etmesini önerdi.
Demek ki, daha demokratikleşmek için çok yol almamız lazım. Çook.
Her gün hayatımızda ya kullandığımız, ya duyduğumuz bir kavramdır “Küresel Güç” İyi de “Küresel Güç” nedir?
Musevi veya Yahudi artık ne derseniz, kendi elleri ile yazdıkları kitaplarından aldıkları emirle ve bu emri inanç haline getirerek, dünyayı ele geçirmek, dünyaya hükmetmektir. Katolik Kilisesi ve diğerleri bu güce ortaktırlar.
Küresel Güç, hani ABD yapımı filmlerde, başka bedenlere giren şeytan tiplemeleri var ya, aynen onun gibidir. Şimdi ABD bu gücün bedenidir. Hükmedeni ise Yahudi, Mason localarıdır. Yani ABD’yi yöneten güçtür.
Küresel Güç, dünyanın üretim araçlarını, dünyanın kaynaklarını, madenlerini vs. elde etmek için her türlü zulmü ve vahşeti normal sayan itikadın adıdır.
Küresel Güç, insanların eğlence yöntemlerini, araçlarını, düşünce biçimlerini, yazılı ve görsel olarak etkileyip, belirleyen güçtür. Artı teknoloji ve savaş sanayisini tekelinde tutmak isteyen güçtür.
Bu “Küresel Gücün” tek rakibi vardır. O da Hz. Muhammed’e (s.a.v) inen İslam’dır. Hedefleri İslam’ı yok etmektir.
İslam ise ahir zamanda, Peygamberinin asırlar önce haber verdiği girdaba düşmüştür. Yetmiş üç anlayışa, fikre, fırkaya vs. ayrılmıştır. 72’si sapıklıktadır ve bu “Küresel Güç” sahiplerinin emir eri olmuşlar veya olanların peşine gitmişler, gitmektedirler.
Kurtuluşa erenler ise “Fırkayı Naciye’dir” Yani Hz. Muhammed’e inen, Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehl–i Beyt’inin hayatlarında fiili olarak yaşadıkları İslam’dır. Ve zafer bu yolda Hz. Muhammed’e ve Ehl–i Beyt’ine sarılanlara nasip olacaktır.
Fetih 1453
Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Avrupalılar, bu filmden ötürü çılgına döndü, sloganları milleti salonlara yıktı adeta. Biz bu filmde “diyalogcuların” kokusu var, dedik. Cübbeliler, Amerikan traşlı askerlerden ve filmdeki kadın karakterlerden etkilendi, yazıldı, çizildi. Ama film şimdiden icralıkta olsa masrafının iki katını kazandırdı. (Masraf 17 milyon dolarmış)
Gözlerden kaçırılan ise Fazıl Say denen şahsın (galiba müzik işi yapıyor!) bu filme karşı gösterdiği duruş. Fazıl Say sanat konusunda ülkemizde öne çıkmış, dünya çapında ilgi ve saygı gören bir kişiymiş! Ve bu zevattan, bu film için bir müzik yapması istenilmiş. Filmin bir bölümünü izledikten sonra vazgeçmiş. Neden mi?
“(...) insanlar iyi bir film ile karşılaştıklarında mutlu olmakta... İyi bir film ise, kanımca sadece bir toplum için değil, tüm toplumların, tüm insanlığın kalbinde ‘iyi’ olursa işlev görecektir. (...) Bu film, diğer toplumlarda maalesef sorun yaşayacak. Sürekli Türk kahramanlığını övüyoruz. (...) Sadece Türkler sevinecekse, başkası niye seyretsin o filmi?” (Fazıl Say)
ABD, bizlere Rambo’yu sevdirirken Vietnamlıları düşman etti. Yine Rock’yi tutarken Ruslara düşman olmuştuk. Hele “Kızıl Derililerin” kafatası soyması yok mu! Ya Yahudilerin mağduriyeti nasıl işlenmişti milletin gönlüne… Hepsi Hollywood’la, batı kapitalizminin medya ayağı ile yapılmıştı. Bizim tarihimizde vahşet yoktur, kan yoktur. Hak edene, her türlü hakkını vermek vardır. Anlaşıldı mı?
Şimdi Say bunları bilmiyor mu? Yoksa o da Orhan Pamuk gibi milletine sırt dönüp, aşağılayıp, Nobel almak hayalinde mi?
Eurovision
Senelerdir Avrupa’nın düzenlediği bir şarkı yarışması. Ülkeler kendi kültürlerini (Müzik alanında) bu yarışma ortamında gösteriyorlar. Amaç ve yarışın hedefi bu. Biz de Avrupa ülkesiymişiz ya! Haliyle yıllardır katılıyoruz. Eskiden bu yarışmanın en kötü şarkısı bile bizden çıkmıştı ama son yıllarda atağa geçtik. Hatta birkaç yıl öncesi 1. olduk. Sonra Azerbaycan birinci oldu. Allah, Allah! Yoksa batı, bize mi meyletmeye başladı?
Yok, yok. Bu iki birincilikte de, iki devlet, tek millet artı Müslüman olan bu iki ülkenin yarışmacıları, kendi dillerindeki şarkılarla değil, başka dilde şarkı söyleyerek yarıştılar (!) Artı yine bu iki Müslüman ülkenin temsilcisi yarışmacılar, tamamı Hıristiyan olan rakiplerinden daha seksi kıyafetlerle ve daha erotik figürlerle şarkılarını seslendirmiştiler. Haliyle onlarda sevinerek, kendimize “NE İYİ BENZETMİŞİZ” diye ne kadar oy varsa verdiler. Haliyle birinci olduk. Bu yılki yarışmaya da T. C vatandaşı bir Yahudi katılıyor ve yine yabancı dilde bir şarkı ile. Birinci olursa hiç şaşırmayın!!!
Şarkı demişken, Aileden sorumlu bakan, askerde “Yaylalar” şarkısını yasaklattı. Niye? Kadın istismarı yapılıyormuş? Ya “O şimdi asker, canı neler ister…” şarkısını dinleseydi Sayın Bakan her halde idam verirdi!
Erbakan Hakkını Helal Etti mi?
Erbakan’ın ölümünün sene–i devriyesinde, artı 28 Şubat tartışmalarında sorulan bir soru. Erbakan’ın en yakın iki ismi bu soruya net cevap veremediler. (Ş. Kazan ve O. Asiltürk) Eee Erdoğan iktidar, çoluk, çocukları, enişteleri vs. var. İş lazım, aş lazım… Ama hatırlarsanız Fatih Erbakan (oğlu) babasının mezarı başında, kendisini satanları, yolda bırakanları affetmediğini söylemişti. Artı gerisi mahkeme–i Kübra’da…
Vatikan’ın Sitemi
Yeni bir film filan değil. Hani bizim iktidar özgür, demokrat, laik vs. bir ülke için anayasa yapmaya çalışıyor ve Türk halkından, tarihinden, kültüründen başka her kesime, görüş sorup, bilgi, istek ve öneri alıyor ya! İşte bu bağlamda Vatikan unutulmuş. Haliyle Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Kenan Gürsoy, Katolik Kilisesi’nde “hayal kırıklığı” yaşandığını belirterek, “kilise nezdinde yanlış bir anlamaya mahal verilmemesi” için komisyona, Katolik Kilisesi’ni temsilen bir yetkiliyi de çalışmalarına davet etmesini önerdi.
Demek ki, daha demokratikleşmek için çok yol almamız lazım. Çook.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025