Modern sömürgeciler "küreselleşme" adı altında 1.Helsinki-Kopenhag süreciyle siyasi, 2.IMF-Dünya Bankası aracılığı ile ekonomik ve 3. Misyoner faaliyetleri ile de kültürel emellerine ulaşmak isterler.
Bunların içerdeki yalaka müttefikleri 1.Mandacılar, 2.Samimi dindarlıkla alakası olmayan mürteciler, 3.Bölücü işbirlikçilerdir.
Karşımıza vakıf, dernek, sivil toplum örgütü, medya, üniversite öğretim üyesi, yabancı sermayenin güdümündeki iş adamı-patron ve onların kontrolundaki özel üniversite ilh. kılığında çıkarlar.
Milletin kendini koruma refleksinin canlanmasından, uyanmasından rahatsız olurlar.
Ellerindeki güdümlü medya ile bu yöndeki oluşumları sansür eder, önlerindeki engelleri pasifize etmeye, itibardan düşürmeye çalışırlar.
Trabzon, İstanbul, Ankara'dan sonra yurdu bir heyecan dalgası halinde sarmaya başlayan "bayrak" ve " bağımsızlık" mitinglerini sansür eder, görmezden gelirler."Bayrak sallamakla bir yere varılmaz" derler.
Millette bağımsızlık ruhunun uyanmasından, Atatürk'ün yeniden keşfinden ve TSK'dan korkarlar. Atatürk'ün tekrar keşfedilerek "damarlardaki asil kanı" uyandırması kâbuslarıdır. Fuller "Atatürk çağdışıdır" der, onun içerdeki sesi Karakaş "Atatürk çağın gerçeklerine reçete olamaz" diye yankı yapar.
Ülkeyi sömürgeleştirme yolunda en büyük engel olarak gördükleri milleti, Atatürk'ü ve TSK'yı etkisizleştirmeyi; birbirlerine düşürmeyi, aralarını açmayı amaçlarlar.
Atatürk'le milletin, milletle TSK'nın arasını açmaya çalışırlar.
Hedef tahtasının tam ortasına da Türk devlet sistemi ve geleneğinde önemli bir yere sahip ve bu üçünün bileşkesi olan TSK'yı oturturlar.
Çünkü asker a) Devlet'i; milletin de desteğini aldıktan sonra sivil bürokrasi ile beraber kuran güçtür. b) Milletin içinden gelmiştir.Batıdaki örneklerinde olduğu gibi burjuva, zadegân, eşrâf veya seçkinler sınıfı üyesi değildir. (Seçkin olması, seçkinler sınıfından geldiğini ifade etmez.) Bu özellikleriyle doğrudan milletinin emrindedir.Ve c) Devlet'i kurduğundan bu yana yenilmemiş, başı milletinin önünde hiç eğilmemiştir. Halbuki 1920'den bu yana genelde Avrupa, Asya ve Afrika'da, özelde ise Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'da bir savaşa girip de yenilmeyen başka bir örnek, başka bir asker yoktur.
Hem Türk askeri, batıdaki örneklerinin aksine "demokrat"tır. Faşist, Nazist veya operet askeri değildir.
Kısaca asker Türkiye'yi sömürgeleştirme amacında olanların "kürecilerin" ve onların içerdeki işbirlikçilerinin önünde en büyük engeldir.
Çünkü asker Kopenhag-Helsinki'de giydirilen deli gömleğini yırtmaya çalışmaktadır.
Kopenhag ve Helsinki'de biçilen ve 57'inci Hükümetin sırtımıza giydirdiği sırmalı Kıbrıs-Ege-Güneydoğu kaftanı asker tarafından reddedilmiştir.
Asker AGSK'da dayatılan ve Cem'in itiraz etmediği teslim belgesini imzalamamıştır; asker ABD ve AB'ye rağmen Kuzey Irak'ta bağımsız hareket edebilmektedir. Orada Türkmenleri "çözümün bir parçası" yapma gayreti içindedir. Türkmenleri kurumsallaştırmaya, okullaştırmaya çalışmaktadır.
Asker ABD ve AB'ye rağmen Kıbrıs'ın teslim edilemeyeceğini; Sezer, Ecevit ve Denktaş'la yapılan müşterek zirvede karar altına almıştır.
Asker ABD ve AB'ye rağmen Karadeniz'de, Gürcistan'da, Uzak Doğu'da alternatif arayışlar içindedir.
O halde önce asker devreden çıkarılmalıdır.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın bir deyişiyle DGM'lerden asker üyeyi çıkaran anayasa değişikliğini iki günde gerçekleştirmiştik. Şimdi hedef MGK'nın etkisizleştirilmesi"dir.
Geçen ay RTÜK ve YÖK'deki asker üyelerin kaldırılması da AB isteği olarak dile getirilmiştir.
Asker her türlü karar mekanizmasından uzaklaştırılmalıdır ki meydanı boş bulsunlar.
IMF, kendisine verilen "diyet" mektuplarında, bütçedeki "askerî harcamaların" azaltılması talimatını vermiştir.
Yoksa sırada aynı Telekom örneğinde olduğu gibi; zamanı gelen YAŞ'taki "tayin ve terfilerin" de "özel sektör ve piyasa tecrübesi olan, profesyonel" kriterlere göre yap(tırıl)ması maddesi mi bulunmaktadır?
Aman hiç değilse bari bu sefer ve bundan sonra "üç lider", "diyet" mektubunun ekinde hangi maddelerin yer aldığına bakmadan, "farkında olmadan" imza atmasalar.
İnsanın artık içi daralıyor.
Bunların içerdeki yalaka müttefikleri 1.Mandacılar, 2.Samimi dindarlıkla alakası olmayan mürteciler, 3.Bölücü işbirlikçilerdir.
Karşımıza vakıf, dernek, sivil toplum örgütü, medya, üniversite öğretim üyesi, yabancı sermayenin güdümündeki iş adamı-patron ve onların kontrolundaki özel üniversite ilh. kılığında çıkarlar.
Milletin kendini koruma refleksinin canlanmasından, uyanmasından rahatsız olurlar.
Ellerindeki güdümlü medya ile bu yöndeki oluşumları sansür eder, önlerindeki engelleri pasifize etmeye, itibardan düşürmeye çalışırlar.
Trabzon, İstanbul, Ankara'dan sonra yurdu bir heyecan dalgası halinde sarmaya başlayan "bayrak" ve " bağımsızlık" mitinglerini sansür eder, görmezden gelirler."Bayrak sallamakla bir yere varılmaz" derler.
Millette bağımsızlık ruhunun uyanmasından, Atatürk'ün yeniden keşfinden ve TSK'dan korkarlar. Atatürk'ün tekrar keşfedilerek "damarlardaki asil kanı" uyandırması kâbuslarıdır. Fuller "Atatürk çağdışıdır" der, onun içerdeki sesi Karakaş "Atatürk çağın gerçeklerine reçete olamaz" diye yankı yapar.
Ülkeyi sömürgeleştirme yolunda en büyük engel olarak gördükleri milleti, Atatürk'ü ve TSK'yı etkisizleştirmeyi; birbirlerine düşürmeyi, aralarını açmayı amaçlarlar.
Atatürk'le milletin, milletle TSK'nın arasını açmaya çalışırlar.
Hedef tahtasının tam ortasına da Türk devlet sistemi ve geleneğinde önemli bir yere sahip ve bu üçünün bileşkesi olan TSK'yı oturturlar.
Çünkü asker a) Devlet'i; milletin de desteğini aldıktan sonra sivil bürokrasi ile beraber kuran güçtür. b) Milletin içinden gelmiştir.Batıdaki örneklerinde olduğu gibi burjuva, zadegân, eşrâf veya seçkinler sınıfı üyesi değildir. (Seçkin olması, seçkinler sınıfından geldiğini ifade etmez.) Bu özellikleriyle doğrudan milletinin emrindedir.Ve c) Devlet'i kurduğundan bu yana yenilmemiş, başı milletinin önünde hiç eğilmemiştir. Halbuki 1920'den bu yana genelde Avrupa, Asya ve Afrika'da, özelde ise Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'da bir savaşa girip de yenilmeyen başka bir örnek, başka bir asker yoktur.
Hem Türk askeri, batıdaki örneklerinin aksine "demokrat"tır. Faşist, Nazist veya operet askeri değildir.
Kısaca asker Türkiye'yi sömürgeleştirme amacında olanların "kürecilerin" ve onların içerdeki işbirlikçilerinin önünde en büyük engeldir.
Çünkü asker Kopenhag-Helsinki'de giydirilen deli gömleğini yırtmaya çalışmaktadır.
Kopenhag ve Helsinki'de biçilen ve 57'inci Hükümetin sırtımıza giydirdiği sırmalı Kıbrıs-Ege-Güneydoğu kaftanı asker tarafından reddedilmiştir.
Asker AGSK'da dayatılan ve Cem'in itiraz etmediği teslim belgesini imzalamamıştır; asker ABD ve AB'ye rağmen Kuzey Irak'ta bağımsız hareket edebilmektedir. Orada Türkmenleri "çözümün bir parçası" yapma gayreti içindedir. Türkmenleri kurumsallaştırmaya, okullaştırmaya çalışmaktadır.
Asker ABD ve AB'ye rağmen Kıbrıs'ın teslim edilemeyeceğini; Sezer, Ecevit ve Denktaş'la yapılan müşterek zirvede karar altına almıştır.
Asker ABD ve AB'ye rağmen Karadeniz'de, Gürcistan'da, Uzak Doğu'da alternatif arayışlar içindedir.
O halde önce asker devreden çıkarılmalıdır.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın bir deyişiyle DGM'lerden asker üyeyi çıkaran anayasa değişikliğini iki günde gerçekleştirmiştik. Şimdi hedef MGK'nın etkisizleştirilmesi"dir.
Geçen ay RTÜK ve YÖK'deki asker üyelerin kaldırılması da AB isteği olarak dile getirilmiştir.
Asker her türlü karar mekanizmasından uzaklaştırılmalıdır ki meydanı boş bulsunlar.
IMF, kendisine verilen "diyet" mektuplarında, bütçedeki "askerî harcamaların" azaltılması talimatını vermiştir.
Yoksa sırada aynı Telekom örneğinde olduğu gibi; zamanı gelen YAŞ'taki "tayin ve terfilerin" de "özel sektör ve piyasa tecrübesi olan, profesyonel" kriterlere göre yap(tırıl)ması maddesi mi bulunmaktadır?
Aman hiç değilse bari bu sefer ve bundan sonra "üç lider", "diyet" mektubunun ekinde hangi maddelerin yer aldığına bakmadan, "farkında olmadan" imza atmasalar.
İnsanın artık içi daralıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002