Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözünün maalesef zıddının yaşandığı bir dönemden geçmekteyiz.Mustafa Kemal, Ulusal Bağımsızlık için ülkede ilk önce birliği tesis ederek herkesi bağımsızlık fikri etrafında birleştirmişti. Ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yaşayan herkesi bir araya getirerek birliği tesis etmişti. Bu birliktelik başarıyı getirerek tam bağımsız bir devlet kuruldu.Mustafa Kemal yaptığı inkılâplarla da ülkede ayrımcılığı ortadan kaldırıp Sünni, Alevi, Laz, Kürt, Türk, Çerkez, Arap ayırt etmeden bir millet yaratmayı başardı. Bütün ayrılıkları ortadan kaldırdı. Türk Milletini bir ve beraber yaptı. Yurtta sulhu sağlayan Mustafa Kemal, dünya barışına katkılarda bulundu. 1934 yılında Dünya barışına katkılarından dolayı Nobel'e aday gösterildi.Yurttaki barış ortamın devamı için etrafımızda da barışın olması gerektiğini bilen Mustafa Kemal, Balkan ülkeleri ile bir araya gelerek, Balkan Antantını imzaladı. Ortadoğu Emperyalist güçlerin eline geçmesin, Müslüman kanı dökülmesin, Müslüman'ın namusu kirletilmesin diye İran, Irak, Afganistan'ı içine alacak Sadabat Paktını oluşturdu. İkinci dünya savaşının ayak seslerinin duyulduğu bir süreçte boğazlardaki Türk egemenliğini tam olarak gerçekleştirdikten sonra Sancak'a gidip "Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz!" diyerek, Hatay'ı geri alma mücadelesini başlattı ve başardı.76 yıl oldu daha aradan bir asır bile geçmedi. Mustafa Kemal'in o zor koşullarda yaptıklarını şimdi bırakın yapmayı yaptıklarını teker teker yıkıyoruz.Yurtta barışın, kardeşliğin yerini kavga almış durumda, insanımız ayrıştırıldı. Etnik kimlikler ön plana çıkartılarak, Türk, Kürt, Laz, Gürcü ayrımı yapılmaya başlandı. Müslüman Türk kimliği ortadan kaldırılarak Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir, hükmü adeta geçersiz kılındı.Kavga sadece etnik kimliklerle yaratılmadı, mezhepsel farklarda öne çıkartıldı. Alevi, Sünni ayrımı derinleştirilerek, Aleviler dinin dışına itilip cehennemlik ilan edilirken, Sünniler ise sorgusuz sualsiz cennete koyuldu. Et ile tırnak olan Alevi-Sünni kardeşliği bitirilmeye başlandı.Devlet kurumları arasında kavga başladı. Siyaset, yargı, bürokrasi, ordu, kendi içerisinde bölündü hepsi birbiri ile kavga eder hale geldi. Devletle vatandaş da birbirine düştü. Artık devlet milletine, millette devletine güvenmiyor. Sadece yurtta değil dünyada da kavgayı seçtik. Komşularımızla ilişkilerimiz ortada. İran ile Irak ile Suriye ile yaşadıklarımız ortada. Bir zamanlar emperyalizme karşı koruduğumuz bu ülkeleri, şimdi emperyalizmle bir olup kan gölüne çevirdik. Müslüman kardeşlerimize sırtımızı döndük? Komşularımızdaki terör gruplarını destekledik, şimdi silahlandırdığımız, koruduğumuz teröristler bizi vurmaya başladı.Amerika'nın, AB'nin çıkarları gereği, Montrö sözleşmesini hiçe sayarak Karadeniz'i Amerika'ya açtık. 10 bin km mesafedeki Amerika'yı memnun etmek için yanımızdaki komşumuz Rusya'yı karşımıza aldık. Haliyle kötü komşu olduk, bütün komşularımızla aramız açıldı.Yurtta kavga, dünyada kavga. İşte Atatürk'ün kurduğu ülkenin geldiği durum maalesef bu?
Tahsin Aydın / diğer yazıları
- Devlet ve Hüseyin Baş / 26.09.2022
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019