Prof. Dr. Haydar Baş, "İmam Zeynelabidin" eserinde şu bilgileri veriyor:
"Abdullah b. Hasan b. Hasan şöyle dedi:
Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Tâlib her gece, yatsı namazından sonra Mescid-i Nebevî'nin son bölümünde Urve b. Zubeyr'le birlikte otururlardı. Ben de onların yanında oturuyordum. Yine böyle bir gecede ikisi konuşuyorlardı. Ben-i Ümeyye'den bir zorbanın işlediği zulümlerden ve zâlimlerle beraber aynı yerde oturmaktan söz ediyorlardı. Urve, Ali b. Hüseyin (a.s.)'a dedi ki: "Ey Ali! Bir kimse zâlimleri terk etse ve Allah onların yaptıklarına buğzettiklerini bilse, bu arada zâlimlerin bulunduğu yerden bir mil uzakta bulunsa, şayet Allah zâlimlerin üzerine azabını indirirse, bu kimsenin zâlimlere isabet eden azabtan kurtulması umulur." Urve bunları söyledi ve Medine'den ayrılıp el-Akik denilen yerde yaşamaya başladı.
Abdullah b. Hasan der ki: "Ben de Medine'den ayrıldım ve Suveyke denilen yerde ikamet etmeye başladım. Ama Zeynelâbidin'in ashabından olanların yaptığını İmam yapmamış, Medine'yi terk etmemiş ve ümmeti zâlim yöneticilerin eline bırakmamıştır. Ömrünün sonuna kadar bu yöneticilere karşı mücadele vermiştir."
İmam (a.s.) ne zulmetmiş, ne de zulmü kabullenmiştir: "Allah'ım! Zulme mâruz kalmamı istemediğin gibi, zulmetmekten de koru beni!" (Sahife-i Seccadiye, haksızlığa uğradığında okuduğu duasından bir bölüm).
İmam Seccad (a.s.)'ın baskı altında ve çile dolu hayatında verdiği mesaj şudur: Çile ve sıkıntılara karşı tahammülü verecek olan, o dertlerden kurtaracak olan yüce Allah'tır. Ve yine, o zulmü yapanı cezalandıracak olan da Allah'tır. Bu sıkıntılı anlarında Allah'a sığınan İmam (a.s.), benzer eziyetler görenler için örnek teşkil edecek dualar buyurmuştur:
"Ey zulümden şikayetçi olanların halinden haberdar olan; ey onların başlarına gelenlerden haberdar olabilmek için tanıkların tanıklıklarına ihtiyacı olmayan; ey yardımı mazlumlara yakın olan ve ey desteği zâlimlerden uzak olan! Verdiğin nimetlerin şımarıklığı ile ve yaptıklarından dolayı kendisini hemencecik cezalandırmamana aldanarak falan oğlu filanın bana yaptığı haksızlığı, hakareti gördün, bildin. Allah'ım, Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve kuvvetinle bana zulmedeni ve düşmanımı bana zulmetmekten alıkoy; kudre tinle onun bana karşı düşmanlığının keskinliğini kır; onu meşgul et ve onu düşmanlarına karşı âciz, güçsüz kıl." (Sahife-i Seccadiye, haksızlığa uğradığında veya zâlimlerden bir davranış gördüğü zaman okuduğu duasından bir bölüm).
Ve yine, zâlime karşı şöyle yardım istemektedir: "Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle, beni bana zulmedenin üstünde tut; dilimi benimle çekişene karşı natık ve beni düşmanıma karşı muzaffer kıl." (Yüce erdemler hakkındaki duasından bir bölüm).
Zâlimlerin karşısında sadece Allah'tan yardım dileyen İmam (a.s.), dualarında bir ölçüyü daha getirmektedir. O da, Allah'ın bu zâlimlerden mutlaka intikam alacağı gerçeğidir. Bu intikam mutlak alınacaktır ama bu dünyada ama ahirette: "Allah'ım! Eğer Senin katında benim hayrım, bana zulmedenden intikam almanın kıyamet gününe ve hasımların toplanacağı güne kadar tehir edilmesindeyse, o halde, Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve Kendi katından sâdık bir niyet ve daim bir sabırla beni teyid et. Kötü bir şey istemekten ve hırs ehlinin sabırsızlığından beni sığınağına al, benim için zahire ettiğin sevap ve mükâfatının ve düşmanım için ceza ve azabın bir benzerini kalbime tasvir et, bunu takdir ettiğin hükümle yetinmeme ve Senin seçtiğine güven duymamama sebep kıl. Amin ya Rabbel âlemin. Çünkü, Sen yüce fazl sahibisin." (Haksızlığa uğradığında okuduğu duasından bir bölüm).
İmam Zeynelâbidin (a.s.), ölümü çok düşünür ve çok hatırlatırdı. "Bütün yaratıklarına ölümü yazdın; Seni birleyene de, Seni inkâr edene de... Herkes ölümü tadacak, herkes Sana dönecektir. Ne kadar kutlu, ne kadar yücesin Sen." (Sahife-i Seccadiye, haceti ısrarla Allah'tan isteme hakkındaki duasından bir bölüm).
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve ölüm vaktinde, canlar, 'köprücük kemiğine dayandığı ve kimdir kurtarıcı, dendiği' (Kıyamet, 26-27) ölüm meleği canları almak için gayb perdelerinin arkasından çıkıp, ölüm yayından ayrılık okları fırlattığı, canlara tatmaları için anında öldürülen ölüm zehrinden bir kadeh sunduğu, ahirete göçmemiz yaklaşıp amellerimiz boyunlarımıza bağlandığı ve buluşma günü gelip çatıncaya kadar kabirlere sığınmaktan başka çare kalmadığı zaman, Kur'an ile can çekişme hırıldamalarını bizlere kolaylaştır.
Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve yıpranma evine (kabre) girişimizi, toprak katmanları arasında uzun süre kalışımızı bize kutlu kıl. Dünyadan ayrıldıktan sonra, kabirleri, konaklayacağımız yerlerin en iyisi kıl; rahmetinle kabirlerimizin dar oyuğunda yerimizi geniş et ve helak edici günahlarımız sebebiyle kıyametteki kalabalığın önünde bizi rüsvâ etme." (Sahife-i Seccadiye, Kur'an'ı hatmettiğinde okuduğu duasından bir bölüm)."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020