Erzurum'un bağrından çıkmış, kısacık ömrüne nice hikmetli sözler, şiirler sığdırmış ve 1915 yılında vefat etmiş olan aşık Sümmani böyle diyor bir şiirinde:
"Sanma dileyenler muradın almaz
Kimsenin ettiği yanına kalmaz
Zalimin zulmüne Hak razı olmaz
Ya mazlumun ahı kalır mı yerde?"
Hakikat bu iken, insanlık tarihi de bu hakikati binlerce defa ispat eden olaylarla dopdolu iken bu gün, direkt ya da dolaylı olarak zulmeden, zulme meyleden, zalimlere destek olan, destekçilere yedek lastik olan insanların bir bildikleri mi var acaba?
Ecdadımız, yüzlerce yıllık tecrübelerin sonucunda; "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" serlevhasını önümüze koymuşlar, işte Sümmani örneğinde olduğu gibi bu medeniyetin edipleri, şairleri nice hikmetli sözler üreterek kulaklara küpe armağan etmişler.
İnsanımızın, zulümden, zalimlere destek olmaktan korkmaz, kaçınmaz haline bakınca, toplum olarak acaba ahiret inancımız mı zayıfladı diye endişeye düşüyoruz.
Ölümden sonra ölümsüz bir hayatın varlığına inanan ve o hayatta, iğneden ipliğe hesaba çekileceğine, attığı her adımın, sarf ettiği her sözün hesabını vereceğine inanan insan mazlumun ahını almaktan korkup çekinmez mi?
Ahiret hayatına inanmayan, hayatı bu dünyadan ibaret olarak kabul edenler için, yaptıklarından hesap vereceğine inanmayanlar için zaten bu tür kavramların bir anlamı yok.
Güçlü olan zayıfın tepesine biniyor, çaldığını, çırptığını ve çarptığını kâr zannediyor.
Ama bir Müslüman için böyle bir hayat düşünülemez.
Bir Müslümanın zalim ve zulüm karşısındaki tavrını merhum milli şairimiz çok güzel özetlemiş:
"Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
***
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kapçı yerim çifte yerim
Adam aldırma da geç, git diyemem aldırırım
Çiğnerim çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım."
Bugün İslam coğrafyası cayır cayır yanıyor, kan gövdeyi götürüyor, ama kanayan yaradan, arşa yükselen mazlum sesinden etkilenen Müslüman sayısı git gide azalıyor.
Sümmani ile başladık onunla bitirelim:
"Sümmani dileğin dile Mevla'dan
Hakikat babını bekle rızadan
Deler Arş'ı kürsi geçer semadan
Aşığın ahına olur mu perde?"
"Sanma dileyenler muradın almaz
Kimsenin ettiği yanına kalmaz
Zalimin zulmüne Hak razı olmaz
Ya mazlumun ahı kalır mı yerde?"
Hakikat bu iken, insanlık tarihi de bu hakikati binlerce defa ispat eden olaylarla dopdolu iken bu gün, direkt ya da dolaylı olarak zulmeden, zulme meyleden, zalimlere destek olan, destekçilere yedek lastik olan insanların bir bildikleri mi var acaba?
Ecdadımız, yüzlerce yıllık tecrübelerin sonucunda; "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" serlevhasını önümüze koymuşlar, işte Sümmani örneğinde olduğu gibi bu medeniyetin edipleri, şairleri nice hikmetli sözler üreterek kulaklara küpe armağan etmişler.
İnsanımızın, zulümden, zalimlere destek olmaktan korkmaz, kaçınmaz haline bakınca, toplum olarak acaba ahiret inancımız mı zayıfladı diye endişeye düşüyoruz.
Ölümden sonra ölümsüz bir hayatın varlığına inanan ve o hayatta, iğneden ipliğe hesaba çekileceğine, attığı her adımın, sarf ettiği her sözün hesabını vereceğine inanan insan mazlumun ahını almaktan korkup çekinmez mi?
Ahiret hayatına inanmayan, hayatı bu dünyadan ibaret olarak kabul edenler için, yaptıklarından hesap vereceğine inanmayanlar için zaten bu tür kavramların bir anlamı yok.
Güçlü olan zayıfın tepesine biniyor, çaldığını, çırptığını ve çarptığını kâr zannediyor.
Ama bir Müslüman için böyle bir hayat düşünülemez.
Bir Müslümanın zalim ve zulüm karşısındaki tavrını merhum milli şairimiz çok güzel özetlemiş:
"Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
***
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kapçı yerim çifte yerim
Adam aldırma da geç, git diyemem aldırırım
Çiğnerim çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım."
Bugün İslam coğrafyası cayır cayır yanıyor, kan gövdeyi götürüyor, ama kanayan yaradan, arşa yükselen mazlum sesinden etkilenen Müslüman sayısı git gide azalıyor.
Sümmani ile başladık onunla bitirelim:
"Sümmani dileğin dile Mevla'dan
Hakikat babını bekle rızadan
Deler Arş'ı kürsi geçer semadan
Aşığın ahına olur mu perde?"
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024