İlke diye bir derdi olanlar, sınırları gözetmek diye bir kaygısı olanlar, attığı her adımın yuttuğu her lokmanın hesabını vereceğine inananlar; lütfen geriye dönüp bir baksınlar ki zaman içinde pembeleşen kırmızı çizgileri sayabiliyorlar mı?
Geride kalan yıllar boyunca tamamen kaybolan kırmızı çizgilerin yerlerini tespit edebiliyorlar mı acaba?
Bir zamanlar olmazsa olmaz değerler arasında saydıkları ve bugün değersiz hale sokulan önemli davranışların ve hassasiyetlerin sağlıklı bir listesini yapabilirler mi?
Yaşadıkları şehirde, yaşadıkları ilçede ve kasabada bir soruştursunlar bakalım, emekten, alın terinden, ehliyetten ve liyakatten söz eden kalmış mı?
Çevrelerine bir göz atsınlar, yüzeysel de olsa bir araştırma yapsınlar bakalım ki, kul hakkı denilince, ehliyet ve liyakat denilince, emeğin karşılığı denilince; "bunlar çok gerilerde kaldı" demeyen kaç kişiye rastlayacaklar.
"Sinekler bataklıkta çoğalır" kuralından hareketle, etrafta mantar gibi çoğalan vurguncuların, soyguncuların, yetim ve yoksulun hakkı ile köşeyi dönenlerin hangi bataklık ortamda arttıklarını lütfen sorgulasınlar ve oluşturulan bu bataklığa ortak olanları lütfen bir daha tanısınlar.
Herkesin, her kesimin ve her bireyin en başta gelen vazifesi değil midir; söz konusu bu bataklığa kendisinin de bizzat ortak olup olmadığını araştırmak?
Geride kalan yıllar içinde ya bizzat vurguncunun, soyguncunun, arsızın ve hırsızın değirmenine su taşıyarak ortak olmuştur ya da bu bataklık oluşturulurken sırtını dönmüştür, 'bana ne' demiştir, konuşması gerekirken ısrarla susmayı tercih etmiştir ve o şekilde ortak olmuştur.
Yaşadığımız toplumda günden güne, aydan aya ve yıldan yıla hızlı bir şekilde kırmızı çizgiler kaybolurken, kırmızı çizgiler pembeye dönüşürken ve artık bu durum normal karşılanırken hayat kitabımızdan şu ayetleri sadece tilavet etmek, güzel sesli hafızların sesinden dinlemek bizi kurtarır mı:
"İçinizden iyi ve yararlı olana davet eden, doğru ve iyi olanı emreden ve kötülüklerden sakındıran bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar onlardır." (Âl-i İmran: 104).
"Siz insanlığın iyiliği için yetiştirilmiş hayırlı bir topluluksunuz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah'a inanırsınız. Eğer kitap ehli de inansaydı, elbette bu, kendileri için çok iyi olurdu. İçlerinden iman edenler var, fakat çoğu yoldan çıkmışlardır." (Âl-i İmran: 110).
"Onlar, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar; doğru olanı emreder, eğri olandan alıkoyarlar ve hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar. İşte bunlar erdemli insanlardandır." (Âl-i İmran: 114).
"İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar da birbirlerinin samimi dostlarıdır/birbirlerini desteklerler. İyiyi emreder, kötülükten sakındırırlar. Namazı kılar, zekâtı verir, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Kuşkusuz Allah, mülkünde galiptir; hikmet sahibidir." (Tevbe: 71).
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024